Tarih derki; Tadının damağa düşüşünü M.Ö.5000'lü yıllar olarak söyler yazıtlar.O ilk tadımın damarlara işleyerek kültürleşmesinin izlerini hala koynunda saklayan topraklar,günümüzde Ön Asya’nın ırmak boylarını işaret eder ve yabani asmalarının ün saldığı bu topraklarda Ariler, bağ ve şarap kültürünü başlatan ilk topluluk olarak bilinir.
ARI MAYA :)
Şarap yapmak için önce,sağlığa faydası saymakla bitmeyen üzümler bağlardan toplanıyor,eziliyor.Üzümde doğal olarak bulunan maya,üzümün suyundaki şeker ile birleşip,aşama aşama bu şekeri tüketiyor.Böylece,maya işlemini tamamladığında üzüm suyu şaraba dönüşüyor.
Üzümün nazlı haline kucak açan kadeh,aynı zamanda şarap için yapılacak affedilmez bir hata da olabilir...
Doğru olmayan bir kadehte,şarap kendini asla güzel hissetmez diyor Uçmakdere'nin Sommelieri.Bu yüzden sunum oldukça önemli.İncecik ve şeffaf kadehler,şarabın tüm notalarını tadabilmek adına en uygun olanı.
Tüm duyulara hitap eden şarap,profesyonel olarak çalışan sommelierler kadar amatörlere de uzanan bir uğraş.Buarada Sommelier de ne diyenlere hemen açıklıyorum;şarap experleri yani,şarabın tüm yapılış aşamalarına hakim olan kişi.
Benim de çevremde bu işin hakkını veren bir Sommelier var.Çok çalışkan ve değerli bir girişimci.Renkli bir ailenin renkli bir kişiliği.1978 İstanbul doğumlu.Gelenek ve göreneklerine gönülden bağlı,günümüze iyi entegre olmuş bir baba ile Rum&Çerkez karışımı güzeller güzeli melez bir annenin,kendi değimiyle "emekçi bir ailenin", emekçi evlatlarından biri.Diğeri ise,kendisi için en özel adamlardan biri olan kardeşi Volkan.
Çocukluğumdan beri tanıdığım değerli arkadaşım Hakan Gülbay'ın,samimi hikayesini paylaştığı sohbetimize buyrun...
PINAR: Sevgili Hakan,seni tanımayanlar için biraz ayrıntılı sormak istiyorum,öncelikle kolay sorularla başlayalım,ne üzerine eğitim aldın ve iş hayatına ilk nerede adım attın öğrenebilir miyiz?
PINAR: Harika bir başlangıç.Peki aile şirketi olmanın zorlukları ve kolaylıkları nedir?
HAKAN: Aile şirketleri her zaman zordur.İlk kuşaklar,ülkemizde zorluk ve yokluk içinde buralara gelmek için verdikleri çabanın aynısını ikinci kuşaktan beklerler,bu dünya üstünde hep böyle olmuş ve kuşak çatışması aile şirketlerinde daha bir başka ve yorucu yaşanmıştır.
Tabi yararları daha da fazla.Sizden deneyimli ve zorluklar ile karşılaştığınızda size kurmaylık yapan bir büyüğünüz var bence o anlar,herşeye bedel çünkü deneyim inan asla maddi olarak elde edilebilecek birşey değil. Buna istinaden bence,aile şirketlerinde iyi strateji ve yol belirlemek gerek bu da tabi ki 2 kuşağın işi ilk kuşağı iyi gözlemleyip haritayı çıkarıp yol almak olmalı.
PINAR:Aile şirketinde olmak gerçekten keyifli görünüyor,ben yine de sormak istiyorum.Başa dönsen farklı bir yapıda&sektörde olmayı düşünür müydün yine aile şirketini mi seçerdin?
HAKAN: Tabiki aile şirketinde olmak isterim.Sene 2015 ve artık dünyada yeniden birşeyleri başarmak keşfetmek ve üstüne yürümek,bu teknolojik dünyada zor bence.Doğru temelli bir aile şirketi üstüne birşeyleri inşaa etmek her zaman daha mantıklı.Ben kendi aileme ve şirketimize baktığımda çok iyi bir BAYSAN markası ve saygın bir soyadım olan GÜLBAY varken farklı bir yapı düşünemiyorum Pınarcım.
PINAR: Değerli babanın, örf ve adetlerine düşkün olduğunu ve bunları devam ettirdiğini söylemiştin,peki sen de devam ettiriyor musun.Ondan öğrendiğin en önemli şey nedir?
HAKAN: Kesinlikle öyle.Babamın sürdürdüğü örf ve adetlere uymak bazı koşullarda günümüz için zor oluyor ancak bunları günümüze uygularken,sadeleştirerek,yalınlaştırarak özünün çizgisinden çıkmadan başarıyorum diyebilirim.
