The Latest

AKUPUNKTUR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
AKUPUNKTUR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

 



Değerli dostum, hepimizin en sevdiği doktorlardan biri olan sevgili Murat Topoğlu ile geçenlerde instagram hesabım olan pinarla_hayatin_renkleri üzerinden gerçekleştirdiğimiz keyifli ve sağlık dolu canlı söyleşimizi kaçıranlar için yazıya döktüm. Sizlerden gelen yoğun soruların özetini kendisine sorarak, cevapları sizlerle buluşturdum. Hepinize keyifli ve sağlıklı günler dileğiyle...

Kendisi gibi ekibinin de güler yüzlü ve pozitif enerjili oluşuyla birleşen enerjim söyleşimize harika bir renk kattı. Misafirperverlikleri için sonsuz teşekkürler diyerek bana yolladığınız soruların ilkini yöneltiyorum;

Sevgili Murat spor yapmadan sadece diyetle zayıflanır mı?

Spor yapmadan zayıflanır evet, mesela benim 50-60 yaş üzeri birçok hastam var. Hepsinin kalp rahatsızlıkları, aynı zamanda diz kapaklarında kireçlenme, bellerinde fıtıkları var. Onlar gerçekten de spor yapmaya uygun insanlar değiller. 

Belli bir kalori kısıtlamasıyla hepsi güzelce kilo verdi. Tabi ki üzerine spor yapıyor olsalardı daha hızlı ve seri kilo verirlerdi ama herkesin bir yaradılışı var, bir sosyal hayatı var. Buna göre değişiyor durumlar. Ayrıca spor sevmeyen birine "sen asla kilo veremezsin" diye bir şey asla söyleyemeyiz. Üşengeçlikse mesele, o ayrı tabii (gülüyoruz)

Su içsem yarıyor diyenler çok fazla hocam, bununla ilgili yorumlarınızı alalım mı?

Baklava üzerine su içenleri kastediyorsan o başka. Baklavanın , çöreğin, böreğin üzerine su içiyorlarsa su tabi ki yarar! Su çok önemli çünkü % 70' imiz su. Hastalarıma şunu söylüyorum; sabahki idrar rengi hariç, gün içindeki idrarınızın rengi su rengiyse hızlı kilo veriyorsunuz demektir, koyu ise kilo vermiyorsunuz demektir. Bu sebeple, günde 2,5-3 litre su tüketmemiz gereklidir.

Regli dönemi öncesi bel tutulması yaşayan bir hanım der ki, "regli öncesi iki kat daha fazla giyinip geziyorum, regli olunca geçiyor. Regli dönemim dışında belimde tutulma olmuyor. Doktorum, fizyoterapist ve/veya aletli pilates önerdi, önce hangisine gitmeliyim? " 

Pilatesin ağrılar üzerinde oldukça olumlu bir  tedavi edici etkisi vardır ama normalde bazı kadınlarda regli sancıları ve ağrılar yoğun olarak görülebiliyor. Bu tarz durumlarda, öncelikle mutlaka kadın doğum uzmanına gidilmeli.

"Tatlı isteğimi bir türlü bastıramıyorum " diye yakınan takipçilerimize neler söyleyebilirsiniz?

Ekmeğin üzerine sürüp sürüp yiyorsunuz yani olacak şey değil (gülüyoruz). 

Bazı hastalarım var, sabah kalktıklarında gece kaşıklayarak yedikleri çikolataların boş kavonozlarına bakıp bakıp pişman olduklarını anlatıyorlar. Tabi ki çikolata yenir ama biz abartıyoruz. Hergün küçük bir parça yenen bitter çikolatanın bir zararı olmaz, kilo vermeye yine devam edersiniz ama siz televizyondaki dizileri izlerken kaşık kaşık yerseniz bu iş olmaz.

Tatlı ihtiyacınız varsa ben en çok medine hurmasını tavsiye ediyorum. Medine hurmasını alın, leblebiyi de alın beraber tüketin. Ağızda baklava gibi bir tat bırakıyor birlikte tüketince. Mesela gece acıktınız diyelim ve buzdolabını açtınız. Oradan güzel bir süzme yoğurt alın, bir dilim ekmeğin üzerine sürün, bir de pul biber ve sumak serpin, afiyetle yiyin. Doyuyorsunuz zaten bu şekilde.

Herhangi bir sağlık sorunu yoksa kilo verememenin sebepleri nelerdir?

Kilo verememek gibi bir şeye ben asla inanmıyorum. Neden inanmıyorum çünkü insanlar yedikleri şeylerin kalori hesabını yapmıyorlar. Kilo vermenin iki yöntemi var;

1) Yediklerinizi azaltacaksınız

2) Bu fıstık kız gibi pilates yapacaksınız ( teşekkür ediyorum :) ). Yani harcayacaksınız kalorileri.

Bunun haricinde bir takım çaylar, karışımlar size yardımcı olup metabolizmanızı hızlandırabilir ama boğazınızı tutmazsanız zayıflayamazsınız.

Tiroit problemleriniz varsa yani tiroitleriniz  az çalışıyorsa, polikistik over dediğimiz yumurtalıkta testesteron üreten kistleriniz varsa bunlar kilo vermenizi yavaşlatır. İnsanlar hep insülin direncinin arkasına sığınıyorlar;

"Murat Beycim bende insülin direnci var, kilo veremiyorum" diyenler oluyor. Yahu mübarek, sen kilolu olduğun için var o insülin direnci zaten diyorum. Kilo verince insülin direnci diye bir şey kalmıyor.

Burada bir parantez açalım mı hocam, check-up yaptırma konusunda oldukça hassasım ve tüm çevreme de her zaman hatırlatmaya çalışırım. Özellikle kadınlar her sene mamografi ve genel check-up 'larını mutlaka yaptırsınlar diyorum.

