Tekstil ve hazır giyim, son dönemdeki enflasyonu birçok sektörde olduğu gibi çok yakından hissediyor olmasının dışında ÜFE TÜFE parantezini en çok hisseden sektörlerden birisi çünkü biz müşterilerimizin önüne çıkardığımız ürünlerin aslında nelere mal olacağını 5-6 ay önceden gören bir sektörüz. Ham madde artışları, kur artışı, bununla birlikte Türkiye'de son iki senedir asgari ücretle dolayısıyla da paralelinde işçilik ücretlerine gelen yoğun zamlarla aslında çok dalgalı bir deniz gibi ve bir türlü durulmuyor. Şu an hem biz hem de müşterilerimiz yeni fiyatlara alışmaya çalışmaktan da vazgeçtik çünkü onlara alışınca onlarla bir gönül bağımız oluyor , alışmamakta fayda var. Çok hızlı, inanılmaz bir ralli var ama sektördeki genel durum kötü değil. Hala şuanda pazarda bir hareketlilik söz konusu fakat fiyat stabilizasyonu adına çok zor bir dönemden geçiyoruz.
Pandemiden sonra hepimiz internet üzerinden alışveriş yapmaya alıştık. Bu konuda neler düşünüyorsunuz. Markalar nasıl etkilendi bundan?
İnternet alışverişi konusunda ben pandeminin başında da aynı şeyi söylemiştim, şimdi de aynı şeyi söylemeye devam ediyorum. İnsanoğlunun sosyal varlık olması gerekliliği ve bundan vazgeçemeyeceği konusunda net bir görüşüm var. Evet pandemiyle birlikte online alışverişteki pay arttı, zaten artacaktı o tarafta bir boşluk vardı. Herkesin iddia ettiği gibi, "bundan sonra herkes her şeyini online alır, artık offline mağazacılık biter gibi" konulara ben o gün de katılmıyordum, bugün de haklı olduğum ortaya çıktı. İnsanlar pandemi çıkışıyla birlikte tekrar mağazalara hücum ettiler ve offline pazar çok hareketlendi.
Doğal olarak insanız biz, birbirimize bir şekilde bir şey satacaksak bile; görmek, dokunmak ,bakmak, o mimiğini hissetmek duygusunu geçirmek istiyoruz. Bu arada online pazarda halen bir boşluk var bence. O boşluğun dolması demek, offline'ın yok olması demek değil ama yine de marka oluyorsanız, duygularınız varsa, müşteriyle yüz yüze olmak, onların dokunabildiği, girip çıkabildiği mağazalarda olmak çok önemli diye düşünüyorum.
Markanızdaki yenilikler?
Markamızdaki yenilikler konusunda heyecanlıyız, bunu sohbetlerimizde konuşmuştuk sizinle. Şuanda Karaca olarak hem kadın tarafında hem de home tarafında iki ayrı projeyi hayata geçirmek üzereyiz. Çok uzun zamandır üzerinde çalışıyoruz. Kadın koleksiyonumuz muhtemelen 2023'ün temmuz ayında, home koleksiyonumuz da 2023'ün haziran ayında ilk mağazalarıyla müşterilerinin karşısında olacaklar. Hızlı bir girişe hazırlanıyoruz. Umarım müşterilerimiz de buna teveccüh gösterecektir.
Kadın koleksiyonu fikri nasıl oluştu?
Kadın koleksiyonu fikri aslında bizim çok geç kaldığımız bir konu çünkü Karaca kökenlerinde dominant bir kadın markası. Sonrasında bizden önceki yönetimin özellikle dümeni çevirdiği ve neredeyse komple erkeğe döndüğü bir tarihi var ama zaten kadın ağırlıklı, kadının çok iyi bildiği, Türk kadınının çok iyi tanıdığı bir marka Karaca. Biz bir moda perakendesi işi yapıyoruz ve aslında bizim büyüme hedefimiz mitoz bölünerek büyüme yani Karaca katma değerli ve prestijli bir marka dolayısıyla açabileceği mağaza sayısı sınırlı. Şuanda bizim Türkiye genelinde 70 mağazamız var bunu 80-85'in üzerine çıkarma ihtimalimiz yok zaten bizim mağazamıza hizmet edecek o kadar nokta yok Türkiye'de. Dolayısıyla mitoz bölünerek 80-85 erkek mağazası ardından bir bu kadar da kadın mağazası ve home mağazası diye bir büyüme planımız var. Yaptığımız ve bildiğimiz bir iş, perakendeyi ve modayı iyi biliyoruz. Kadını da öğrenmeye çalışacağız en kısa zamanda. Eminim kadınlar çok kısa zamanda bize kendilerini öğretecekler. Heyecanlıyız, çok heyecanlıyız...