Babamdan öğrendiğim en önemli iki şey var:
Birincisi,İTİBAR ki,bu benim ailem için çok önemli bir kelime.İkincisi ise ADAM olabilmek.
Bu ikisi,zaten birbirine entegre şeyler.Babam hep"insan olabilirsin ancak ADAM olabilmek ve bunun hakkını verebilmek,sözün ile özün ile aynı çiziği de durmak"der. Bunu bana,ofiste masamın arkasında ilk iş günümde hediye ettiği ve yıllardır her sabah usanmadan okuduğum,Şeyh Edebali'nin damadı Osman Gazi'ye verdiği vasiyet ile yavaş yavaş sindire sindire okumamı sağlayarak öğretti desem yalan olmaz.
PINAR: Sevgili Hakan,ailenin kökleri gerçekten çok renkli,Anadolu ve çerkez&rum karışımı,bundan biraz bahseder misin?
HAKAN: Çok güzel bir soru,çok teşekkür ederim bu sorun için.Ben bana soranlara bugüne kadar nerelisin diyenlere TÜRKİYE'liyim dediğimde hep yadırgadılar.Nedeni açıktı,ben Anadolu' da yetişmiş bir babanın evladıyım.Bu,Orta Asya'dan gelen bir toplumun hikayesi esasında.Onlar zorlukları ve yaşanmışlıkları çok olan bir toplum,yüzyıllardır aynı topraklara sahip çıkan değerleri ve hayata bakış açılarına saygı duymamak imkansız.
Diğer yanımın hikayesi ise şöyle;tarihte Doğu Roma İmparatorluğu'nu oluşturan 6. yüzyıl'a kadar Latince konuşan ve 6. yüzyıl'dan sonra Yunanca konuşan kimselere Müslüman ülkelerde Rum denirdi.Anadolu'ya yerleşmeleri çok eski tarihlere dayanan Rumlar, 1923 yılından sonra Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi ve en son olarak 6-7 Eylül Olayları ile Türkiye Cumhuriyeti'nden neredeyse tamamen ayrıldılar.
Rum kelimesi herhangi bir dini/mezhepsel anlam taşımamakla birlikte Diyar-ı Rum'da (Anadolu'da) yaşayan ve farklı dinlere ve etnik gruplara mensup olan kimseler için de "Rumî" (Rum Diyarından olan) sıfatı Mevlana Celaleddin Rumi örneğinde olduğu gibi kullanılmıştır.Çerkezler,yüzyıllardır farklı ülke kolları olan ve dünyada her kıtada bulunan bir halk.Güçlü yapıları dışında,hürmet ve sadakatte de farklı bir toplum.
Bu üç halkın hepsi,yazdığım gibi içerisinde,farklı özellikler taşıyan toplumlar.
Bunlar bana;Çerkezlik soyu kesinlikle saygı ve bütünlüğü,aile kavramlarını, Rumlar, derin toplum düşüncelerini ve Rumi düşünme tarzını, Anadolum ise,savaşçı,kabına sığmayan ve liderlik vasıflarını verdi diye düşünüyorum.
PINAR: Şimdi gelelim yaptığım röportajlardaki en sevdiğim soruya:) Spor yapiyor musun ?
HAKAN: Belki atlatırım demiştim ama bu soru beni can evimden vurdu:)
Çok istiyorum ama bu konuda inan bir zaman veya mekan belirsizliği çekiyorum galiba bunlar bahanelerim yapmıyorum ve bunu düşündükçe çıldırıyorum.
PINAR:Dürüstçe açıkladın belki ama bu hiç olmadı,en kısa sürede spora da vakit ayırmanı önemle rica ediyorum peki,vaktim olsa şunu daha cok yaparım dediğin başka şeyler var mı?
HAKAN:Vaktim olursa Meksika,Arjantin ve İspanya üzüm bağlarını ve tarım yapısını incelemek isterim. Birde kesinlikler Marine konusunda ülkem ve geleceğimiz için deniz temizliği için projeler geliştirmek istiyorum.
PINAR:Güzel planlar,gerçeğe dönüşmesini diliyorum.Uçmakdere'de harika bir işi hayata geçirdiniz ailece.İş hayatını,şaraptan önce şaraptan sonra diye ayıralım neler değişti öğrendiklerinden sonra?Biraz bahseder misin yeni girişiminizden...
HAKAN:Bahsettiğim gibi süregelen işimizin bendeki hissiyatı şöyle;Deniz ve deniz aşığı her insan bir nebze de olsa hayata ve yaşamaya bağlı bir varlıktır.Rahmetli Büyükbabamın bir ifadesi vardı;denizin olduğu yerde medeniyet vardır diye.Sahiden öyle olduğunu bugün daha iyi anlıyorum.
