HİSS-İ KABLE' L VUKU

By | Pazar, Haziran 19, 2016

Şimdi seni harika biriyle tanıştıracağım. Özellikle son zamanlarda hepimizin ihtiyacı olan gerçek bir sevgi ve şifa elçisi. 


Hepimizin içindeki boşlukları dolduracak, belki bizim bile farkında olmadığımız yaralarımızı şifalandıracak bir enerjiye ve tekniğe hakim. Sesiyle şifalandırırken içinde sakladığın, hissedip kimselere söyleyemediğin, anlatmaya değer birini bulamadığın ve bastırdığın tüm sorulara cevap veriyor, cevap bulmanı sağlıyor. 

Ben henüz konuşurken dahi o güzel enerjisinin etkisine girdim. Şifalandırmasına izin verdim. Umarım birazdan okuyacakların da sana şifa olur...

Bu özel söyleşimize geçmeden önce Gonca Gürses Van Herpen kimdir tanıyalım;

Hamiyet Yüceses’in ilk şan hocası olan ve aynı zamanda İstanbul Radyo Evi’nde Münir Nurettin Selçuk’la aynı dönemde Türk musikisi icra etmiş, soyadı kanunu çıktığında, şan hocası tarafından ‘Gürses’ soyadı verilen, Hafız Burhan Gürses’in torunu, Soprano, Türkiye'nin ilk sesle şifa terapisti Gonca Gürses van Herpen;


Münih Almanya' da doğmuş. Müziğe ilgisi ilkokul yıllarında koroya katılmasıyla başlamış, Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği' ni bitirdikten sonra Mimar Sinan Üniversitesi Sahne Sanatları Opera Bölümünde ikinci lisans eğitimini tamamlamış. 

2003 yılından itibaren ezoterik bilgiler ve çeşitli şifa teknikleri üzerine çalışmalar yapmakta. Sanatçı, Hollandalı aşçı, fotoğrafçı, belgesel programcısı Wilco Van Herpen ile evli ve bir kız çocuğu annesi.


PINAR: Sahnede seni birkaç kez izledim ve gerçekten büyülüyor sesin. Alıp götürüyorsun herkesi. Sesinde gerçekten bir şifa var sanırım:) Dünya Sesle Şifa Enstitüsüne kayıtlı ilk Türk Sesle Şifa Terapisti olduğunu biliyorum. Tam da bu noktada sormak istiyorum. Sesle şifa terapisi nedir?

GONCA: Gündelik hayatımızdaki birçok şey, stres, yediklerimiz, düşünce şeklimiz ve kalıplarımız, doğadan kopuk yaşamamız, zamanla titreşimimizin bozulmasına, dolayısıyla da hastalıkların meydana gelmesine sebep olur. Sesle terapi işte bu orjinal titreşimi kaybetmiş vücudumuzu yeniden akord edip, fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal alanlarımızı şifalandırarak sağlığına kavuşturmayı sağlar. Uzun süre çalınan bir piyanonun akordunun bozulduğu ve bir akordör tarafından akord edildiği gibi....

PINAR: Nasıl yapıyorsun ve nasıl bir etkisi var bu şifalandırma çalışmasının ?


GONCA: Ben iki tür seans yapıyorum. Bir bireysel seanslar yapıyorum ki seninle şu an daha çok bunun üzerine konuşuyoruz. Bir de,  gurup çalışması yapıyorum. Bu çalışmada bu sistemi kişi kendi sesini kullanarak nasıl yapacağını öğrenip kendisi yapabiliyor.
Beni arayıp seansa gelmek isteyen kişi zaten bir şeyleri değiştirmek, bir şeyleri yapılandırmak için farkında olarak geliyor. Randevuyu verirken diyorum ki, o zamana kadar lütfen gün içinde kendinize dönüp bir bakın. Ben neleri hayatımda değiştirmek istiyorum, neleri yapılandırmak istiyorum, neleri bırakmak istiyorum, neleri iyileştirmek istiyorum. Küçük küçük notlar alın kendinize. Gece yatarken de hatta bilemediğimiz bir şeyler varsa bunları sorup uykuya öyle yatın, bunların cevabı rüya olarak gelir veya sabah gözünüzü ilk açtığınızda içinize bir his olarak gelir. 

