Harika bir spor dalı daha
hayatıma dahil oldu ve tüm detayları seninle paylaşmak için sabırsızlanıyorum.
Sen bunu okurken ben çoktan uçup, yamaç paraşütü sporunu deneyimledim bile.
Gerçekten inanılmaz bir tecrübe. Kendini kuş gibi hafiflemiş hissediyorsun
diyeceğim ama az kalacak, bildiğin kuşsun çünkü o anlarda:) . Her anımızı
paylaştığımız bu zamanlarda, özellikle böyle anları ölümsüzleştirmek, sanırım
öz çekimin en anlamlısı. Havada, "şöyle de çekelim, böyle de çekelim"
derken sevgili pilotum Furkan sağ olsun bu konuda da uçuşta olduğu gibi oldukça
profesyonel.
Konu uçmak olunca, 1632 yılında, Galata Kulesi'nden kuş kanatlarına
benzer aracını takıp kendini boşluğa bırakan ve İstanbul Boğazı'nı geçip,
Üsküdar'a inmiş olan Hezarfen' i anmadan olmaz. Daha önceki yazılarımda,
Hezarfen hava alanından küçük uçakla İstanbul turu yaptığımda da bahsetmiştim. Hezarfen, uçma konusunda
çalışmaları olan Leonardo Da Vinci'den de önce var olan 10.yüzyıl Müslüman Türk
alimlerinden olan İsmail Cevheri'den ilham almış. Yani,Türk havacılık tarihinin
en önemli kişilerinden kendisi. Kuşların uçuşunu incelemiş, Cevheri' nin
çalışmalarını,bulgularını iyice araştırmış.Tarihi uçuşunu yapmadan önce
hazırladığı kanatlarını dayanıklılık testlerinden geçirmiş bir deha. Ruhu şad
olsun...
Şimdi gelelim günümüzdeki dehalara. Furkan pilot henüz 19 yaşında, çok
başarılı ve işini mükemmel yapıyor. Uçarken bölgenin tüm özelliklerinden ve
tarihinden bahsediyor olmasının yanında, bir de muhteşem resimler çekip o
anları senin için ölümsüzleştiriyor. Uçuşun en heyecanlı kısımlarından biri
kalkış anı olsa da, iniş anında bir kez daha "yamaç paraşütünü iyi ki
Furkan pilot ile tecrübe etmişim" diye şükrediyorsun. Yürür gibi indik,
kuş gibi konduk hatta;) Gel seni de tanıştırayım sevgili Furkan'la...
PINAR: Ne zaman başladın bu
işe?
FURKAN: Havacalıkla küçük yaşta tanıştım. Radyo kontrollü model uçaklarla. Buna
bir arkadaşım sebep olmuştu. 16 yaşımda havacılık konusunda ilk profesyonel
faaliyetimi yaptım. Serbest paraşüt eğitimi aldım (skydiving). 16 yaşımda
uçaktan atlamaya başladım. Fai A sertifikası için eğitimlere katıldım, 2013
yılının sonuna doğru bu işin Türkiye'de sporcuya kısa sürede başarı sağlayamayacağına kanaat getirerek kendime alternatif yollar aradım gökyüzünü
hissetmek için ve yamaçcı arkadaşlarımın yoğun baskısı üzerine yamaç paraşütü
eğitimi aldım.2014' de bu spora başladım.Yaklaşık bir yıl sonra, ilk yarışmama
katıldım. İlk yarışmamda, winddamn pilotu olarak katıldığım Türkiye şampiyonası
ayağında 2.liğe tekamül eden bir puan almıştım.O bana çok büyük bir umut ve şevk
verdi.Bu sporda henüz ulaşamadığım öz güvene o zaman ulaşmıştım. Rüzgarla dans
etmeye o zaman başladım. Bundan sonra kendimi bu işi yarışma seviyesine
çıkaracak şekilde hazırlamaya başladım.
FURKAN: Eğitimlere Antalya'da başladım. O sırada Denizli’de lise okuyordum.
Kışları Denizli Pamukkale’de yazları Fethiye Ölüdeniz'de kendimi geliştirdim.
PINAR: Eğitiminle ilgili
bilgi alabilir miyim, nereden mezunsun?