Sonrasında yeni arayışlar yeni bakışlar ve yeni derinlikler ararken hayatımızda,GÜLBAY ailesi olarak kendimizi bir anda yeni girişimimizin içinde bulduk.
Araştırmalarımız bize gösterdi ki,bağcılığın tarihçesi,M.Ö. 5000-3500' lere dayanıyor ve ülkemizde yaklaşık 1256 üzüm çeşidi yetiştiriliyor.Bu kadar verimli anadolumuzun topraklarından yetişen bu şaheserlerin çoğunu meyve ve sirke olarak tüketen ülkemizde,az da olsa bunlar şarap üretimi ve şıra olarak kullanılıyor.Bunu görünce bu işe gönül vermeye ve derinliğine inmeye başladık ve sonuç Tekirdağ ilimizin bakir kalmış bölgesi olan zamanında şarap üretimin üssü olan UÇMAKDERE köyünde bulunan Eski Tekel Şarap fabrikasını aldık.Aynı mimari ile restore edip üretim hattını günümüze modernize ederek,2012 senesinde üretime başladık.
Şaraptan önce sirke içiyormuşuz ve farkında değilmişim onu anladım.
Çünkü bilinçsizlik,insanı her konuda mutlak geri götürür.
PINAR: Harika! ,ülkemiz adına böyle bir girişimi alkışlıyorum.Yaptığın işi en iyi şekilde yaptığını ve bunun kurslarını eğitimlerini işin üstadı, Mehmet YALÇIN'dan aldığını biliyorum, biraz anlatır mısın bu süreci?
HAKAN:Teşekkürler Pınarcım.Ben öğrenmenin bittiği gün,hayatımız da biter diye düşünüyorum.Öğrenme biterse,yaşamanın bir anlamı kalmaz düşüncesinde yaşayan bir adamım.Hergün bana bir şeyler katmalı,ben de hayata bunun meyvelerini vermeliyim diye düşünüyorum.
Bununla birlikte şarap konusunda sahiden bu ülkenin en mütevazi ve işine bağlı adamı olan ki kendisi bu konuya aşkla bağlı bir üstadım Sayın Mehmet YALÇIN ile eğitimlere başladım ama bu konuda bence herkes biraz eğitim almalı.
GUSTO Kursları,muhteşem bir ambiyansta,İncirli Şaraphane'de sıcacık sözcükler ile dolu bir eğitim.Her şekli ile insana "bir şeyler öğreniyorum" hissiyatını hızlıca veriyor.
Benim için bu eğitim ön bir başlangıç oldu.İlk üretim yılımız için şimdiki ikinci aşama,kendi bağlarımızın dikimi.
Trakya'nın muhteşem topraklarında yetişecek üzümler ile yıllar içinde unutulmaya yüz tutan Trakya bölgesinin bizler için ne kadar önemli bir bölge olduğunu tekrar zihinlere kazıyacağımıza eminim.Bölgenin diğer lezzetli ürünlerini tekrar ülkemize kazandıracak adımlarımızla,2015 senesinin Trakya topraklarının yılı olacağını hissediyorum.
PINAR:SAYIN SOMMELİER,SÖYLE BİZE İYİ BİR ŞARAP NASIL ANLAŞILIR ?
HAKAN: Estağfurullah:)
Esas yemeğe göre veya o anki atmosfere göre çok iyi bir şarap çok kötü bir şarap olabilir orta segmentte bir şarap ise bir prens olarak karşına çıkabilir.
Öğlen içeceğiniz bir şarap daha hafif veya soft olmalıdır. Daha gövdeli bir şarap için akşam yemeklerini tercih etmekle başlayabiliriz.
İyi bir şarap koku,renk ve burun açısından size hoş gelmelidir.Şarap asırlardır soylu bir tüketim maddesidir.Ülkemizde ise popüleritisi çok uzun zamanlara dayanmaktadır.İyi bir şarabın kesinlikle berrak ve parlak görünmesi gerekiyor.Kadehe konmuş bir şarabın rengine bakarak taze mi, olgun mu yoksa eski mi olduğu rahatlıkla anlaşılabilir.Kırmızı şaraplarda; genç şaraplar koyu renklerde olurken eskime süresine göre,nar kırmızısı,kiremit rengi ve hatta soğan kabuğu rengine dönüşebiliyor.
Şarap mantarları ile ilgili dikkat edilmesi gereken en önemli şey ise; mantarın asla kurumaması gerektiği.Kuruyan mantar,kolayca çatlayarak şarabın hava almasına ve bozulmasına neden oluyor.
