SPORUN EN KUŞ BAKIŞI HALİ

By | Pazartesi, Temmuz 18, 2016


Harika bir spor dalı daha hayatıma dahil oldu ve tüm detayları seninle paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Sen bunu okurken ben çoktan uçup, yamaç paraşütü sporunu deneyimledim bile. Gerçekten inanılmaz bir tecrübe. Kendini kuş gibi hafiflemiş hissediyorsun diyeceğim ama az kalacak, bildiğin kuşsun çünkü o anlarda:) . Her anımızı paylaştığımız bu zamanlarda, özellikle böyle anları ölümsüzleştirmek, sanırım öz çekimin en anlamlısı. Havada, "şöyle de çekelim, böyle de çekelim" derken sevgili pilotum Furkan sağ olsun bu konuda da uçuşta olduğu gibi oldukça profesyonel.
Konu uçmak olunca, 1632 yılında, Galata Kulesi'nden kuş kanatlarına benzer aracını takıp kendini boşluğa bırakan ve İstanbul Boğazı'nı geçip, Üsküdar'a inmiş olan Hezarfen' i anmadan olmaz. Daha önceki yazılarımda, Hezarfen hava alanından küçük uçakla İstanbul turu yaptığımda  da bahsetmiştim. Hezarfen, uçma konusunda çalışmaları olan Leonardo Da Vinci'den de önce var olan 10.yüzyıl Müslüman Türk alimlerinden olan İsmail Cevheri'den ilham almış. Yani,Türk havacılık tarihinin en önemli kişilerinden kendisi. Kuşların uçuşunu incelemiş, Cevheri' nin çalışmalarını,bulgularını iyice araştırmış.Tarihi uçuşunu yapmadan önce hazırladığı kanatlarını dayanıklılık testlerinden geçirmiş bir deha. Ruhu şad olsun...
Şimdi gelelim günümüzdeki dehalara. Furkan pilot henüz 19 yaşında, çok başarılı ve işini mükemmel yapıyor. Uçarken bölgenin tüm özelliklerinden ve tarihinden bahsediyor olmasının yanında, bir de muhteşem resimler çekip o anları senin için ölümsüzleştiriyor. Uçuşun en heyecanlı kısımlarından biri kalkış anı olsa da, iniş anında bir kez daha "yamaç paraşütünü iyi ki Furkan pilot ile tecrübe etmişim" diye şükrediyorsun. Yürür gibi indik, kuş gibi konduk hatta;) Gel seni de tanıştırayım sevgili Furkan'la...
PINAR: Ne zaman başladın bu işe?
FURKAN: Havacalıkla küçük yaşta tanıştım. Radyo kontrollü model uçaklarla. Buna bir arkadaşım sebep olmuştu. 16 yaşımda havacılık konusunda ilk profesyonel faaliyetimi yaptım. Serbest paraşüt eğitimi aldım (skydiving). 16 yaşımda uçaktan atlamaya başladım. Fai A sertifikası için eğitimlere katıldım, 2013 yılının sonuna doğru bu işin Türkiye'de sporcuya kısa sürede başarı sağlayamayacağına kanaat getirerek kendime alternatif yollar aradım gökyüzünü hissetmek için ve yamaçcı arkadaşlarımın yoğun baskısı üzerine yamaç paraşütü eğitimi aldım.2014' de bu spora başladım.Yaklaşık bir yıl sonra, ilk yarışmama katıldım. İlk yarışmamda, winddamn pilotu olarak katıldığım Türkiye şampiyonası ayağında 2.liğe tekamül eden bir puan almıştım.O bana çok büyük bir umut ve şevk verdi.Bu sporda henüz ulaşamadığım öz güvene o zaman ulaşmıştım. Rüzgarla dans etmeye o zaman başladım. Bundan sonra kendimi bu işi yarışma seviyesine çıkaracak şekilde hazırlamaya başladım.
PINAR: Eğitimlere burada yani Yenice' de  mi başladın ?
FURKAN: Eğitimlere Antalya'da başladım. O sırada Denizli’de lise okuyordum. Kışları Denizli Pamukkale’de yazları Fethiye Ölüdeniz'de kendimi geliştirdim.
