HALİKARNASSOS

By | Cumartesi, Ocak 16, 2016


"Booodrum Boooodrum" gibi klişe ve duyduğum zaman bende kaçma etkisi yaratan o şarkıdan ziyade "nereden başlasam nasıl anlatsam" demek yerine, tarihiyle başlamak istiyorum bir klasiğim olan Bodrum gezime ...

GÖRENİ KENDİSİNE AŞIK EDEN BODRUM' UN TARİHİ

Tarihin babası Heredot' un memleketi Bodrum, M.Ö. 386 yılında Persler‘ in egemenliğine girmiş. Halikarnassos en parlak devrini M.Ö. 353 yılında Karya bölgesinin başkenti olunca yaşamış. Dünyanın yedi harikasından biri olan Mausoleum bu dönemde Kral Mausolos‘ un anısına kız kardeşi ve aynı zamanda karısı olan Artemisia tarafından yaptırılmış... 

OSMANLI' YA GEÇİŞİ TAM BİR TENİS MAÇI...

Bodrum M.Ö. 192’de Romalıların eline geçmiş ancak bu dönemde önemli bir gelişme göstermemiş.M.S. 395 yılında Bizanslıların, M.S. XI. yüzyılda Türklerin eline geçmiş. I. Haçlı savaşlarında Bizanslıların, XIV. yüzyılda tekrar Türklerin eline geçmiş. 1415 yılında Rodos Şövalyelerinin eline geçmiş, 1522 yılında ise (Kanuni Sultan Süleyman döneminde) tekrar Osmanlı İmparatorluğuna katılmış.

Cumhuriyetin ilanından sonra adı Bodrum olarak değiştirilmiş...

BÜYÜK ŞEHİR İNSANLARININ UMUTLARINI DA YANLARINA ALARAK KAÇTIKLARI, DÜNYA ÜZERİNDEKİ CENNET' TE NELER YAPMALI?
Bodrum da gün geçtikçe kalabalıklaşan kaçış yerlerinden. Kiminle konuşsam ya Bodrum' a yerleştim diyor ya da yerleşme planı yapıyor. Bir yerin tadını kaçırmakta üzerimize yok, illa tenha kalan yerleri de insan seli yapalım, kalmasın nefes alacak alanımız. "Yerleşme işte, git gez gel neden yerleşiyorsun" diye sorma isteği uyandırsa da gördüklerim, ben nasılsa her daim  keşfedilmemiş yerlerin peşindeyim ;)
Bodrum' da nereler gezilir diye tek tek tanıtım yapmak istemiyorum, bir önceki yazımda tek bir Bodrum yazısına sıkıştırılmayacak bir değeri yani Zeki Müren'i zaten yazmıştım gez gör ziyaret et diye... Bu sefer, gezdiklerim arasında biraz daha kendi gözümden olanları aktarmak istiyorum sana. 

Kale zaten olmazsa olmazlardan, sualtı arkeoloji müzesi gerçekten ağzın açık gezeceğin bir yer. Ne yana baksan tarih yatıyor ve sen o tarihi 4 bir yanına alarak içinden yürüyorsun. Anlamaya çalışıyorsun bir yandan gezdiklerini okurken... Nasıl yaşamışlar diyorsun o şartlarda... Düşünsene, akıllı telefonu bırak akılsızı da yok, bilgisayarlar yok, televizyon yok. Herhalde ben çivileri kaya parçalarına çaka çaka yazardım yine yazılarımı... Kimlerle röportaj yapardım artık bilemem... Arkeoloji müzesinden kaleye tırmanırken, beni en etkileyen bölümlerden biri de Tunç Çağı Batıkları' ydı. Salon 3 bölümden oluşuyor. Giriş bölümünde, M.Ö. XII. yüzyıl Gelidonya Burnu Batığı ile, M.Ö. XVI. yüzyıl Şeytan Deresi Batığı eserleri sergileniyor. Bu bölümün sol tarafında, dünyanın ilk bilimsel sualtı kazısından çıkarılan eserler var. Bulunmuş en eski kitabı görmen lazım! Okuyamasan da ruhu yeter... Cam Salonu, Cam Batığı, Sikke ve Mücevherat Salonu, Karyalı Prenses Salonu, İngiliz Kulesi, İşkence ve Katliam Odaları ve Alman Kulesi'ni de görmen lazım. Ayrıca, 33,5 dönüm genişliğindeki bir arazi üzerine kurulmuş olan kalede açık mekânlarda da eser sergilenmekte...
Kaleden çıkarken harika bir hediyelik mağazası da var, hatta Hürrem olmak istersen kıyafetler, fotoğrafçı ve ambians da hazır seni bekliyor. Ben hayatımın en keyifli anlarını fotoğraflarda yaşatmayı sevdiğim için bol bol çekiyorum her gezimde. Sen de yap...