FURKAN: Ben Anadolu Lisesi yabancı dil bölümü mezunuyum. Pamukkale bu işin
Türkiye’deki en büyük merkezlerinden birisi. Pamukkale’de uçuşlarımı devam
ettirdim. Daha sonra yaz döneminde Ölüdeniz Fethiye'de çalışmaya başladım.
PINAR: Neler yaptın
sonrasında?
FURKAN: Babadağ’da çalışmaya başladım. O sırada da sıkı bir şekilde
gidebildiğim yarışmaları takip ettim. Yarışmalarda sıralamadan düşmemek için
devamlı kendimi geliştirmeye yönelik çalışmalarımı sürdürdüm. Disiplini elden
bırakmadım, çevre faktörlere aldırış etmedim, gösterişten uzak durmaya özen gösterdim.
Lisede okuldan çıkar çıkmaz hava durumuna göre yer çalışmasına yada kendi
keşfettiğim bir tepe vardı oraya uçmaya giderdim. Bu benim için vazgeçilmez bir
rekreasyon faaliyeti haline gelmişti. Arkadaşlarımla okul çıkışı kafede
otururken gökyüzüne bakıp beni çağırdığını hissederdim. Masada oturmak benim
için çok boğucu olurdu o an, ve evden paraşütümü sırtlanıp, motosikletime
binerek yola koyulmam çok vakit almazdı. Tüm bunların karşılığını havada almaya
başladım ve yarışmalar benim için ozaman başlamıştı.
Türkiye'de lisans verme yetkisine sahip en genç yamaç paraşütü eğitmen
pilot ünvanına sayılı günüm kaldı diyebilirim.
PINAR: Yarışmalar nerede
düzenleniyor? İçerikleriyle birlikte bilgi alabilir miyim?
FURKAN: Yarışmalar her yıl yaklaşık ülkenin on farklı ilinde oluyor. Bunun
içerisinde ‘Hedef’ ve ‘Mesafe’ disiplinleri yer alıyor.
Hedef: Bir kalkış noktasından kalkıp kısa
sürede iniş alanına geliniyor. İniş alanında yaklaşık 6 metre çapında bir hedef
panosu bulunuyor, bunun en orta noktasındaki 1 TL boyutlarındaki 0cm noktasına
basabilmek için yarışıyoruz! 0 noktasından dışa doğru geldikçe cm hesabına göre
puanın düşüyor, santimetrelerle kazanıp kaybediyorsun. Hedef yarışmasında
puanlama bu şekilde yapılıyor.
Mesafe: Kalkış yapılan yerden yarışma kurulunun
verdiği görevi tamamlamak veya en uzağa uçabilmek üzerine yapılan
yarışmalardır. Havada bazen 50 - 100 kilometre bazen daha fazlası mesafeleri
hiç yere inmeden uçarak katedebilmek gerekir. Görev verilen yarışlmalarda hava
kalabilmenin dışında hızlı uçarak görevi birbirimizden önce tamamlamaya
çalışmak gibi rekabetlerin içerisine gireriz. Açık mesafe yarışmalarında ise iç
hatlarda uçan bir uçak gibi gökyüzünden il sınırlarını geçebilmek en uzağa
uçabilmek için yarışırız.
Ben her iki alanda da yarışıyorum. 2015de ilk ciddi derecelerim gelmeye
başladı.
Hedefim eğitmen sertifikasına sahip olmak, ilk öğrencimi 2015de
yetiştirdim. Şuanda aktif olarak uçuyor. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Havacılık Topluluğuna düzenli olarak teorik ve pratik eğitim veriyorum. Bu sezon sonuna eğitmen lisansına sahip olmak
için sadece gerekli sertifika kurslarının açılmasını bekliyorum. Türkiye'de
lisans verme yetkisine sahip en genç yamaçparaşütü eğitmen pilot ünvanına
sayılı günüm kaldı diyebilirim.
PINAR: Bir eğitmen lisansı
almak için ne kadar süre gerekiyor?