Şimdiye kadar bana seansa gelen bütün herkes, neyi iyileştirmesi gerektiğinin çok çok farkında olarak geliyor. Bazen de kişi seans sırasında hiç farkında olmadığı bir şeyi hissediyor ve ben aslında bunun için gelmemiştim diyor. Zaten biz kişi geldiği zaman seanstan önce oturup biraz konuşuyoruz ne için buradasın diye. O noktada da çözülmeye başlıyor ve sonrasında seansa geçiyoruz ve ben seansta kendi sesimi kişinin alanına projekte ediyorum. Onun bütün enerji alanlarını, çakralarını yani enerji giriş alanlarını tarıyorum. Bu alanlardaki dengesizliği dengelemek ve aynı zamanda kişinin aurasındaki kirli enerjilerini boşaltmak ve temizlemek üzerine çalışıyoruz.


Bu eğitimi Amerika' da aldığımda hocam Jonathan Goldman bunu bir formül gibi tahtaya yazmıştı, şifa şöyle çalışır; önce niyet ( neyi iyileştirmeye çalışıyoruz), sonrasında da ona projekte edilmiş yönlendirilmiş frekans. Yani şifa böyle gerçekleşir: Niyet+Frekans= Şifa 

( bu noktada ben ağlamaya başlıyorum, sanırım inanılmaz temiz bir enerjinin etkisindeyim... Beni ağlarken görünce kalbiyle gülümsüyor sevgili Gonca ve ekliyor dolan gözleriyle, ben hiçbir şey yapmıyorum , özel biri değilim sadece bir aracıyım. Hepimiz şifacıyız ama biz yeteneklerimizi unuttuk ben sadece bunları hatırlatmak için o an, o saat, o dakikada o kişiyle buluşuyorum ve biz bir şey paylaşıyoruz. Ben hep şunu söylüyorum, bu tasavvufda da vardır mevlevilerin bir avucu gökte açık, öbür avucu yerde Yaradan' dan alıp insanlık, mahlukat, bitkiler neyse onlarla paylaşıyor. Ben sadece bir ara kabloyum diyorum. Elimi açıyorum ve öbür elimi de buraya bırakıyorum. Bu herkes için geçerli, herkes bunu yapabilecek durumda aslinda. )

"İNSAN SESİ DÜNYADAKİ EN KUVVETLİ ŞİFA ENTRÜMANIDIR!"

Sesin beyin dalgalarımızın titreşimini, nabız ve solunum hızımızı etkilediği ve değiştirdiği son zamanlarda bilimsel olarak ispatlanmıştır. Bu dalga değişimi de bilincinizde değişiklikler yaratır.

Örnek vermek gerekirse; günümüz modern biliminin kullandığı bir teknik buna uygun olur. Vücudunda böbrek taşı olan hastalara verilen tedavi yöntemi ESWL ( extracorporeal shock wave lithotripsy) vücut dışından ses dalgaları göndererek böbrek taşına ulaşır ve onu kırarak küçük parçalara ayırır. Biz de vücudumuzun ihtiyacı olan frekansı, sesimizi kullanarak yaratıyoruz. 

PINAR: Şifalandırma sırasında kullandığın bazı materyaller var. Bunlardan bahseder misin?

GONCA: Bunu anlatmak biraz güç oluyor ama şöyle; ben dedim ya ara kabloyum diye. Kişi, geldiğinde kişinin ve bütünün en yüksek hayrına bir niyet koyuyorum, kişinin iznini istiyorum. Ben ne yaparsam yapayım, kişi geldi sözel olarak şifalanmayı istiyor ama bilinç altında şifayı istemiyorsa burada zorlanabiliriz.


Kanallık talep ettiğimde, kişinin ihtiyacı olan frekans ne ise, o zaman o frekansı yaratmak üzere ben çalışıyorum. Kişiye ben şimdi şu aleti kullanayım, şu sesi çıkarayım gibi hiçbir şey planlı değil... Akışta kişinin ihtiyacı olan neyse bunu, hissi kablel vuku denen şey ile yani ön sezim ile yapıyorum.


