ALİ BABA OUT, ZELİŞ İN

By | Çarşamba, Ekim 14, 2015

Yıllardır söyler dururuz; çiftliğinde beslemediği hayvan bulunmayan Ali Baba'nın çeşitli hayvan seslerinden oluşan şarkısını... Bilir misin aslında bunun orjinali "Old Macdonalds had a farm e-i-e-i-ooooo " diye başlayan bir ingilizce şarkıdır. Evet evet! tamamen çakma yani...

Gel ben seni tamamen orjinal olan, Türk gelenek ve göreneklerine sadık kalmış , evin gibi hissedeceğin o hayalini kurduğun çiftliğe götüreyim...  Nereye mi? 

Sen hiç Sapanca Gölü' ne kuş bakışı bakmayı denedin mi? Ya da şu şehir hayatından bıkıp huzur dolu bir dağ evim olsaydı dedin mi? Evet ise cevabın , Zeliş Çiftliği'ne hoşgeldin... Birazdan seni dünyanın en tatlı, en şefkatli, en çalışkan, en sportmen kadınıyla tanıştıracağım. Hemen öncesinde çiftlik hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.


BİR OTELE DEĞİL DOSTLARININ DAĞ EVİNE GELİYORSUN, HAZIRLIKLARINI ONA GÖRE YAP...

Çiftlikten içeri girdiğin anda her yanını huzur kaplıyor, havası, doğallığı, en önemlisi de, odana çıkmadan önce otelin girişinde ayakkabını çıkartıp terliğini giyiyor olman:) Bu gerçekten beni hem şaşırttı hem de iyi hissettirdi. Evimde gibi... 

Girişte harika bir kitaplık var ki orada elinde kahvenle saatlerce susabilirsin, eski bir soba, koltuklar ve oymalı mobilyalarla da 80' lere yolculuk yapabilirsin... Onlarca değişik meze ve tamamı doğal ürünlerden hazırlanan yemekleri ve kahvaltıları ile Zeliş Çiftliği oldukça misafirperver.
Tamamı duş ve tuvaletli odaları, keyifli ortak kullanım alanları ve şömine başı sohbetleri ile sana, bedensel ve zihinsel dinlenme garantisi veren Zeliş Çiftliği'ne gelirken tüm sıkıntılarını şehirde bırak ve şunlara odaklan ;)

Sabahları; Zeliş'in sana özel yaptığı peynirler ve reçeller, taş fırında pişen özel tava ekmeği, börekler, kekler ve poğaçalar ile kocaman bir açık büfe kahvaltısını ; a
kşamları ise; Sapanca gölüne 400mt yüksekten bakan şirin restoranında Zeliş'in enfes mezelerini tadacak bunu doğanın orkestrasıyla şenlendireceksin... Ayrıca kocaman bir arazide, ormanın içinde keşfe çıkabilecek ve İstanbul' a yakın bir yerde bu kadar yeşil bir ormanın varlığına inanamayacaksın... Göreceklerin seni de büyüleyecek. Muhteşem bir trekking alanı diyebilirim, tertemiz havası da cabası... 


ŞİMDİ BEN SUSAYIM DA ZELİŞ KONUŞŞUN :) - bu arada Zeliş anne 
o kadar anaç ki, sohbetimiz sırasında bile bana kendi elleriyle soyduğu organik cevizlerden yedirdi , çoook şımardım :)

PINAR: Zeliş anne (o kadar sıcak ki anne gibi) Zeliş çiftliği fikri nasıl başladı?

ZELİŞ: 99 depreminde burası bizim tatil evimizdi Pınarcım. O dönemlerde ben sosyal yardımlaşmada çalışıyordum, kaymakam beyi tanıyordum. Derken bir gün, yurt dışından gelen misafirleri konaklatacak yer yoktu. Oteller yıkılmış, binalar yıkılmıştı, misafirler İstanbul' a gideceklerdi. Ben de gitmelerine gerek olmadığını, bende konaklayabileceklerini söyledim. 1999 yılından 2004' e kadar böyleydi. Otel olarak değil, sosyal yardımlaşma olarak kullandık burayı.