FURKAN: Benim görüşüm, bu lisansın yeterliliklerine gelebilmek yetenek
meselesi, fakat bir pilotun öğrenci yetiştirme noktasına gelebilmesi için
sporda pişmesi, bir olgunluğa gelebilmesi gerekiyor. Türkiye’de ortalama 4 yıl
aktif uçan birisi aşağı yukarı bu yeterliliğe gelebilir, tanıdığım pilotlarda
ben bunu gözlemledim. Ama kesinlikle eğitmenlik ile iyi bir pilot olmak
birbiriyle karıştıtılmamalı. Herkes birşey bilir ama herkes bildiğini
öğretemez.
PINAR: Bu işin maksimumu
nedir. Sen bir sertifika aldın eğitim sertifikası. Yarışlara girdikçe bunun
dereceleri değişiyor mu?
FURKAN: Şöyle... Bu işin temelde beş lisansı oluyor. Beş farklı lisans. P:
pilot diye adlandırılıyor: P2, P3, P4,
P5. P1 teorik eğitim ile başlıyor ardından gelen uygulamalı eğitimi başarı ile
bitirirsen yaklaşık 10-15 günlük bir süreçte P2 başlangıç pilotu sertifikasına
sahip oluyorsun. Başlangıç eğitimden sonra eğitmeninin telsiz kontrolü altında
uçuşlarını yapmaya başlıyorsun. Daha sonra deneyim kazandıkça kuş yuvadan
uçabilir hale geliyor. Bu işde eğitim hiç bitmez, eğitmen bile olsan herzaman
öğreneceğin bir şeyler vardır. Her yıl açılan sertifika kontrol kurslarında,
kulüp eğitimlerinde ya da bir yerden sonra yarışmalarla sertifikanı yükseltebiliyorsun.
Bunlar tıpkı ehliyet sınavı gibidir, sınav ardından direksiyon. Sana verilen
görevleri yaparsın. Yapabildiğin eğitmenlerin gözlemiyle seviyeni belirler. P5
seviyesi deneyimli bir pilot olduğunu gösteriyor. Eğitmenlik macerasına başlama
fırsatın bu noktadan sonra olabiliyor. P5 seviyesine ulaşmış bir pilot yaklaşık
bir iki yıl boyunca eğitmenlik eğitimleri, sınavları, stajları vs. yaparak
eğitmen lisansını elde edebiliyor. Belli sınavlardan yeterlilik testlerinden
geçmesi gerekiyor. Aynı zamanda bir eğitmenin yarışmalarda kendini kanıtlamış
olması şart koşulmasa da bence gerekiyor. Mesleği yamaç paraşütü eğitmeni olan
bir insanın düzenli olarak da bu yarışmalarda bulunması, referans oluşturacak
sonuçlar elde etmesi gerektiği de benim düşüncelerim arasında.
PINAR: Sponsorlar var değil
mi?
FURKAN: Sponsor konusu önemli, büyük düşünüyorsan eğer... Bu sene aslında bir
iki firmadan sponsorluk teklifi aldım. Bunlardan biri gerçekten büyük bir
teklif olmuştu benim için. Beni dünya çapında yukarıya taşıyabilecek bir
markaydı. Fakat bu sene bu şekilde bir ticari faaliyetin içerisinde olduğum
için sporcu kariyerime çok fazla ağırlık veremeyecektim. Hani bu sponsorumla
yeterli koordinasyonu sağlayamam anlamına gelebilir. Seneye daha büyük çalışmak
istiyorum yine aynı markayla bir değişme olmazsa önümüzdeki sezon el
sıkışacağız. Ortada net birşey olmadığı için isim vermek istemedim ama Burn
Energy Drink seneye ilk yamaçparaşütü sporcusuna yatırımını yapacak, her iki
tarafta heyecanlıyız. Bu sebeplerden bu sene çok ciddi bir sponsorluk üzerime
alamadım. Şu anda, burada, Kazdağları'nda üzerinde çalıştığım büyük projem için
Kazdağ Göknar Otel sponsorum. 2015 Eylül'den bu yana birçok konuda
yanımdaydılar. Bu güne kadar da 2 farklı giyim markasıyla ufak çaplı işler
yaptım, reklam çekimlerinde bulundum.
PINAR: Burası (Yenice) nasıl
başladı?