Benim tabi ki ses aralığımın belli bir sınırı var frekansları kullanırken. Eğer kişinin benim çıkardığım ürettiğim frekanslardan daha pes ve daha tiz tonlara ihtiyacı varsa ( benim kapasitemin dışımda olan frekanslar) o zaman kullandığım materyaller var. 


Daha pes tonları çıkarmak için kullandığım, işte Uzakdoğu  singing bowl (şarkı söyleyen kaseler) denen kaseleri kullanıyorum. Ting shaw birbirine bağlı iki küçük zille ise beyin dalgalarının alfa dalga boyutuna geçmesine yardımcı kullanıyorum. Transa geçme, derinleşme ve topraklanmaya yardımcı olan Şaman davulum var. Kişinin enerji alanını süpürüp temizlemek için Kızıldereli çıngırağı kullanıyorum. Bir de Amerika' da çalışırken hocamın dizayn ettiği tuning fork ( akord çatalları) nı kullanıyorum. Bu da beynin sağ ve sol lobları ile sinir sistemini yeniden dengeleme ve DNA kodlarını düzenlemeye yardımcı oluyor. 

Bunların hepsi bir tür, kişinin sağlıklı beslenmemesi , doğadan kopuk olması, stres, yaşadığı travmalarla kaybetmiş olduğu öz titreşimi tekrar ona kazandırmak için yapılan bir çalışma. 


PINAR: Kişi bunlara kapalı bir tepki veriyor mu?

KİŞİNİN BEDENİNİ TEKRAR AKORD EDİYORUZ... 

GONCA: Kişinin normalde betada olan beyin dalgaları bu çalışmalarla yavaş yavaş alfa moduna iniyor yani beyin dalgaları daha da yavaşlıyor. Kişinin bilinci tamamen açıktır ama parmağını bile kıpırdatamayacak bir gevşeme halindedir. Şifanın gerçekleştiği an budur.Şifanın en muhteşem gerçekleştiği an budur.
                                               
Şöyle tepki verebiliyorlar bazen; ben kişinin üzerinde çalışırken bazen hissedebiliyorum, görüyorum. Kişinin benimle paylaşmadığı bir şeyi hissettiğim oluyor ve benim hissettiğim bir şey oluyor ve ben onu o anda gördüğümde soruyorum ne hissediyorsun diye, bazıları o an ben onu tık diye sorduğumda söylüyor ya da söylemiyor. Hala onu benimle paylaşmaya çekiniyor çok çok özel bir şey olabiliyor. Bazen hiçbir şekilde benimle bunu paylaşmıyor bırakmaya hazır hissetmiyor ve gidiyor ya da hazır olduğunda tekrar geliyor. Zaten üzerine gitmeden, hazır olmasını bekliyorum ve dolaylı yollardan ona söyletmeyi tercih ediyorum. Bir şeyleri hissettiğimi küçük küçük noktalarla direk ona söylemeden bırakıp kendisinin o noktaya geldiğinde hazırsa söylemesini bekliyorum. Keza kişi de hazır hissettiğinde, ben bunu kimseye söylemedim ama evet diyerek benimle paylaşıyor.

O kadar muhteşem bir mekanizma ki bedenimiz, hastalıklar önce bizim enerji alanımızda, düşünce düşünce şeklimiz, duygu ve düşünce kalıplarımız, travmalarımızla başlıyor. Hastalıkların en son aşaması fizik bedende ortaya çıkışıdır. Evet her zaman gideceğiz, doktorumuzdan ilaçlarımız alacağız vs. ama hastalıkların temelindeki sorunu, duygu ve düşünce kalıplarımızı değiştirmedikçe, meseleyi çözmedikçe, biz bunu kapıdan gönderiyoruz, o yine bacadan yani başka bir hastalık olarak veya hastalığın tekrarı olarak bize geri dönüyor, tıpkı bilgisayarımıza attığımız format gibi düşünce ve duygu kalıplarımızı kırıp, format atmadıkça sağlıklı bir sonuç alamıyoruz. Eski versiyonlarımızın yerine yeni olumlamaları yeni güncellemeleri koymak gerekiyor.
PINAR: Ortalama kaç seansta şifalanabiliriz?