PINAR: Eğitiminle ilgili bilgi alabilir miyim, nereden mezunsun?
FURKAN: Ben Anadolu Lisesi yabancı dil bölümü mezunuyum. Pamukkale bu işin Türkiye’deki en büyük merkezlerinden birisi. Pamukkale’de uçuşlarımı devam ettirdim. Daha sonra yaz döneminde Ölüdeniz Fethiye'de çalışmaya başladım.
PINAR: Neler yaptın sonrasında?
FURKAN: Babadağ’da çalışmaya başladım. O sırada da sıkı bir şekilde gidebildiğim yarışmaları takip ettim. Yarışmalarda sıralamadan düşmemek için devamlı kendimi geliştirmeye yönelik çalışmalarımı sürdürdüm. Disiplini elden bırakmadım, çevre faktörlere aldırış etmedim, gösterişten uzak durmaya özen gösterdim. Lisede okuldan çıkar çıkmaz hava durumuna göre yer çalışmasına yada kendi keşfettiğim bir tepe vardı oraya uçmaya giderdim. Bu benim için vazgeçilmez bir rekreasyon faaliyeti haline gelmişti. Arkadaşlarımla okul çıkışı kafede otururken gökyüzüne bakıp beni çağırdığını hissederdim. Masada oturmak benim için çok boğucu olurdu o an, ve evden paraşütümü sırtlanıp, motosikletime binerek yola koyulmam çok vakit almazdı. Tüm bunların karşılığını havada almaya başladım ve yarışmalar benim için ozaman başlamıştı.
Türkiye'de lisans verme yetkisine sahip en genç yamaç paraşütü eğitmen pilot ünvanına sayılı günüm kaldı diyebilirim.
PINAR: Yarışmalar nerede düzenleniyor? İçerikleriyle birlikte bilgi alabilir miyim?
FURKAN: Yarışmalar her yıl yaklaşık ülkenin on farklı ilinde oluyor. Bunun içerisinde ‘Hedef’ ve ‘Mesafe’ disiplinleri yer alıyor.
Hedef: Bir kalkış noktasından kalkıp kısa sürede iniş alanına geliniyor. İniş alanında yaklaşık 6 metre çapında bir hedef panosu bulunuyor, bunun en orta noktasındaki 1 TL boyutlarındaki 0cm noktasına basabilmek için yarışıyoruz! 0 noktasından dışa doğru geldikçe cm hesabına göre puanın düşüyor, santimetrelerle kazanıp kaybediyorsun. Hedef yarışmasında puanlama bu şekilde yapılıyor.
Mesafe: Kalkış yapılan yerden yarışma kurulunun verdiği görevi tamamlamak veya en uzağa uçabilmek üzerine yapılan yarışmalardır. Havada bazen 50 - 100 kilometre bazen daha fazlası mesafeleri hiç yere inmeden uçarak katedebilmek gerekir. Görev verilen yarışlmalarda hava kalabilmenin dışında hızlı uçarak görevi birbirimizden önce tamamlamaya çalışmak gibi rekabetlerin içerisine gireriz. Açık mesafe yarışmalarında ise iç hatlarda uçan bir uçak gibi gökyüzünden il sınırlarını geçebilmek en uzağa uçabilmek için yarışırız.
Ben her iki alanda da yarışıyorum. 2015de ilk ciddi derecelerim gelmeye başladı.
Hedefim eğitmen sertifikasına sahip olmak, ilk öğrencimi 2015de yetiştirdim. Şuanda aktif olarak uçuyor. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Havacılık Topluluğuna düzenli olarak teorik ve pratik eğitim veriyorum.  Bu sezon sonuna eğitmen lisansına sahip olmak için sadece gerekli sertifika kurslarının açılmasını bekliyorum. Türkiye'de lisans verme yetkisine sahip en genç yamaçparaşütü eğitmen pilot ünvanına sayılı günüm kaldı diyebilirim.
PINAR: Bir eğitmen lisansı almak için ne kadar süre gerekiyor?