FURKAN: Israrcı bir genç kardeşimiz vesile oldu. Kendisi ısrarları sonucunda
ilk öğrencim olma şansını elde etti, bana kendini güzel kanıtladı ama, yoksa bu
sorumluluğu üzerime alamazdım. Bu işi öğrenmek için Fethiye’de yanıma geldi ve
ona eğitim vermemi istedi. Ben de kabul ettim. Yaşı tutmuyordu. Yaş sınırı 16
çünkü bu bir havacılık sporu ve havacılık disiplinini önemsemen
sorumluluklarını alabilmen gerekiyor. Sorumluluklarını üstlenerek ona eğitim
verdim. A'dan Z'ye tam takım bir başlangıç pilotu halini aldıktan sonra onu
memleketine, buraya Çanakkale'nin Yenice ilçesine uğurlayacak işlerime devam
edecektim. Derken 2. bir ısrar sonucu yine kıramadım ve kendimi burada buldum.
Amaç burayı görmek ve uçuşlarını devam ettireceği bir eğitim tepesi
keşfetmekti. Sonra sırtını Kazdağları'na yaslamış Yenice'nin güzel yamaçları
girdi kadrajıma, hafif hafif suratıma vuran termik rüzgarları kafamda bazı
ampuller yaktı ve burada büyük işler yapmak için kolları sıvadım.
PINAR: Yaş sınırı var mı?
Mesela felçli biri yapabiliyor mu bu sporu ?
FURKAN: Yaş sınırı 16. Bu sporu yapabilmen için minimum koşabiliyor ve
kollarını kullanabiliyor olman lazım ama bu kitapta yazan… Bunun dışında
dünyada tekerlekli sandalyesiyle bu işi yapanlar var. Araştırmadım ama
tekerlekli sandalyeye oturmadan önce bu işi öğrenmiş, daha sonra da
yapabileceğine inanmış olabilir. Türkiye’ de bunu bu şekilde yapan sporcu henüz
yok. Engellerini ortadan kaldırabileceğine inanan insanlarımız zamanla
çıkacaktır, ama inşallah hiçbir sporcumuz da bu duruma düşmez.
PINAR: Kaç kişi var bu sporu
yapan ve bir federasyona bağlı mısınız?
FURKAN: 5000 kadar aktif sporcu var ülkemizde. Türk Hava Kurumu’ na bağlıyız.
Henüz bir federasyonumuz yok. Dünyada havacılık üzerine ücretsiz eğitimler
veren, çalışan, tek vakıf kuruluşu. Atatürk, 1925’ de Türk milletine armağan
etti ve biz de bu değere sahip çıkmak için elimizden geleni yapmaya
çalışıyoruz. Kurumun yayınladığı yönergelere bağlı kalarak hareket ediyoruz.
Bunun dışında Gelişmekte olan sporlar federasyonu bu işle ilgileniyor.
Federasyon konusunda da belli atılımlar var.
PINAR: Adrenalin konusuna
gelelim. Ne oluyor uçarken anlat bize…
FURKAN: Bizim yaşadıklarımızı anlatmam gerçekten zor, onu daha sonra uzun uzun
anlatayım. Ama tandem uçuşu yapacak yani bir pilotun kontrolünde (pilot ve
yolcu) uçacak insanlar için özet geçmem gerekirse, Piste geldiğimizde arabadan
piste atılan ilk adım, gözlerin pistin sonundaki dik yamaç ile karşı karşıya
gelmesi, buradan mı atlayacağız düşüncesi, aşağıda bulunan diğer yaşam, pilotun
yolcusunu kuşandırma anı, uçmadan önceki kalkış falan bunlar inanılmaz bir
heyecan veriyor. Çok farklı bir heyecan bu. Bazıları koşu başladıktan sonra
vazgeçebiliyor ama o anda geri dönüş yok. Kalktıktan sonra ayakların yerden
kesilmesi zirve noktası, burada atlayış olmadığını anlıyorsun çünkü ayağın
otomatik olarak yerden kesiliyor. Oturma pozisyonuna geçtikten sonra süzülme
hissiyle gelen eşi benzeri bulunmayan bir huzur kaplıyor içini. Yaşam enerjin
tavan yapıyor. Kuşların gözünden görmek... Sonra her şey böyle devam ediyor
derken pilot akrobasi manevraları yapmaya başlıyor, kalp atışları yeniden
hızlanıyor, huzur yerini tekrar heyecana veriyor ve hiçbir lunaparkta
bulamayacağınız adrenalin o anda tüm vücudunuza yayılmaya başlıyor. Daha sonra
iniş kısmı var o da ayrı bir heyecan ayrı bir bilinmezlik, ama ayak yere
basınca aklına ilk gelen şey; bunu bu güne kadar neden yapmadım gibi düşünceler
oluyor. Uçan herkes bilir ki bunu her insan bir şekilde tecrübe etmeli.