Yani anlayacağın şarap her damağa farklı gelecek ve farklı armoniler sunacak bir gıda maddesi.
PINAR: Harika bilgiler.Gelelim can alıcı diğer soruma:) Gerçi bunu sevgili eşin Hülya'ya sormak gerekir ama neyse.Yoğun iş temponda ailenle yeteri kadar vakit geçirebiliyor musun?
HAKAN: Şuan birileri arkamdan hayııııır!!! diye sesleniyor duyuyorum,yaktın beni Pınar :) Evet zor bir tempo 3 firma ve sorumluluklar.Ancak şuan üretim yaşımdayım ve daha kaliteli zamanlar geçirmek için ailem ile temeller atıyorum...Bu arada eşim Hülya Gülbay,oğlum Erim Mİrzat GÜLBAY ve yeğenlerim Aras GÜLBAY ile Ela GÜLBAY benim hayata bakış açım desem yalan olmaz bir şey yaparken veya hedef koyarken ilk aklıma gelenler onlar oluyor ve birkaç adım ötesini düşünüp onlara geleceklerine entegre bir hayat sürmeleri için adımlar atıyorum.Yani anlayacağın bugün onlara çok fazla harcayamadığım zamanı,GÜLBAY ailesi için,gelecek için daha verimli zamanlara harcıyorum.
PINAR: Çocuğunun ileride aile şirketinde olmasını ister misin yoksa yönlendirme yapmadan,onun kararına mı bırakırsın ?
HAKAN:Erim Mirzat GÜLBAY değişik bir evlat 2 yaşında ve farklı şeylerden hoşlanıyor izliyorum şuan sadece tabi ki her baba,yarattığı yapının içinde olsun evladı ister ama ben biraz bu konuda gözlemlemek istiyorum ona göre yönlendirmek ve o değil ben ona göre şekillenmekten yanayım kişiliğim ve konumum el verdikçe. Ama ülkemde Gastronomi konusunda gelecek neslin bir adım atmasından yanayım yoksa o leziz ve özel lezzetlerin yok olacağından da korkmaktayım.
PINAR: Tam da bu noktada sormak istiyorum,sence iyi bir patron nasıl olunur ve çalışma ekibini seçerken nelere dikkat edersin?
HAKAN: İnan bilmiyorum desem :) nedeni açık ben patron değil iyi bir yönetici olmanın, doğru hedefler ve kararlar ile birlikte kişiyi,daha emin adımlarla başarıya taşıyacağını düşünenlerdenim.
Patron,firmanın kendi kendisi olmalı bence bizler sadece onun kurmaylarıyız ve ona yol ve yön tayin ediyoruz.
Çalışma ekibine gelince;
Büyük olmak için büyük düşünmek gerek ve kendine güven benim için çok önemli, ben gençlere şans vermekten ve onların başarısına bir merdiven eklemekten yana bir yöneticiyim.
Bu bir takım oyunu ve altyapıdan yetişen genç kadrolar olmadan bir takım sadece deneyimli ekipler ile yürütülemez,ben bunu böyle gözlemliyorum.Deneyimli kadrolar ile altyapıdan gelen genç nesiller arasında bir bilgi paylaşımı akışı sağlamasından yanayım.
PINAR:Son olarak,gençlere iş hayatına atılacaklara önermek,söylemek istediğin şeyler var mıdır ?
HAKAN:Ülkemizin şuan iş hayatı konusunda ara personellere ihtiyacı var hele ki sanayi firmalarının ve kobilerimizin müthiş bir açığı bu şuanda çünkü herkes mühendis, doktor,işletmeci olmak için üniversite kapılarında ve sonuç olarak ülkemizde arada büyük bir boşluk oluştu.
Meslek liseleri esas bir memleket meselesi olması gerekirken şuan atıl durumda bir kenara itilmiş durumdadır.
Ben bir ülkenin sanayisi olmadan tek başına bağımsız ve özgür olabileceğine ve kalabileceğine inanmıyorum.
Onun için genç arkadaşlarıma şunu söylemek istiyorum,geleceğinizde iş sahibi olabilmek için ve kendinizi iş konusunda "hayat garantisi" istiyorsanız,eskilerin dediği gibi"bir altın bilezik var kolunda"kelimesinin bir nebzesi de,sanayi ve yan sanayi firmalarından geçmekte,bunu hiçbir zaman göz ardı etmeyiniz.
Bu keyifli söyleşi için sana çok teşekkür ediyorum Pınarcım,umarım sektöre merakı olanlara ışık olur...
PINAR:Benim için de çok keyifli oldu.Harika bilgiler ve değerli görüşlerin için ben de sana teşekkür ediyorum.
Hayat,bir öğretmen hepimizin başında.Öğrenmenin ne yaşı var ne de zamanı.Yeter ki isteyin..