FURKAN: Benim görüşüm, bu lisansın yeterliliklerine gelebilmek yetenek meselesi, fakat bir pilotun öğrenci yetiştirme noktasına gelebilmesi için sporda pişmesi, bir olgunluğa gelebilmesi gerekiyor. Türkiye’de ortalama 4 yıl aktif uçan birisi aşağı yukarı bu yeterliliğe gelebilir, tanıdığım pilotlarda ben bunu gözlemledim. Ama kesinlikle eğitmenlik ile iyi bir pilot olmak birbiriyle karıştıtılmamalı. Herkes birşey bilir ama herkes bildiğini öğretemez.
PINAR: Bu işin maksimumu nedir. Sen bir sertifika aldın eğitim sertifikası. Yarışlara girdikçe bunun dereceleri değişiyor mu?
FURKAN: Şöyle... Bu işin temelde beş lisansı oluyor. Beş farklı lisans. P: pilot diye adlandırılıyor:  P2, P3, P4, P5. P1 teorik eğitim ile başlıyor ardından gelen uygulamalı eğitimi başarı ile bitirirsen yaklaşık 10-15 günlük bir süreçte P2 başlangıç pilotu sertifikasına sahip oluyorsun. Başlangıç eğitimden sonra eğitmeninin telsiz kontrolü altında uçuşlarını yapmaya başlıyorsun. Daha sonra deneyim kazandıkça kuş yuvadan uçabilir hale geliyor. Bu işde eğitim hiç bitmez, eğitmen bile olsan herzaman öğreneceğin bir şeyler vardır. Her yıl açılan sertifika kontrol kurslarında, kulüp eğitimlerinde ya da bir yerden sonra yarışmalarla sertifikanı yükseltebiliyorsun. Bunlar tıpkı ehliyet sınavı gibidir, sınav ardından direksiyon. Sana verilen görevleri yaparsın. Yapabildiğin eğitmenlerin gözlemiyle seviyeni belirler. P5 seviyesi deneyimli bir pilot olduğunu gösteriyor. Eğitmenlik macerasına başlama fırsatın bu noktadan sonra olabiliyor. P5 seviyesine ulaşmış bir pilot yaklaşık bir iki yıl boyunca eğitmenlik eğitimleri, sınavları, stajları vs. yaparak eğitmen lisansını elde edebiliyor. Belli sınavlardan yeterlilik testlerinden geçmesi gerekiyor. Aynı zamanda bir eğitmenin yarışmalarda kendini kanıtlamış olması şart koşulmasa da bence gerekiyor. Mesleği yamaç paraşütü eğitmeni olan bir insanın düzenli olarak da bu yarışmalarda bulunması, referans oluşturacak sonuçlar elde etmesi gerektiği de benim düşüncelerim arasında.
PINAR: Sponsorlar var değil mi?
FURKAN: Sponsor konusu önemli, büyük düşünüyorsan eğer... Bu sene aslında bir iki firmadan sponsorluk teklifi aldım. Bunlardan biri gerçekten büyük bir teklif olmuştu benim için. Beni dünya çapında yukarıya taşıyabilecek bir markaydı. Fakat bu sene bu şekilde bir ticari faaliyetin içerisinde olduğum için sporcu kariyerime çok fazla ağırlık veremeyecektim. Hani bu sponsorumla yeterli koordinasyonu sağlayamam anlamına gelebilir. Seneye daha büyük çalışmak istiyorum yine aynı markayla bir değişme olmazsa önümüzdeki sezon el sıkışacağız. Ortada net birşey olmadığı için isim vermek istemedim ama Burn Energy Drink seneye ilk yamaçparaşütü sporcusuna yatırımını yapacak, her iki tarafta heyecanlıyız. Bu sebeplerden bu sene çok ciddi bir sponsorluk üzerime alamadım. Şu anda, burada, Kazdağları'nda üzerinde çalıştığım büyük projem için Kazdağ Göknar Otel sponsorum. 2015 Eylül'den bu yana birçok konuda yanımdaydılar. Bu güne kadar da 2 farklı giyim markasıyla ufak çaplı işler yaptım, reklam çekimlerinde bulundum.
PINAR: Burası (Yenice) nasıl başladı?