GONCA: Her şey kişinin şifayı ne kadar kabul ettiği ve iyileşmeye ne kadar izin verdiği ile ilişkili. Tek bir seans da gelirsin ve bir daha hiç ihtiyacın olmaz veya birkaç seans gelirsin ya da o kadar seversin ki ben bir daha gideyim şimdi de şu meselem var onu da bir yatırayım mercek altına deyip orada olursun ya da sadece kendini rahatlatmak için orada olmak istersin ama bütün bu örneklerde kişinin izni çok önemli...

PINAR: Bunu isteyen herkes yaptırabilir mi? 

GONCA: Evet, 7' den 70'e herkes yaptırabilir. Hatta bitkisel hayatta konuşamayan, komada olan birisi için de yaptırılabilir fakat şifa ve iyileştirme seansları kişinin rızasıyla olduğu için ve bu konumdaki kişilerin  kendilerinin vereceği bir izin durumu olmadığından dolayı bu süreçte biz, kişinin ailesi ve yakınlarından izin alıyoruz.

Bir de bana ne tür rahatsızlıkları şifalandırdığım çok soruluyor. Her türlü konuda çalışıyoruz. İster fiziksel rahatsızlık olsun ister psikolojik olsun farketmiyor. Kişinin kendisini stresli hissediyor olması da yeterli bir sebep. Kişi sadece kendi için bir şey yapmak için bile gelmek isteyebiliyor bu seanslara. Seans sonrasında tavsiyem ise, kesinlikle dinlenebilecekleri bir ortamda bu şifalanmanın tadını çıkarabilmeleri. Yani, seans sonrası hareketli ve sosyal alanlarda bulunmak yerine, kendileriyle başbaşa kalmaları....
PINAR: "Dünyamıza Sesle Şifa Günü” çalışmasını ne zaman ve nerede gerçekleştiriyorsun? Gerçekten bunu çok merak ediyorum, dünya şifalanabilir mi sence halen ümit var mı :) ?


GONCA: Bu çalışmayı benim Amerika' da eğitim aldığım hocam yapıyor. Her 14 Şubat sevgililer gününde ki çok anlamlı bence. Aslında bu gün sadece 2 cinsin birbirine olan aşkı sevgisi değil, burada her türlü sevginin tezahuru ve paylaşımıyla ilgili bir gün ki herkese yılın 365 günü 24 saati bu tezahürde bu odakta olmasını diliyorum... 

Ben de bunu İstanbul' da hocamın öğrencisi olarak her 14 Şubat' ta bir yer belirleyerek gerçekleştiriyorum. Bazen beni davet ediyorlar bazen de ben organize ediyorum. Bunu www.goncagurses.com 'dan takip edebilirler. 

Dünya tabi ki şifalanabilir ve şifalanıyor da. O ümit de bizlerin kalbinde yatıyor. Eğer biz ümit ediyorsak ve imajine ediyorsak yani hayal edebiliyorsak ozaman her şey mümkün olur. Hepimiz birer şifacıyız. Sadece günün 5 dakikasını derin nefesler alarak, kalbimizde sevgi hissine odaklanırsak, bu hissi yakalamak için bize sevgiyi ne hissettiriyorsa, çocuğumuzu kucaklamak mı, güzel bir çiçeği koklamak mı ne ise o duyguya gidip, kalbimizde o sevgi anını hissedip, çoğaltmak ve tüm bedenimize yaymak çok önemli ( derken araya giriyorum bir ağacı kucaklamak gibi diye, çünkü röportaj arasında biz bunu da yaptık :) şiddetle tavsiye ediyorum )...

Bir ağacı kucaklarken, doğayı kucakladığımı hissediyorum diyor ve ekliyor Sevgili Gonca; dünya ile iletişimde ve uyumlu olmak, onu iyileştirmek çok önemli inşallah onlara daha fazla travma yaşatmayız. 