2004 yılında Mutlu Tömbekeci ile başka bir arkadaşım geldi. Mutlu ozaman rumuzlu yazıyormuş, Mutlu Tömbekeci olduğunu bilmiyorum. Resimler çektiler, 2 gün kaldılar, etrafı gezdiler. 

Bir gün beni aradı ve yazısından bahsetti. Burayı fotoğraflarla beraber önerilen oteller kısmına koymuş Hürriyet'te. 

PINAR: Yani otel değilsiniz ve önerilen oteller arasına girdiniz:) Gerçekten devamını merak ediyorum bu hikayenin...

ZELİŞ: Evet Pınarcım aynen öyle oldu. Ben tabi ki hemen Hasan Bey'i aradım (kaymakam) ve dedim ki durum böyle böyle, hemen buna destek vereceklerini gayet güzel bir fikir olduğunu söyledi. O dönemlerde bir rahatsızlık geçirmiştim ve burası sadece benim dinlenme evimdi aslında. Yani hiç bir zaman bir otel fikri olmamıştı aklımda. Hatta işimi bile bırakıp gelmiştim buraya.

PINAR: Çok geçmiş olsun diyorum ve geçmişte ne iş yapıyordunuz diye de sormak istiyorum hazır konu buraya gelmişken...

ZELİŞ: O zamanlar bizim bir turizm şirketimiz vardı eşimle ve ayrıca Türkiye'de ilk simultene seslendirmeyi biz yapıyorduk. Nato toplantıları ve dış işleri toplantılarını senelerce biz yaptık. Rahmetli Turgut Özal öncülük yaptı, destek oldu, yönlendirdi. Kendisini ve eşini tanımam da tamamen bir arkadaşım vasıtasıyla düzenlenen bir yemekte olmuştu. 

Aynı zamanda ben polis teşkilatında beden eğitimi öğretmeniydim.

PINAR: Bunu anlamıştım Zeliş annecim, hem oturmanızdan hem yürüyüşünüzden... dimdik ve zinde... Spora gelince konu işte burada bir virgül daha koyuyorum neler yaptınız sporla alakalı?

ZELİŞ: 1967-1979 yılları arasında (800-1500-3000 metre, Balkan şampiyonası, 4000 metre kros) Milli atlettim ben. Etrafta gördüğünüz madalyalar benim. Türkiye şampiyonuyum ve inan sayısını bilmiyorum:) 

En son bu sene burada bir koşu madalyam var 5000 metrede. En yaşlı bendim. Birinci olan ise 25 yaşındaydı. Şuanda da günde 8-10 km koşuyor ve yürüyorum. Bahçede çalışıyorum, yazın yüzüyorum. Spor devam yani:)

PINAR: Buradan tüm üşengeç gençlere, ruhu genç olanlara sesleniyorum umarım bu cevap size bir ders olmuştur! Ben spor yapmıyor olsaydım utanırdım doğrusu:) Şimdi dönelim virgül koyduğum konulara...

ZELİŞ:  Otele geçiş sürecimiz şöyle devam etti ; Daha önce burası yani restoran kısmımız yoktu, mutfağımız, her şeyimiz diğer taraftaydı.Bir masa etrafında toplanılıyordu. Cümbür cemaat bir masada yeniyordu. En fazla 16 kişi alıyordum. Onun haricinde 1 kişi bile almıyordum. Ama o yıllarda gelmeye başlayan bürokratlar, halen daha Avrupa Birliğinden, Amerika' dan gelenler var, bir zincir gibi devam etti. Buraya bir kez gelen başkasını yolluyordu dolayısıyla sürekli bir konaklama talebi oluyordu. Konaklama misafirlerimin rahatsız olmaması için artık bu kısmı yapmak durumunda kaldım çünkü eski misafirlerim kahvaltıya ya da yemeğe gelmek istiyorlardı hep.


PINAR: Peki kapasite ne kadar? 

ZELİŞ: Suit odamızla birlikte toplam 9 odamız var. Ama gurup oldukları zaman  26 kişi kalabiliyor çünkü bazı odalarda çek yatlar var. Bazı odalara ek yatak konulabiliyor. Gurup olduklarında daha kolay, özellikle gençler olunca zaten sabaha kadar güneş doğana kadar oturuyorlar, girişte bile yatıyorlar:)

PINAR: Zaten giriş kısmı yaşayan bir salon, her şey tarih kokuyor.