FURKAN: Israrcı bir genç kardeşimiz vesile oldu. Kendisi ısrarları sonucunda ilk öğrencim olma şansını elde etti, bana kendini güzel kanıtladı ama, yoksa bu sorumluluğu üzerime alamazdım. Bu işi öğrenmek için Fethiye’de yanıma geldi ve ona eğitim vermemi istedi. Ben de kabul ettim. Yaşı tutmuyordu. Yaş sınırı 16 çünkü bu bir havacılık sporu ve havacılık disiplinini önemsemen sorumluluklarını alabilmen gerekiyor. Sorumluluklarını üstlenerek ona eğitim verdim. A'dan Z'ye tam takım bir başlangıç pilotu halini aldıktan sonra onu memleketine, buraya Çanakkale'nin Yenice ilçesine uğurlayacak işlerime devam edecektim. Derken 2. bir ısrar sonucu yine kıramadım ve kendimi burada buldum. Amaç burayı görmek ve uçuşlarını devam ettireceği bir eğitim tepesi keşfetmekti. Sonra sırtını Kazdağları'na yaslamış Yenice'nin güzel yamaçları girdi kadrajıma, hafif hafif suratıma vuran termik rüzgarları kafamda bazı ampuller yaktı ve burada büyük işler yapmak için kolları sıvadım.
PINAR: Yaş sınırı var mı? Mesela felçli biri yapabiliyor mu bu sporu ?
FURKAN: Yaş sınırı 16. Bu sporu yapabilmen için minimum koşabiliyor ve kollarını kullanabiliyor olman lazım ama bu kitapta yazan… Bunun dışında dünyada tekerlekli sandalyesiyle bu işi yapanlar var. Araştırmadım ama tekerlekli sandalyeye oturmadan önce bu işi öğrenmiş, daha sonra da yapabileceğine inanmış olabilir. Türkiye’ de bunu bu şekilde yapan sporcu henüz yok. Engellerini ortadan kaldırabileceğine inanan insanlarımız zamanla çıkacaktır, ama inşallah hiçbir sporcumuz da bu duruma düşmez.
PINAR: Kaç kişi var bu sporu yapan ve bir federasyona bağlı mısınız?
FURKAN: 5000 kadar aktif sporcu var ülkemizde. Türk Hava Kurumu’ na bağlıyız. Henüz bir federasyonumuz yok. Dünyada havacılık üzerine ücretsiz eğitimler veren, çalışan, tek vakıf kuruluşu. Atatürk, 1925’ de Türk milletine armağan etti ve biz de bu değere sahip çıkmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Kurumun yayınladığı yönergelere bağlı kalarak hareket ediyoruz. Bunun dışında Gelişmekte olan sporlar federasyonu bu işle ilgileniyor. Federasyon konusunda da belli atılımlar var.
PINAR: Adrenalin konusuna gelelim. Ne oluyor uçarken anlat bize…
FURKAN: Bizim yaşadıklarımızı anlatmam gerçekten zor, onu daha sonra uzun uzun anlatayım. Ama tandem uçuşu yapacak yani bir pilotun kontrolünde (pilot ve yolcu) uçacak insanlar için özet geçmem gerekirse, Piste geldiğimizde arabadan piste atılan ilk adım, gözlerin pistin sonundaki dik yamaç ile karşı karşıya gelmesi, buradan mı atlayacağız düşüncesi, aşağıda bulunan diğer yaşam, pilotun yolcusunu kuşandırma anı, uçmadan önceki kalkış falan bunlar inanılmaz bir heyecan veriyor. Çok farklı bir heyecan bu. Bazıları koşu başladıktan sonra vazgeçebiliyor ama o anda geri dönüş yok. Kalktıktan sonra ayakların yerden kesilmesi zirve noktası, burada atlayış olmadığını anlıyorsun çünkü ayağın otomatik olarak yerden kesiliyor. Oturma pozisyonuna geçtikten sonra süzülme hissiyle gelen eşi benzeri bulunmayan bir huzur kaplıyor içini. Yaşam enerjin tavan yapıyor. Kuşların gözünden görmek... Sonra her şey böyle devam ediyor derken pilot akrobasi manevraları yapmaya başlıyor, kalp atışları yeniden hızlanıyor, huzur yerini tekrar heyecana veriyor ve hiçbir lunaparkta bulamayacağınız adrenalin o anda tüm vücudunuza yayılmaya başlıyor. Daha sonra iniş kısmı var o da ayrı bir heyecan ayrı bir bilinmezlik, ama ayak yere basınca aklına ilk gelen şey; bunu bu güne kadar neden yapmadım gibi düşünceler oluyor. Uçan herkes bilir ki bunu her insan bir şekilde tecrübe etmeli.