Merak edenler ve ulaşmak isteyenler için:
BAYSAN MARINE
http://www.baysanmarine.com
+90 212 485 17 14
info@baysanmarine.com
FİRUZE
MERKEZ:
Organize Sanayi Bölgesi
Tormak Sanayi Sitesi
G Blok No:15 104. Sokak
İkitelli - Başakşehir - İSTANBUL
FABRİKA:
T: +90 212 485 17 14 F: +90 212 485 17 19
Uçmakdere Köyü Şarköy/TEKİRDAĞ
T: +90 282 525 10 51 F: +90 282 525 11 11
info@ucmakdere.com.tr www.ucmakdere.com.tr
Meraklarınız ve keyif aldığınız konuları işe çevirebilmeniz dileğiyle,
Sevgiyle,
PINAR TOK
HAKAN:Trakya Üniversitesi Makine ve Mühendislik Fakültesi mezunuyum.İş hayatına çok erken atıldım dersem abartmış olmam çünkü,çocukluğum ve eğitim hayatım boyunca her yaz babamın işyerinde çalışmışlığım var.1985 yılında,bir dişli atölyesinde başlayan,1998 yılından buyana da devam eden profesyonel bir iş hayatı...O günkü dişli atölyesi Türkiye'nin bugün en ileri seviyede üretim yapan ve ülkesinden 14 ülkeye ihracat yapan deniz üstü ekipmanlara vites kutuları üreten bir üretim şirketi Baysan Marine.
Birnevi,babamın belalısıydım diyebilirim halen de öyle:) Babamı,o yüce çınarı Allah başımızdan eksik etmesin,ondan çok şey öğrendim.
PINAR: Harika bir başlangıç.Peki aile şirketi olmanın zorlukları ve kolaylıkları nedir?
HAKAN: Aile şirketleri her zaman zordur.İlk kuşaklar,ülkemizde zorluk ve yokluk içinde buralara gelmek için verdikleri çabanın aynısını ikinci kuşaktan beklerler,bu dünya üstünde hep böyle olmuş ve kuşak çatışması aile şirketlerinde daha bir başka ve yorucu yaşanmıştır.
Tabi yararları daha da fazla.Sizden deneyimli ve zorluklar ile karşılaştığınızda size kurmaylık yapan bir büyüğünüz var bence o anlar,herşeye bedel çünkü deneyim inan asla maddi olarak elde edilebilecek birşey değil. Buna istinaden bence,aile şirketlerinde iyi strateji ve yol belirlemek gerek bu da tabi ki 2 kuşağın işi ilk kuşağı iyi gözlemleyip haritayı çıkarıp yol almak olmalı.
PINAR:Aile şirketinde olmak gerçekten keyifli görünüyor,ben yine de sormak istiyorum.Başa dönsen farklı bir yapıda&sektörde olmayı düşünür müydün yine aile şirketini mi seçerdin?
HAKAN: Tabiki aile şirketinde olmak isterim.Sene 2015 ve artık dünyada yeniden birşeyleri başarmak keşfetmek ve üstüne yürümek,bu teknolojik dünyada zor bence.Doğru temelli bir aile şirketi üstüne birşeyleri inşaa etmek her zaman daha mantıklı.Ben kendi aileme ve şirketimize baktığımda çok iyi bir BAYSAN markası ve saygın bir soyadım olan GÜLBAY varken farklı bir yapı düşünemiyorum Pınarcım.
PINAR: Değerli babanın, örf ve adetlerine düşkün olduğunu ve bunları devam ettirdiğini söylemiştin,peki sen de devam ettiriyor musun.Ondan öğrendiğin en önemli şey nedir?
HAKAN: Kesinlikle öyle.Babamın sürdürdüğü örf ve adetlere uymak bazı koşullarda günümüz için zor oluyor ancak bunları günümüze uygularken,sadeleştirerek,yalınlaştırarak özünün çizgisinden çıkmadan başarıyorum diyebilirim.
Babamdan öğrendiğim en önemli iki şey var:
Birincisi,İTİBAR ki,bu benim ailem için çok önemli bir kelime.İkincisi ise ADAM olabilmek.
Bu ikisi,zaten birbirine entegre şeyler.Babam hep"insan olabilirsin ancak ADAM olabilmek ve bunun hakkını verebilmek,sözün ile özün ile aynı çiziği de durmak"der. Bunu bana,ofiste masamın arkasında ilk iş günümde hediye ettiği ve yıllardır her sabah usanmadan okuduğum,Şeyh Edebali'nin damadı Osman Gazi'ye verdiği vasiyet ile yavaş yavaş sindire sindire okumamı sağlayarak öğretti desem yalan olmaz.