Kaleden çıktıktan sonra biraz dinleniyorum deniz kenarındaki kafelerde ve yazacaklarımı düşünüyorum. Heyecan yine dorukta bende. Farkediyorum ki rüzgar benim saçları darmadağın etmiş, haydi kuaföre derken kan mı çekiyor bilmem İzmir Makedonya karışımı bir ailenin becerikli mi becerikli güzel mi güzel bir ferdinin dükkanından içeriye giriyorum. Dükkana girerken tabelası ilgimi çekiyor "FATMA ŞUT" Fatma kısmı tamam da Şut' u anlamaya çalışıyorum ve resmini çekiyorum. İroni resme daha da bir net taşınıyor ve çektiğim resimde "ATMA ŞUT" kısmı çıkıyor :) sen düşün artık muhabbetimizi...

Fatma o kadar doğal ve içten ki yazıma taşımasam olmazdı, tek sebebim bu da değil ayrıca çünkü gerçekten muhteşem yetenekleri var saçta ve makyajda...Kendisi eğitimci bir babanın kızı ve yaklaşık 10 yıldır da ailesiyle birlikte yaşadığı Bodrum' da mesleğini mükemmel bir şekilde icra ediyor. Ünlülerle de çalışıyor ve son 1 yıldır da kendi salonunu işletiyor. 

Fan' ları çok Fatma' nın, bunu da becerisi yanında güler yüzü ve samimiyetine bağlıyorum. "Başarının sevgiden geçtiğine inanırım" diyen başarılı bir kadın var karşımda, hayran olmamak ne mümkün. Aynı zamanda bir anne ve 5 yaşında dünyalar tatlısı Çınar adında da bir oğlu var. (kendi ismime çok uygun, "oğlum olursa kaparım bu ismi " diyorum Fatma' ya ve gülüyoruz "ne güzel olur" diyerek)...

"BİR KADININ EN GÜZEL MAKYAJI İÇTEN VE KOCAMAN GÜLÜMSEMESİDİR, GÜLEN GÖZLER HEP GÜZELDİR" sloganının sahibi Fatma' yı gönülden tebrik ediyorum bir kez daha. Yolun Bodrum' a düşer de saçını yaptırmak istersen ya da makyajını mutlaka uğra derim. Yeri tam da merkezde, Yelken Kulübü'ne çok yakın... (fatmaercansut@gmail adresinden ya da 0530.544.16.10 numaralı telefondan ulaşabilirsin.)

GELELİM HEDİYELİKLERE BAKARKEN VURULDUĞUM KABAKLARA, EL EMEĞİ MOBİLYALARA  VE BUNLARIN MİMARI GİZLİ BİR YETENEĞE, SANATÇIYA...

Vural Baskın tarafından 2015 mart ayında Dereköy'de kurulan küçük ama muhteşem ayrıntılarla dolu bir atölyedeyim. Yerin adı MESKEN. Yüz yaşına yakın eski bir taş ev burası. Hemen tanımak istiyorum bu değerli insanı ve başlıyoruz sohbete.
Otelcilikten emekli olduktan sonra elinin boyaya, ağaca değmesiyle başlayan bir üretim süreci. "Aslında bir ruhumun olduğunu hissetmeme yardımcı oldu burası " diyor Vural Baskın ve ekliyor;

"Yapılan işin bir parçası da, Mesken' e yolu düşen insanların üretim sürecine ve malzemeye tanık olmalarından geçiyor. Beğenilen bir obje veya ağaç ihtiyaca göre şekillenebiliyor. Genel olarak atık ahşap malzemelerin yeniden işlenerek sehpa, kitaplık, dolap, masa olarak tekrar hayata geçirildiği bir yer burası"...