PINAR: Bu sporu neden yapalım, daha doğrusu yaparsak nelere yarıyor?
FURKAN: Öncelikle bu spor adrenalin ve huzur dolu. Tıp bu konuda ne diyor şimdi net bilgi vereceğimi iddia edemem ama ben yapmaya başladıktan sonra araştırma ihtiyacı duymadım çünkü bana açık net çok iyi geliyor.  Adrenalin, kalp atışını hızlandırıyor ve buna bağlı olarak kalp krizi riskinin de azaldığı söyleniyor. En önemlisi de, bu spor insana hayatı sarılmayı öğretiyor. Bu tür sporlar zihni boşaltmak ve yönlendirebilmek için de birebir.
Yamaç paraşütü, dünyada uçma hissini en yakın yaşayabileceğiniz şeydir. Bir spor dalından fazlasıdır. Kanatlarımız var, onları tamamen biz kontrol ediyoruz, kuşlar gibi bulutların altındaki sıcak hava akımlarını, yükselen termikleri kullanarak mesafeler kat edebiliyoruz, bir yerden bir yere gidebiliyoruz. Leyleklerin göç etme stratejisi gibi biz de bunu yapabiliyoruz. İnsanoğlunun dünyada yapmış olduğu en büyük buluşlardan biri.
PINAR: Maksimum uçuş süresi nedir peki? Bir şey imzalatıyor musun güvenlik için?
FURKAN: Bunu tabi ki hava şartları belirliyor. Dünya rekoru 11-12 saate yakın. Ticari bir uçuşta süre 40 dakika. Bir ücret karşılığında bir risk alıyorum ve bunu 40 dakika ile sınırlandırıyorum. Sorumluluk boyutunda imza alıyoruz.
PINAR: Yamaç paraşütü için en ideal yerler nereler?
FURKAN: Dünyada şu an bu iş için en ideal görülen nokta, her yıl uçuş rakamlarıyla birlikte, bu işte kendini ispatlayan Ölüdeniz-Babadağ'dır. Ölüdeniz bu spor için dünyanın en önde gelen yerlerinden biri. Hatta en iyisi. Babadağ'dan günde 1000 e yakın yamaç paraşütü havalanıyor. Dünyadaki en yüksek rakam bu. Fethiye’den sonra Brazilya’da Rio de Jenerio geliyor. Babadağ 1965 metreyle dünyada denize sıfır olan en yüksek dağ. Ülkemiz gerek kıyıya paralel, kıyıya dik dağları, üç tarafının denizlerle çevrili olması, bölgelerin farklı coğrafi şekiller ve iklimler taşıması bakımından inanılmaz zengin. Türkiye’de yamaç paraşütünün bütün disiplinleri dünya standartlarında yapılabiliyor. Dünya'nın en iyi yamaçparaşütü pilotunu yetiştirebilmemiz için ülke sınırlarının dışına çıkmamıza gerek yok. Yarışma deneyimi kazanmak için çıkmak dışında. Hatta halk bilmese de bizim bu alanda da milli takımımız var. Yamaç paraşütü milli takımımız geçtiğimiz Brazilya Dünya Yarı finalinde dünya üçüncülüğü derecesiyle eve döndü. Bunların süper finali de farklı bir ülkede olacak. Ve ben onlardan büyük dereceler bekliyorum. Bunun da temelinde kişisel başarının yanı sıra Türk insanının içinde yatan aşk var, Hezarfen Ahmet Çelebi'nin Dünya'ya aşıladığı havacılık, gökyüzü sevdası var.
PINAR: Türkiye’de yamaç paraşütünün hakkını verebiliyor muyuz?