PINAR: Sevgili Hakan,ailenin kökleri gerçekten çok renkli,Anadolu ve çerkez&rum karışımı,bundan biraz bahseder misin?
HAKAN: Çok güzel bir soru,çok teşekkür ederim bu sorun için.Ben bana soranlara bugüne kadar nerelisin diyenlere TÜRKİYE'liyim dediğimde hep yadırgadılar.Nedeni açıktı,ben Anadolu' da yetişmiş bir babanın evladıyım.Bu,Orta Asya'dan gelen bir toplumun hikayesi esasında.Onlar zorlukları ve yaşanmışlıkları çok olan bir toplum,yüzyıllardır aynı topraklara sahip çıkan değerleri ve hayata bakış açılarına saygı duymamak imkansız.
Diğer yanımın hikayesi ise şöyle;tarihte Doğu Roma İmparatorluğu'nu oluşturan 6. yüzyıl'a kadar Latince konuşan ve 6. yüzyıl'dan sonra Yunanca konuşan kimselere Müslüman ülkelerde Rum denirdi.Anadolu'ya yerleşmeleri çok eski tarihlere dayanan Rumlar, 1923 yılından sonra Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi ve en son olarak 6-7 Eylül Olayları ile Türkiye Cumhuriyeti'nden neredeyse tamamen ayrıldılar.
Rum kelimesi herhangi bir dini/mezhepsel anlam taşımamakla birlikte Diyar-ı Rum'da (Anadolu'da) yaşayan ve farklı dinlere ve etnik gruplara mensup olan kimseler için de "Rumî" (Rum Diyarından olan) sıfatı Mevlana Celaleddin Rumi örneğinde olduğu gibi kullanılmıştır.Çerkezler,yüzyıllardır farklı ülke kolları olan ve dünyada her kıtada bulunan bir halk.Güçlü yapıları dışında,hürmet ve sadakatte de farklı bir toplum.
Bu üç halkın hepsi,yazdığım gibi içerisinde,farklı özellikler taşıyan toplumlar.
Bunlar bana;Çerkezlik soyu kesinlikle saygı ve bütünlüğü,aile kavramlarını, Rumlar, derin toplum düşüncelerini ve Rumi düşünme tarzını, Anadolum ise,savaşçı,kabına sığmayan ve liderlik vasıflarını verdi diye düşünüyorum.
PINAR: Şimdi gelelim yaptığım röportajlardaki en sevdiğim soruya:) Spor yapiyor musun ?
HAKAN: Belki atlatırım demiştim ama bu soru beni can evimden vurdu:)
Çok istiyorum ama bu konuda inan bir zaman veya mekan belirsizliği çekiyorum galiba bunlar bahanelerim yapmıyorum ve bunu düşündükçe çıldırıyorum.
PINAR:Dürüstçe açıkladın belki ama bu hiç olmadı,en kısa sürede spora da vakit ayırmanı önemle rica ediyorum peki,vaktim olsa şunu daha cok yaparım dediğin başka şeyler var mı?
HAKAN:Vaktim olursa Meksika,Arjantin ve İspanya üzüm bağlarını ve tarım yapısını incelemek isterim. Birde kesinlikler Marine konusunda ülkem ve geleceğimiz için deniz temizliği için projeler geliştirmek istiyorum.
PINAR:Güzel planlar,gerçeğe dönüşmesini diliyorum.Uçmakdere'de harika bir işi hayata geçirdiniz ailece.İş hayatını,şaraptan önce şaraptan sonra diye ayıralım neler değişti öğrendiklerinden sonra?Biraz bahseder misin yeni girişiminizden...
HAKAN:Bahsettiğim gibi süregelen işimizin bendeki hissiyatı şöyle;Deniz ve deniz aşığı her insan bir nebze de olsa hayata ve yaşamaya bağlı bir varlıktır.Rahmetli Büyükbabamın bir ifadesi vardı;denizin olduğu yerde medeniyet vardır diye.Sahiden öyle olduğunu bugün daha iyi anlıyorum.
Sonrasında yeni arayışlar yeni bakışlar ve yeni derinlikler ararken hayatımızda,GÜLBAY ailesi olarak kendimizi bir anda yeni girişimimizin içinde bulduk.
Araştırmalarımız bize gösterdi ki,bağcılığın tarihçesi,M.Ö. 5000-3500' lere dayanıyor ve ülkemizde yaklaşık 1256 üzüm çeşidi yetiştiriliyor.Bu kadar verimli anadolumuzun topraklarından yetişen bu şaheserlerin çoğunu meyve ve sirke olarak tüketen ülkemizde,az da olsa bunlar şarap üretimi ve şıra olarak kullanılıyor.Bunu görünce bu işe gönül vermeye ve derinliğine inmeye başladık ve sonuç Tekirdağ ilimizin bakir kalmış bölgesi olan zamanında şarap üretimin üssü olan UÇMAKDERE köyünde bulunan Eski Tekel Şarap fabrikasını aldık.Aynı mimari ile restore edip üretim hattını günümüze modernize ederek,2012 senesinde üretime başladık.