Hemen siparişi soruyorum tabi ki;
Sipariş süresi istenen modele göre değişkenlik gösteriyor. Ortalama 10 gün içerisinde tamamlanarak kargo veya nakliyeye hazır hale geliyor...
İnternet sitesi henüz yok o yüzden bendeki resimlerle idare ediver ama resimlerin ötesinde şeyler var git ve gör lütfen...Bu arada kredi kartı da kullanılmıyor ona göre;) Vural Baskın Emin Anter Bulvarı Torba' da. 0532.152.25.81 nolu telefondan da ulaşabilir bilgi alabilirsin...


ZEKİ MÜREN' LE BAŞLADIĞIM BODRUM ZİYARETİMİ, MUHTEŞEM LEZZETLERİN ADRESİ OLAN TERZİ MUSTAFA' NIN YERİNDE YİNE ZEKİ MÜREN' LE SONLANDIRIYORUM...

Bodrum' a gittiysen ve burada yemek yemediysen sayılmaz o gidişin....
Ünlüsü ünsüzü bir çok kişinin müptelası olduğu bu samimi aile işletmesini tamamen tesadüf eseri buluyorum. Başka bir restorana gitmeye çalışırken arkadaşımla yol bizi inatla buraya getiriyor. 2- 3 defa aynı yere gelince var bunun da bir hikmeti diyoruz ve iniyoruz arabadan. Daha arabadan iner inmez bizi Zeki Müren' in sesi karşılıyor muhteşem kokuların içerisinde... Duygulanmamak elde mi? 

İyi ki yolumuz karışmış da keşfetmişiz sizi dedirten bir sıcak karşılamadan sonra Mustafa Bey' le kısa ama derin bir sohbete başlıyoruz. Bu arada ne yiyeceğimi şaşırmış durumdayım, tattığım her şey çok lezzetli ve çok taze. 

Mustafa Bey her misafirine aynı mesafe ve samimiyetle ev sahipliği yapıyor. Öğreniyorum ki, çalışanların hepsi aileden. Biri gelini biri oğlu biri hanımı. Torunu da uykudan kaçmış dolanıyor ortada tüm sevimli halleriyle. Daha iyi anlıyorum girer girmez insanı saran o "samimi sıcaklığın" nedenini....

Zeki Müren' i yazdım deyince Mustafa Bey tüm içtenliğiyle "ah diyor Pınar Hanım, bende öyle özel bir plağı var ki, beklerseniz hemen hanımla arayalım da bulalım bir türlü hatırlayamıyorum nerede olduğunu..."  :) (Mustafa Bey bulamadı o plağı ama söz verdi bulursa yollayacak kopyasını) "Allahım" diyorum "ne kadar doğal, ne kadar içten insanlar var bu Bodrum' da..."

Harika bir yemek ve sohbet için;

Terzi Mustafa'nın yeri Atatürk Caddesi No:10 Gündoğan' da. Telefon numarası: 0252.387.70.89/ 0535.925.09.12 


Yemek demişken kahvaltıyı da söylemeden geçemeyeceğim...Bitez dondurması bir yana dursun sahildeki Limon' da kahvaltı keyfinden kendini lütfen mahrum bırakma!
Ben yazımın büyük bir kısmını deniz kenarında neredeyse içinde diyebileceğim kadar kenarında yazdım çayımla, kahvemle, bol oksijenimle ve harika bir güneşle...

Yeni yerleri keşfetmeyi sevdiğim kadar eski yerlerdeki yeni insanları ve mekanları da keşfetmeyi çok seviyorum. Bu gezimde de bir çok değerle tanıştım sayısını hatırlayamayacağım kadar sık gittiğim bir yerde olsam da...

Her zaman söylediğim gibi, seyahat seni kendine geri getirir... Hem ne demiş Paulo Coelho; "tekne limanda güvenlidir ama teknenin amacı bu değildir."


Bol seyahatli günler dileğiyle,

Sevgiyle, sağlıkla
PINAR TOK












































































































W.SHAKESPEARE

Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin, şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.

Gülümse...

Gülümse...
Dünya tüm yanılsamaların merkezine koyar seni, büyü diye...

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
PROF.DR.SEVİL ATASOY

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
BETÜL MARDİN

Bu Blogda Ara

Translate