Başarılı bir iş insanı olmanızın yanında bir de hobinizden yani şiir okuma sevdanızdan bahsedelim istiyorum. Biliyorum ki birçok takipçiniz var ve oldukça başarılı giden de bir youtube kanalınız var. Nasıl başladı bu merakınız?
Bunu sizinle olan bireysel sohbetlerimizde konuşmuştuk, burada bir kere daha tekrar edeyim;
Bence özellikle bizim gibi pozisyondaki insanların mutlaka bir hobisi olmalı, becerebilirlerse iki hobisi olmalı. Hayata tutunabilmek için, sağlıklı kalabilmek için, sağlıklı düşünebilmek için ve işinde, kariyerinde verimli olabilmek için mutlaka ihtiyaç var.
Şiir okumak, benim için balık tutmak gibi, jogginge gitmek gibi, spor yapmak gibi gerçekten çok değerli bir hobi. Şiir ve edebiyatı çok seviyorum. "Şiir söylemek" derler mesela, şiir söylemeyi şarkı söylemek gibi çok dinlendirici buluyorum fena da söylemediğimi düşünüyorum. Dolayısıyla iyi yapmaya çalıştığım bir iş olarak gördüğüm için yapıyorum ki zaten felsefem gereği, yapamadığım, kötü yaptığım bir şeyi sürdürmem hiçbir yerde, hobi bile olsa sürdürmem. Maalesef böyle bir huyum var, eğer bir şey yapıyorsam olabildiğince iyisini yapmak zorundayım. Çok büyük keyif alıyorum. Edebiyat çok naif çok nazik bir şey zaten. Şiir de onun çok kıymetli bir süsü. Dolayısıyla keyfimiz yerinde...
Zaman yönetimindeki ustalığınızı bilen biri olarak sormak istiyorum, iş dışında hobilere de zaman ayırmanın formülü nedir?
İş dışındaki hobilere zaman ayırabilmek için bunu gerçekten istemek lazım. Çok istemek lazım çünkü hepimiz şunu kabul edelim, insanlar birçok şeye zaman ayırabiliyor. Yani örneğin çok yoğun olsak bile bir akşam zaman ayırabildiğimiz bir iş yemeği ya da zaman ayırabildiğimiz 2-3 günlük seyahatler ya da gerçekten çok da mühim olmayan bir toplantı gibi aslında zaman ayırmasak da olan birçok şeye zaman ayırdığımız anlar mutlaka oluyor. Eğer "ben bunu yapmak zorundayım, benim hayatım için, sağlığım için, mutluluğum için bu lazım" diye kararlıysanız mutlaka zaman bulursunuz. Bir de günümüzün bizim zamanımızı çok hızlı tüketen diğer canavarlarından olabildiğince kaçabilmek lazım. Yani sosyal medya tarafındaki aşırılıklar, televizyonlar, dijital platformlar...Bu taraflardaki aşırılıklar gibi işlerden kaçmayı becerirsek mutlaka iyi şeylere zaman bulabileceğimizi düşünüyorum ben.
Gençlere tavsiyeleriniz?
Gençlere tavsiyem; birincisi, ikincisi, üçüncüsü, dördüncüsü, yüzüncüsü ve beş yüzüncüsü kitap okumaları bir kere her şeyden önce.. Maalesef yeni dönem gençlik, bir önceki sorunuzu cevaplarken söylediğim gibi dış dünya canavarlarıyla çok içli dışlı. Sürekli bir sosyal medya tarafında ya da dizi, film seyretme, 15 bölümlük bir diziyi iki günde bitirme yarışları yapan bir gençlikle karşı karşıyayız.
Ciddi anlamda kitap okusunlar, bu çok önemli bir konu. İnsanların entelektüel olabilmesi için, bir şeyler bilebilmesi, yarın öbür gün hayata katkı verebilmesi için çok önemli. Onun dışında da, bu bana ait değil zaten çok popüler oldu, herkes konuştu; İlber hocanın seyahat tavsiyesi vardı, buna yüzde yüz katılıyorum. Bunun için her türlü ekonomi ayrılabilir. İlla çok büyük paralara ihtiyaç yok. Mutlaka görmek lazım, ülkemizin en önemli sorunu bu. Daha fazla gören, daha fazla görgü sahibi bir nesle ihtiyacımız var. Ben bu ikisiyle bu bahsi kapatayım vesselam.