PINAR: Bu sporu neden
yapalım, daha doğrusu yaparsak nelere yarıyor?
FURKAN: Öncelikle bu spor adrenalin ve huzur dolu. Tıp bu konuda ne diyor
şimdi net bilgi vereceğimi iddia edemem ama ben yapmaya başladıktan sonra
araştırma ihtiyacı duymadım çünkü bana açık net çok iyi geliyor. Adrenalin, kalp atışını hızlandırıyor ve buna
bağlı olarak kalp krizi riskinin de azaldığı söyleniyor. En önemlisi de, bu
spor insana hayatı sarılmayı öğretiyor. Bu tür sporlar zihni boşaltmak ve
yönlendirebilmek için de birebir.
Yamaç paraşütü, dünyada uçma hissini en yakın yaşayabileceğiniz şeydir.
Bir spor dalından fazlasıdır. Kanatlarımız var, onları tamamen biz kontrol
ediyoruz, kuşlar gibi bulutların altındaki sıcak hava akımlarını, yükselen
termikleri kullanarak mesafeler kat edebiliyoruz, bir yerden bir yere
gidebiliyoruz. Leyleklerin göç etme stratejisi gibi biz de bunu yapabiliyoruz.
İnsanoğlunun dünyada yapmış olduğu en büyük buluşlardan biri.
PINAR: Maksimum uçuş süresi
nedir peki? Bir şey imzalatıyor musun güvenlik için?
FURKAN: Bunu tabi ki hava şartları belirliyor. Dünya rekoru 11-12 saate yakın.
Ticari bir uçuşta süre 40 dakika. Bir ücret karşılığında bir risk alıyorum ve
bunu 40 dakika ile sınırlandırıyorum. Sorumluluk boyutunda imza alıyoruz.
PINAR: Yamaç paraşütü için en
ideal yerler nereler?
FURKAN: Dünyada şu an bu iş için en ideal görülen nokta, her yıl uçuş
rakamlarıyla birlikte, bu işte kendini ispatlayan Ölüdeniz-Babadağ'dır.
Ölüdeniz bu spor için dünyanın en önde gelen yerlerinden biri. Hatta en iyisi.
Babadağ'dan günde 1000 e yakın yamaç paraşütü havalanıyor. Dünyadaki en yüksek
rakam bu. Fethiye’den sonra Brazilya’da Rio de Jenerio geliyor. Babadağ 1965
metreyle dünyada denize sıfır olan en yüksek dağ. Ülkemiz gerek kıyıya paralel,
kıyıya dik dağları, üç tarafının denizlerle çevrili olması, bölgelerin farklı
coğrafi şekiller ve iklimler taşıması bakımından inanılmaz zengin. Türkiye’de
yamaç paraşütünün bütün disiplinleri dünya standartlarında yapılabiliyor.
Dünya'nın en iyi yamaçparaşütü pilotunu yetiştirebilmemiz için ülke
sınırlarının dışına çıkmamıza gerek yok. Yarışma deneyimi kazanmak için çıkmak
dışında. Hatta halk bilmese de bizim bu alanda da milli takımımız var. Yamaç
paraşütü milli takımımız geçtiğimiz Brazilya Dünya Yarı finalinde dünya
üçüncülüğü derecesiyle eve döndü. Bunların süper finali de farklı bir ülkede olacak.
Ve ben onlardan büyük dereceler bekliyorum. Bunun da temelinde kişisel
başarının yanı sıra Türk insanının içinde yatan aşk var, Hezarfen Ahmet
Çelebi'nin Dünya'ya aşıladığı havacılık, gökyüzü sevdası var.