Şaraptan önce sirke içiyormuşuz ve farkında değilmişim onu anladım.
Çünkü bilinçsizlik,insanı her konuda mutlak geri götürür.
PINAR: Harika! ,ülkemiz adına böyle bir girişimi alkışlıyorum.Yaptığın işi en iyi şekilde yaptığını ve bunun kurslarını eğitimlerini işin üstadı, Mehmet YALÇIN'dan aldığını biliyorum, biraz anlatır mısın bu süreci?
HAKAN:Teşekkürler Pınarcım.Ben öğrenmenin bittiği gün,hayatımız da biter diye düşünüyorum.Öğrenme biterse,yaşamanın bir anlamı kalmaz düşüncesinde yaşayan bir adamım.Hergün bana bir şeyler katmalı,ben de hayata bunun meyvelerini vermeliyim diye düşünüyorum.
Bununla birlikte şarap konusunda sahiden bu ülkenin en mütevazi ve işine bağlı adamı olan ki kendisi bu konuya aşkla bağlı bir üstadım Sayın Mehmet YALÇIN ile eğitimlere başladım ama bu konuda bence herkes biraz eğitim almalı.
GUSTO Kursları,muhteşem bir ambiyansta,İncirli Şaraphane'de sıcacık sözcükler ile dolu bir eğitim.Her şekli ile insana "bir şeyler öğreniyorum" hissiyatını hızlıca veriyor.
Benim için bu eğitim ön bir başlangıç oldu.İlk üretim yılımız için şimdiki ikinci aşama,kendi bağlarımızın dikimi.
Trakya'nın muhteşem topraklarında yetişecek üzümler ile yıllar içinde unutulmaya yüz tutan Trakya bölgesinin bizler için ne kadar önemli bir bölge olduğunu tekrar zihinlere kazıyacağımıza eminim.Bölgenin diğer lezzetli ürünlerini tekrar ülkemize kazandıracak adımlarımızla,2015 senesinin Trakya topraklarının yılı olacağını hissediyorum.
PINAR:SAYIN SOMMELİER,SÖYLE BİZE İYİ BİR ŞARAP NASIL ANLAŞILIR ?
HAKAN: Estağfurullah:)
Esas yemeğe göre veya o anki atmosfere göre çok iyi bir şarap çok kötü bir şarap olabilir orta segmentte bir şarap ise bir prens olarak karşına çıkabilir.
Öğlen içeceğiniz bir şarap daha hafif veya soft olmalıdır. Daha gövdeli bir şarap için akşam yemeklerini tercih etmekle başlayabiliriz.
İyi bir şarap koku,renk ve burun açısından size hoş gelmelidir.Şarap asırlardır soylu bir tüketim maddesidir.Ülkemizde ise popüleritisi çok uzun zamanlara dayanmaktadır.İyi bir şarabın kesinlikle berrak ve parlak görünmesi gerekiyor.Kadehe konmuş bir şarabın rengine bakarak taze mi, olgun mu yoksa eski mi olduğu rahatlıkla anlaşılabilir.Kırmızı şaraplarda; genç şaraplar koyu renklerde olurken eskime süresine göre,nar kırmızısı,kiremit rengi ve hatta soğan kabuğu rengine dönüşebiliyor.
Şarap mantarları ile ilgili dikkat edilmesi gereken en önemli şey ise; mantarın asla kurumaması gerektiği.Kuruyan mantar,kolayca çatlayarak şarabın hava almasına ve bozulmasına neden oluyor.
Yani anlayacağın şarap her damağa farklı gelecek ve farklı armoniler sunacak bir gıda maddesi.
PINAR: Harika bilgiler.Gelelim can alıcı diğer soruma:) Gerçi bunu sevgili eşin Hülya'ya sormak gerekir ama neyse.Yoğun iş temponda ailenle yeteri kadar vakit geçirebiliyor musun?
HAKAN: Şuan birileri arkamdan hayııııır!!! diye sesleniyor duyuyorum,yaktın beni Pınar :) Evet zor bir tempo 3 firma ve sorumluluklar.Ancak şuan üretim yaşımdayım ve daha kaliteli zamanlar geçirmek için ailem ile temeller atıyorum...Bu arada eşim Hülya Gülbay,oğlum Erim Mİrzat GÜLBAY ve yeğenlerim Aras GÜLBAY ile Ela GÜLBAY benim hayata bakış açım desem yalan olmaz bir şey yaparken veya hedef koyarken ilk aklıma gelenler onlar oluyor ve birkaç adım ötesini düşünüp onlara geleceklerine entegre bir hayat sürmeleri için adımlar atıyorum.Yani anlayacağın bugün onlara çok fazla harcayamadığım zamanı,GÜLBAY ailesi için,gelecek için daha verimli zamanlara harcıyorum.