FURKAN: Ferdi boyutlarda verebiliyor olabiliriz. Evet. Başarılı sporcularımız var. Sporcu gayret ederse hakkını verebiliyor ama tabi Ülke olarak henüz bu sporu tanımıyoruz. Sadece bizim için havada uçan bir paraşüt var ve nereye ineceği belli değil yani.
PINAR: Tanıtım için yaptığın bir şey var mı?
FURKAN: Profesyonel bir ajansla kıştan bu yana süren bir kısa film çalışmasına başladım. Bölgenin tanıtımı için çok güzel projelerimiz var. Önce teaser’lar, tanıtım filmleri ve sonra sosyal medya ve yerel basında...
PINAR: Bölgeyi öne çıkaran noktalar nedir?
FURKAN: Daha önce 20' yi aşkın ilde, 50' ye yakın pistten uçuş yaptım. Fakat burayı görme fırsatım olmamıştı. Burası konum olarak Marmara denizine kadar açık. Marmara denizine kadar ısınan bütün hava bu yamaçta patlayarak gördüğünüz gibi üzerimizde bulutlar oluşturuyor. Ve bu çanakta uçuş süresinin uzamasını sağlayan mükemmel kaldırıcıların oluşmasına olanak veriyor. Hakim kuzey rüzgarı çok istikrarlı, limitler bölgenin en ideal rakamlarına bu ovada indirgeniyor. Dolayısıyla başlangıç, orta ve ileri seviye uçuşların yapılabilmesine olanak sağlıyor. Aynı zamanda Kaz Dağları’nda yamaç paraşütü ile uçuş yapılabilecek tek nokta olma özelliğini taşıyor. Kaz dağları için yeni bir röportaj yapmak lazım ama özetle endemik bitki yapısıyla sadece sporcuları değil buraya gelen herkesi huzur içinde bırakıyor. Dünyanın en saf 2. oksijeni burada, bunu soluyor olmak bile bölgeyi anlamaya yetiyor. En önemli noktalardan birisi ise yılın ortalama 11 ayı boyunca uçuş verebilmesi. Teknik detaya indiğimizde çok değerli ayrıntılar mevcut.
PINAR:  İdeal uçuş dönemi nedir?
FURKAN: Buranın kendine has mikro meteorolojisi ve hava olayları sonucunda ova tabanı kendi oluşturduğu rüzgarıyla bize yılın 11 ayı kalkış imkanı sunuyor. Bu da Türkiye ortalamasının üzerinde bir uçuş fırsatı sunuyor. Dört mevsim sporcu ve uçuş müşterisi ağırlayabilecek potansiyelde bir bölge.
PINAR: Sana nasıl ulaşabilirler?
FURKAN: Bana, çok yakında hizmete girecek olan tüm sosyal medya hesaplarımızdan ulaşabilecekler. Ayrıca www.kazdaglariextreme.com ‘dan ulaşabilirler.
PINAR: Harika bir spor dalı, tüm bu güzel bilgiler için teşekkürler. Son olarak söylemek istediklerin var mı?
FURKAN: Çok keyifli bir röportajdı. Blog’ daki ilgi çekici başlıkların altına çok yakışacağını düşünüyorum. Bu sporun sporcu kadar da sizin gibi insanlara ihtiyacı var. Bu gibi yazılarla halk bire bir öğrenme fırsatı bulabiliyor. Çok teşekkür ediyorum.
Herkes hayatında bir kere uçma hissini yaşamalı fakat biz hep şunu söyleriz: “GEMİYE BİNMEK YÜZMEK DEĞİL İSE, UÇAĞA BİNMEK DE UÇMAK DEĞİLDİR”.
Bu cümlenin üzerine söylenecek çok şey olmasa da, derim ki bu hayat sadece bir kere. Bırak serbest kalsın ruhun ve uçursun seni henüz deneyimlemediğin tüm yeniliklere...
Sevgiyle,
PINAR TOK










İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
PROF.DR.SEVİL ATASOY

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
BETÜL MARDİN

W.SHAKESPEARE

Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin, şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

Bu Blogda Ara

Translate