PINAR: Türkiye’de yamaç paraşütünün hakkını verebiliyor muyuz?
FURKAN: Ferdi boyutlarda verebiliyor olabiliriz. Evet. Başarılı
sporcularımız var. Sporcu gayret ederse hakkını verebiliyor ama tabi Ülke
olarak henüz bu sporu tanımıyoruz. Sadece bizim için havada uçan bir paraşüt
var ve nereye ineceği belli değil yani.
PINAR: Tanıtım için yaptığın
bir şey var mı?
FURKAN: Profesyonel bir ajansla kıştan bu yana süren bir kısa film çalışmasına
başladım. Bölgenin tanıtımı için çok güzel projelerimiz var. Önce teaser’lar,
tanıtım filmleri ve sonra sosyal medya ve yerel basında...
PINAR: Bölgeyi öne çıkaran
noktalar nedir?
FURKAN: Daha önce 20' yi aşkın ilde, 50' ye yakın pistten uçuş yaptım. Fakat
burayı görme fırsatım olmamıştı. Burası konum olarak Marmara denizine kadar
açık. Marmara denizine kadar ısınan bütün hava bu yamaçta patlayarak gördüğünüz
gibi üzerimizde bulutlar oluşturuyor. Ve bu çanakta uçuş süresinin uzamasını
sağlayan mükemmel kaldırıcıların oluşmasına olanak veriyor. Hakim kuzey rüzgarı
çok istikrarlı, limitler bölgenin en ideal rakamlarına bu ovada indirgeniyor.
Dolayısıyla başlangıç, orta ve ileri seviye uçuşların yapılabilmesine olanak
sağlıyor. Aynı zamanda Kaz Dağları’nda yamaç paraşütü ile uçuş yapılabilecek
tek nokta olma özelliğini taşıyor. Kaz dağları için yeni bir röportaj yapmak
lazım ama özetle endemik bitki yapısıyla sadece sporcuları değil buraya gelen
herkesi huzur içinde bırakıyor. Dünyanın en saf 2. oksijeni burada, bunu
soluyor olmak bile bölgeyi anlamaya yetiyor. En önemli noktalardan birisi ise
yılın ortalama 11 ayı boyunca uçuş verebilmesi. Teknik detaya indiğimizde çok
değerli ayrıntılar mevcut.
PINAR: İdeal uçuş dönemi nedir?
FURKAN: Buranın kendine has mikro meteorolojisi ve hava olayları sonucunda ova
tabanı kendi oluşturduğu rüzgarıyla bize yılın 11 ayı kalkış imkanı sunuyor. Bu
da Türkiye ortalamasının üzerinde bir uçuş fırsatı sunuyor. Dört mevsim sporcu
ve uçuş müşterisi ağırlayabilecek potansiyelde bir bölge.
PINAR: Sana nasıl
ulaşabilirler?
FURKAN: Bana, çok yakında hizmete girecek olan tüm sosyal medya hesaplarımızdan
ulaşabilecekler. Ayrıca www.kazdaglariextreme.com ‘dan ulaşabilirler.
PINAR: Harika bir spor dalı,
tüm bu güzel bilgiler için teşekkürler. Son olarak söylemek istediklerin var
mı?
FURKAN: Çok keyifli bir röportajdı. Blog’ daki ilgi çekici başlıkların altına
çok yakışacağını düşünüyorum. Bu sporun sporcu kadar da sizin gibi insanlara
ihtiyacı var. Bu gibi yazılarla halk bire bir öğrenme fırsatı bulabiliyor. Çok
teşekkür ediyorum.
Herkes hayatında bir kere uçma hissini yaşamalı fakat biz hep şunu
söyleriz: “GEMİYE BİNMEK YÜZMEK DEĞİL
İSE, UÇAĞA BİNMEK DE UÇMAK DEĞİLDİR”.
Bu cümlenin üzerine söylenecek çok şey olmasa da, derim ki bu hayat
sadece bir kere. Bırak serbest kalsın ruhun ve uçursun seni henüz
deneyimlemediğin tüm yeniliklere...
Sevgiyle,
PINAR TOK