PINAR: Bizlerin yarattığı travmaların sonuçlarını yaşıyor dünya sanırım...

GONCA: Ne yazık ki... Doğa ve koşulsuz sevgiyi hissettiğimiz her neresi ise oralarda bulunmak, 5 dakika derin nefes alıp vermek ve sevgiyi önce kendinizde hissedip bedeninize ve sonra da dünyaya yaydığınızı görün. Kalbinizden sevginin, dünyanın her yerine, her köşesine yayıldığını görmek, gözünüzde canlandırmak çok yararlı. Ben hergün 5 dakika bunu yapmaya çalışıyorum. Dünyanın iyileşmiş halini hayal ediyorum. Benim hayalimdeki dünyada hiçbir ülkenin sınırı yok, hiçbir din, dil, ırk yok, herkes kardeş, tamamen yeşil doğa içind, tertemiz su kaynaklarıyla her şeyin herkese yettiği, hiçbir sıkıntının, hastalığın , yaşlanmanın, ölümün olmadığı bir yer. 

PINAR: Harikasın, bir nevi cenneti hayal ediyorsun aslında :)

GONCA: Evet aynen öyle. Bunu enerjimizle, hayallerimizle ne kadar çok beslersek dünyayı o kadar iyileştireceğiz.
PINAR: Konserlere çıkmadan önce kendin için yaptığın bir şifa yöntemi var mı? 

GONCA: Elbette yapıyorum. Çok stresli bir tipim. Bütün bu çalışmalara da o sebeple başladım. Konserlerimde de çok geriliyor ve heyecan yapıyordum. Ben kendimi nasıl rahatlatabilirim diye 2003 yılında öncelikle kendimi iyileştirmek ve şifalandırmak için başladım :) . Ben yapıyorum, her şeyi hallettim diye bir şey yok, halen bu yolda öğreniyorum. Her bana şifaya gelen kişiyle ben de bir şeyimi şifalandırdığımı biliyorum. Kişiler çalışma bittiğinde bana teşekkür ederlerken ben de onlara teşekkür ediyorum çünkü onlarla her seferinde ben de bir meselemi buluyorum, görüyorum, kabul ediyorum, artık ihtiyacım olmadığını belirterek salıveriyorum ve iyileştiriyorum.


Birincil yaptığım şey nefes almak. Nefes almak, aslında hepimizin annemizin karnından doğarken bildiğimiz fakat gün içinde almayı unuttuğumuz,diyafram nefesini almak çok önemli. Bakın beşikte ağlayan bir bebeğe mesela, günlerce nasıl yüksek bir tonla ağlar ve buna rağmen sesine hiçbir şey olmaz. Diyafram nefesi bu yüzden çok çok önemli. Özümüzde doğamızda olan şey zaten. Burnumdan nefes alıp ağzımdan veriyorum. Bunu yaparken, omuzlar ve göğüs yukarıya kalkmayacak, karın şişecek. Bunu en güzel gözlemlemleyebileceğimiz an, yatakta yatarken nefes alışınızı izleyin. Kimsenin göğsü ve omuzları kalkmıyor yataktayken, bu doğru nefestir işte (şan dersleri verirken de, şifa çalışmalarımda da öğrencilerime bunu öğretiyorum)...

PINAR: Repertuarını neye göre hazırlıyorsun ve en sevdiğin her konserinde söylediğin özel bir şarkın var mı?

Repertuarımı, konseri vereceğim izleyici kitlesine göre hazırlıyorum. Onların yaş gurubuna ve ilgi alanlarına göre. Çocuklardan oluşan bir gurupsa onların seveceği parçaları seçiyorum. Dikkat ettiğim şöyle bir şey var ki, söylemeyi sevdiğim parçaları seçiyorum zaten konser programıma koyduğum bütün parçalar benim kalbime koyduğum parçalar. Şifa çalışmalarına da böyle başladım aslında. Verdiğim her konser sonrasında kulise gelen izleyiciler bana, " sizi ne zaman dinlesek tüylerimiz diken diken oluyor, ağlıyoruz, içimiz titriyor, kalbimiz titriyor " diyorlardı hatta konserlerimde herkesin ağladığını farkedip acaba acıklı parçaları mı çok seçiyorum derdim. Ama zaman içinde anladım ki bu, kişinin niyeti ve frekansı ile ilgili.