PINAR: Çocuğunun ileride aile şirketinde olmasını ister misin yoksa yönlendirme yapmadan,onun kararına mı bırakırsın ?
HAKAN:Erim Mirzat GÜLBAY değişik bir evlat 2 yaşında ve farklı şeylerden hoşlanıyor izliyorum şuan sadece tabi ki her baba,yarattığı yapının içinde olsun evladı ister ama ben biraz bu konuda gözlemlemek istiyorum ona göre yönlendirmek ve o değil ben ona göre şekillenmekten yanayım kişiliğim ve konumum el verdikçe. Ama ülkemde Gastronomi konusunda gelecek neslin bir adım atmasından yanayım yoksa o leziz ve özel lezzetlerin yok olacağından da korkmaktayım.
PINAR: Tam da bu noktada sormak istiyorum,sence iyi bir patron nasıl olunur ve çalışma ekibini seçerken nelere dikkat edersin?
HAKAN: İnan bilmiyorum desem :) nedeni açık ben patron değil iyi bir yönetici olmanın, doğru hedefler ve kararlar ile birlikte kişiyi,daha emin adımlarla başarıya taşıyacağını düşünenlerdenim.
Patron,firmanın kendi kendisi olmalı bence bizler sadece onun kurmaylarıyız ve ona yol ve yön tayin ediyoruz.
Çalışma ekibine gelince;
Büyük olmak için büyük düşünmek gerek ve kendine güven benim için çok önemli, ben gençlere şans vermekten ve onların başarısına bir merdiven eklemekten yana bir yöneticiyim.
Bu bir takım oyunu ve altyapıdan yetişen genç kadrolar olmadan bir takım sadece deneyimli ekipler ile yürütülemez,ben bunu böyle gözlemliyorum.Deneyimli kadrolar ile altyapıdan gelen genç nesiller arasında bir bilgi paylaşımı akışı sağlamasından yanayım.
PINAR:Son olarak,gençlere iş hayatına atılacaklara önermek,söylemek istediğin şeyler var mıdır ?
HAKAN:Ülkemizin şuan iş hayatı konusunda ara personellere ihtiyacı var hele ki sanayi firmalarının ve kobilerimizin müthiş bir açığı bu şuanda çünkü herkes mühendis, doktor,işletmeci olmak için üniversite kapılarında ve sonuç olarak ülkemizde arada büyük bir boşluk oluştu.
Meslek liseleri esas bir memleket meselesi olması gerekirken şuan atıl durumda bir kenara itilmiş durumdadır.
Ben bir ülkenin sanayisi olmadan tek başına bağımsız ve özgür olabileceğine ve kalabileceğine inanmıyorum.
Onun için genç arkadaşlarıma şunu söylemek istiyorum,geleceğinizde iş sahibi olabilmek için ve kendinizi iş konusunda "hayat garantisi" istiyorsanız,eskilerin dediği gibi"bir altın bilezik var kolunda"kelimesinin bir nebzesi de,sanayi ve yan sanayi firmalarından geçmekte,bunu hiçbir zaman göz ardı etmeyiniz.
Bu keyifli söyleşi için sana çok teşekkür ediyorum Pınarcım,umarım sektöre merakı olanlara ışık olur...
PINAR:Benim için de çok keyifli oldu.Harika bilgiler ve değerli görüşlerin için ben de sana teşekkür ediyorum.
Hayat,bir öğretmen hepimizin başında.Öğrenmenin ne yaşı var ne de zamanı.Yeter ki isteyin..
Merak edenler ve ulaşmak isteyenler için:
BAYSAN MARINE
http://www.baysanmarine.com
+90 212 485 17 14
info@baysanmarine.com
MERKEZ:
Organize Sanayi Bölgesi
Tormak Sanayi Sitesi
G Blok No:15 104. Sokak
İkitelli - Başakşehir - İSTANBUL
FABRİKA:
T: +90 212 485 17 14 F: +90 212 485 17 19
Uçmakdere Köyü Şarköy/TEKİRDAĞ
T: +90 282 525 10 51 F: +90 282 525 11 11
info@ucmakdere.com.tr www.ucmakdere.com.tr
Meraklarınız ve keyif aldığınız konuları işe çevirebilmeniz dileğiyle,
Sevgiyle,
PINAR TOK