ZELİŞ: Kesinlikle öyle Pınarcım, mesela o girişte gördüğün koltuklar 150 senelik. Oradaki tüm eşyaların anısı var. Gramofon ve soba çalışıyordu eskiden. Şimdi kullanamıyoruz çünkü orada oturan pek olmuyor burayı tercih ediyorlar.

PINAR: Benim tercihim de tam tersine o salon çünkü kocaman bir kitaplık var ve tarihle iç içe bir atmosfer...

ZELİŞ: Aslında kitaplarım daha çok, evimde sırf 100-150 kadar yemek kitabım var diğer bir çok kitabımın olduğu  gibi... Mesela ben tam bir Wilbur  Smith' ciyim. ( tanımayanlar için: 9 ocak 1933 doğumlu, Londra'da yaşayan ve romanlarının ana teması özellikle Afrika'da geçen , ana vatanındaki insanlar ve vahşi hayatın korunması için gönül elçiliği yapan bir roman yazarıdır)Onun ilk kitabından son kitabına kadar hepsini sıralı koymuştum kitaplığa fakat geçen gün bir baktım ki hiç biri yok...

 PINAR: Sanırım hit olmuş bir yazarın bir kitabını okuyan biri, kaptırınca serisiyle almış ki bu da hiç hoş değil bence çünkü kitap satın alınır, kimseye verilmez, kimseden de alınmaz...

ZELİŞ: Kesinlikle öyle. Demek ki birisi her gelişinde bir tane götürmüş :)) 

PINAR: Ha haaa:) buradan çağrı yapıyorum lütfen o kitaplar yerine konsun... Peki Zeliş annecim, yemekleri kim yapıyor?

ZELİŞ: Yemekleri ben yapıyorum, usta öğreticiyim. 
Mutfakta yardımcım kızım Özge dışında bir kişi daha var ama yine de hepsini mutlaka ben yapıyorum. Hafta sonları yoğun olduğumuzda 2 yardımcımız daha geliyor tabi ki.

PINAR: Belli bir menü var mı yoksa her gün değişik mi?

ZELİŞ: Tamamen o günkü ruhsal durumuma bağlı aslında:)

PINAR: :)) ah biz kadınlar diyorum... Kahvaltılıklar harika tıpkı mezeler gibi, özellikle de ciğer! Buraya sırf kahvaltıya ya da yemeğe de gelenler var sanırım bu yüzden.

ZELİŞ: Evet kahvaltılıklarda zeytini bile ben yapıyorum özel olarak. Reçeller gibi... Akşam yemeklerindeki mezeler ve özellikle ciğer çok beğeniliyor.

PINAR: Hepsini tadan biri olarak ellerinize sağlık diyorum Zeliş anne. Ciddi bir emek söz konusu. En güzeli de a'dan z'ye tüm içtenliğinizle burayı bir ev sıcaklığında işletiyor olmanız. Beni en etkileyen tarafı da bu.

Harika bir sohbetti,  iyi ki burası otel olmuş, iyi ki sizi tanımışım. Her şey için teşekkürler... 

ZELİŞ: Pınarcım ben de teşekkür ediyorum sana  bu keyifli sohbet için ve yine bekliyorum... 

Şehirden kaçmaksa niyetin, yol da uzun sürmesin yakın olsun biraz diyorsan tam da sana göre bir yer burası. 

Bir sonraki durak neresi bilemem ama her yolun sonunda başka bir değer beni bekler... 

Yürüdüğüm hiç bir yol boşa çıkmaz benim, mutlaka maden değerinde birikimler vardır ucunda, öğrendiklerim, öğrettiklerim ve öğreneceklerim.. 

Büyüyoruz ve büyüdükçe anlamadan özgürlüklerimizi kaybediyoruz. Zaman yarat kendine ya da olan zamanını iyi yönetmeyi öğren... 

Yeni duraklarda görüşmek üzere,

Sevgiyle,
PINAR TOK

Sabırsızlandığını biliyorum, Zeliş Çiftliği için yol haritası aşağıda. İyi yolculuklar ;) 

kroki.jpg












İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
PROF.DR.SEVİL ATASOY

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
BETÜL MARDİN

W.SHAKESPEARE

Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin, şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

Bu Blogda Ara

Translate