Her insanın yarattığı ve bu yolla yaşam enerjisini dönüştürdüğü, kendisini ifade ettiği bir yol var. Şarkı söylemek ve şifalandırma çalışmaları yapmak da benim kendimi ifade ettiğim alanlarım. Severek ve sevgiyle yapıyorum.

Genelde konser bitip de tekrar sahneye çağrılıp şarkı söylemem istendiğinde, mutlaka ve mutlaka okumayı sevdiğim özel şarkılar var. Birisi Oz Büyücüsü müzikalinden "Somewhere Over The Rainbow" ki hikayesini çok severim, büyük bir felsefesi var tıpkı Simyacı' daki gibi. Bir de Gershwin'den "Summer Time"


PINAR: Müziğin beyin üzerinde çok büyük bir etkisi olduğunu biliyoruz. Müziğin eğitimle harmanlanması konusundaki fikirlerin?

GONCA: Müzik, dünyadaki tek evrensel dil. Hiçbir dil, din, ırk, kültür ve yaşı ayrıştırmadan hepimizi bir araya getiren ve bütünleyen muhteşem bir araç. Amerika' daki sesle şifa eğitiminde hocamın söylediği gibi; 1988' de New York Times, sesi, moleküler yapıyı oluşturan , parçalayan veya yeniden düzenleyen yepyeni bir araç olarak tanımladı. Evrende her şey titreşmekte. Vücudumuzun ve organlarımızın hepsinin ayrı ayrı frekansları var ve bunlar bir araya gelerek uyumlu bir orkestrayı oluşturuyor. 1990' ların başında, Tainio Teknoloji'den Bruce Tainio, insan bedeninin belirli bölümlerindeki frekans seviyelerini ölçen bir frekans monitörü geliştirmeyi başardı. Sağlıklı bir insan bedeninin frekans oranı 62-78 MHz olarak ölçtü; insan bedeninin 60 MHz civarında grip ve nezleye duyarlı hale geldiğini buldu. 

Teorik olarak , bedenimizin frekans oranını 60 MHz'nin üzerinde tutabilirsek, hemen hemen hiç hasta olmayız. 

Müzik aletlerini çalmayı, çocuklara küçük yaşlardan itibaren öğretmemizin, onların gelişiminde çok büyük etkileri var. Mesela piyano çalmak, beynin sağ ve sol lobunu aynı anda kullanma ve koordinasyonunu sağlıyor. Bilimsel olarak kanıtlanmış çalışmalarda anlattığım gibi, müzik oldukça önemli. 

Müzik bizi iyileştirdiği gibi hasta da edebilir, frekansların, kendimizi mağruz bıraktığımız seslerin neler olduğuna da dikkat etmeli ve seçici olmalıyız. Müziğin eğitimle harmanlanması bu noktada çok önemli. Mesela kekeme çocuklar bile şarkı söylerken kekelemezler. 

PINAR: Hayat felsefen ? Problemlerle başa çıkma yöntemlerin ve önerilerin?

GONCA: Daima sevgi odaklı yaşamak diyorum. Şefkat, hoşgörü, bağışlama ve yine sevgi sevgi sevgi. Sevginin olduğu yerde, hiçbir kötülük ve olumsuzluk barınmaz. Sevginin olduğu yerde empati var, anlayış var zaten. Hepimiz ermiş miyiz? Hayır tabi ki... Bazen trafiğin içinde kalıyoruz, kafayı yiyoruz, bir yığın bizi çileden çıkaran şey oluyor. Kendinize en cimri olduğumuz konu da sevgidir genelde. O yüzden biz sevgiyi en önce kendimize göstereceğiz. Biz insanız, kendimizi kaybettiğimiz anlarda da mümkün olduğunca çabuk o andan uyanıp, farkına varıp kendimizi kınamadan, yargılamadan, kendimizi bağışlamamız lazım. Anda olmalıyız. Refleks olan duygu ve davranışları değiştirmek zordur, çünkü düşünmeden otomatik olarak yaparız; o zaman refleks olarak yaptığım bir hareketin, uyanık olup, farkına varıp, düzeltmek işini, tıpkı jimnastiğe giden bir çocuğun bir hareketi en az belli bir sayıda tekrarlayınca artık refleks şeklinde yapacak olması gibi çok kereler tekrarlamalıyım ki, bu yeni sistem benim fizijsel, duygusal, zihinsel tüm alanlarıma yerleşsin.

Stresle başa çıkma yöntemlerimden biri tabi ki daha önce de bahsettiğim gibi nefes. Güne doğru nefes çalışmasıyla başlamak çok önemli. Burnumuzdan derin nefes alıp, (kişinin inancı ne ise o sistemde, Allah, doğa, vs.) Yaradan' ın nurunu, bembeyaz bir ışık olarak bedenine o nefesle aldığını, o nefesle (ışıkla) yıkandığını, bütün ağırlıkların, olumsuzlukların bembeyaz bir ışıkla yıkanıp, nefesini ağızdan verirken de, alanından çıkıp gittiğini ve ışığa dönüştüğünü görmesi çok yararlı bir çalışma.

Mümkünse ayakkabılarını çıkartıp çimlere toprağa basmak ve bir ağaca sarılmak, bunu ortalıkta yapamıyorsan insanlar bana deli der mi diye :) en azından bir ağaca sırtını yaslamak, biraz o şekilde durarak tüm negatif yüklerin, olumsuzlukların alanımızdan ağaç aracılığıyla aktığını ve dünyanın dönüştürdüğünü gözünde canlandır (buna topraklanma diyoruz). Banyo yapmak da aynı etki (suyun sizi ışıkla yıkadığını hayal edin. Su ve toprakla ışık (nur, chi, vs. ) banyosu: Su ve toprakla (teyemmüm) abdesti. Topraklanma, elektiriği boşaltma, sıfırlama.

PINAR: Ya projelerin?

GONCA: Konserler vermek, sesle şifa seminerlerini çoğaltmak, mümkün olduğunca daha çok insanı bununla tanıştırıp faydalanmalarını sağlamak ve ayrica ulaşamadıklarıma da, şifa ve meditasyon cd’ si çıkarıp, onunla ulaşmayı istiyorum.

PINAR: Sesle şifalanma seansaları için sana nasıl ulaşabilirler ? 

GONCA: Bana www.goncagurses.com , goncagurses@yahoo.com ' dan ulaşabilirler.

PINAR: Son olarak senin söylemek istediklerin ve okurlarıma vermek istediğin tavsiyeler nelerdir?


GONCA: Nefes alın. Geçmiş, gelecek korku ve endişelerinizden sıyrılıp anda olun.

Yargılamak, hüküm vermek ve sonuca bağlamaktan kaçının. Her gün topraklanın.
SEVGİ’de merkezlenin. Ayaklarınız toprakta dünya ile uyum içinde, An’da her şeyi SEVGİ odaklı yapın.

PINAR: Hepimiz adına tekrar teşekkür ediyorum sevgili Gonca' ya, verdiği tüm yararlı ve güzel bilgilerle, ruhumuzu şifalandırdığı için..

Son söz Mevlana' dan gelsin.... 

 "GÜZEL GÜNLER SANA GELMEZ, SEN ONLARA YÜRÜYECEKSİN. NE ARIYORSAN KENDİNDE ARA. GÖNLÜ IŞIK YAKMAYI, AYDINLANMAYI ÖĞRENEN KİŞİYİ, GÜNEŞ BİLE YAKAMAZ. GÜNDÜZ GİBİ IŞIYIP DURMAYI İSTİYORSAN, GECEYE BENZEYEN BENLİĞİNİ YAKIVER"

Sevgi ve ışıkla,
PINAR TOK



İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
PROF.DR.SEVİL ATASOY

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
BETÜL MARDİN

W.SHAKESPEARE

Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin, şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

Bu Blogda Ara

Translate