Kesinlikle katılıyorum Pınarcım, kadınlarda maalesef özellikle iki kanser türü yaygın görülebiliyor. Bir tanesi meme kanseri ikincisi de rahim ağzı kanseri. 

Buna istinaden tabii ki belli bir yaştan sonra, benim gibi 61 yaşında olunca da ( sözünü keserek hiç göstermediğini ekliyorum :) ) her 5 senede bir kez gastroskopi ve kolonoskopi  dediğimiz testleri, bağırsak ve mide kanserlerinin erken tanısı için yaptırmak gerekiyor.

Bu soruyu kendi adıma sormayacağım çünkü çok iyi biliyorum sizden aldığım vitaminleri hocam. Evet arkadaşlar Naturbes vitamini sabah, Omegayı ise akşamları alıyorum ve oldukça memnunum.

Kesinlikle yararlı, eczanelerden bulabilirler.

Hocam, bununla ilgili gelen soru şöyle; "Vitaminleri neye göre seçeceğiz, bunun için test yaptırmak şart mıdır, doktor tavsiyesi olmadan kullanılan viteminler ne gibi sonuçlara yol açabilir?

Çok güzel bir soru bu. Şu anda covid sebebiyle kısıtlamalarımız çok fazla olduğu ve elimizden geldiğince dışarı çıkmamaya çalıştığımız için, D vitaminimiz çok düşük çıkabiliyor. Şuanda Türkiye'de bir analiz yapsak, %90' a yakın kişinin D vitamini düşük çıkar. D vitamini eksikliği, bağışıklık sisteminin çökmesine neden olabilir. D vitamini düşükse, sadece multivitamin ve multimineral dediğimiz şeyler yeterli olmayabilir. Mesela demir ve /veya B12 düşükse kansızlık başlar. Gözleriniz kararmaya başlar ve kendiniz çok yorgun hissedersiniz. Saçlarınız dökülmeye başlar. Bu tarz spesifik vitaminleri ekstradan almak için test yaptırmak gereklidir. Bunların dışında, kışın ben sağlıklı kalayım zinde olayım derseniz, Naturbes'in vitamin ve omegası yeterli oluyor. 

Migren çok sorulmuş, buna çözüm var mıdır?

Migren benim ana branşım. Migren maalesef genellikle kadınlarda ortaya çıkıyor. Arada bulantısı ve kusması da oluşabilen, zonk zonk ağrıyan ataklar oluyor. Haftada iki gün olanı da var, ayda bir kez olanı da. Enseden göze ya da yarım baş şeklinde ağrılar oluşabiliyor. Değişik tipleri var. Akupunktur ile şuanda binin üzerinde migren tedavisi yapmışımdır. Oldukça etkili bir yöntemdir akupunktur. 6-12 ay boyunca haftada 3-4 gün  30dakikalık seanslarla toplamda 10 seansta olumlu sonuç alıyorlar hastalarım. Başarı oranımız %80'dir, oldukça yüksek bir oran bu.

Psikolojimiz yeme düzenimizi nasıl etkiler, duygularımızın hastalıklar üzerindeki etkileri nelerdir?

Çok doğru. Psikolojik sorunlar, insanların yeme düzenlerini mahvedebiliyor. Erkek ya da kadın olsun, kilo almaya meyilli kişiler, duygusal olarak bir çöküşteyse; örneğin eşleri ile çocukları ile aralarında herhangi bir problem olursa buzdolabı ile arkadaş oluyorlar. Özellikle erkekler, genelde iş gezileri olunca sürekli insanlarla toplantılarda kontrolsüzce yemek yiyebiliyorlar. Kadınlarda duygusal açlık maalesef çok fazla gelişiyor. Çikolata yediğiniz zaman seratonin yani mutluluk hormonu artıyor ama vücut mutlu olmuyor çünkü şişiyor ve kilo alıyorsunuz. Kilo alınca da bu sefer sabah banyo yaparken, ayakkabınızın bağcıklarını bağlarken bile zorlanıyorsunuz. 

Arkadaşlarınızdan bazıları size " ay sen kilo mu aldın bu aralar" diyebiliyorlar.

"Yapmayın böyle şeyler arkadaşlar, olumlu yorumlar yapın" diye lafa giriyorum

Kesinlikle yapmayın arkadaşlar. Mesela kadıncağız kilo vermeye çalışıyor ve kilo vermeye başlıyor. 7 kilo verdi diyelim, fark edilmeye başlandı ya, hemen etrafındakiler başlıyorlar; "A aaaa Ayşe kız, seni tanıyamadım vallahi, ay ne kadar incelmişsin. Vallahi çok hoş görünüyorsun " diyor ama arkasından şu geliyor; "Ayşe vallahi yeter kız, çöktün sen, gözlerinin altları kırıştı valla. Kanser olacaksın!" diye yanlış konuşabiliyorlar. Bunlar çok yanlış şeyler. Sırf bu yüzden tedavisini bırakanlar olabiliyor. Tedaviyi asla bırakmayın!

Kadın kadını neden çekemiyor? Bunu anlamış değilim yani...

Hemen araya giriyorum ve tam da bu konuyla ilgili yaptığım instagram paylaşımdan yola çıkarak hatırlatıyorum. Kadın kadının kurdu olmamalı, destekçisi olmalı arkadaşlar!

Kesinlikle Pınarcım. Yahu bu bir hastalık, insanların hastalığı ile dalga mı geçilir! Kilo da hastalık, kanser de hastalık. Eğer birisi size zayıflamaya çalışırken " ay çöktün, çok zayıfladın" diyorsa benim kartımı ver ve bana yolla (gülüyoruz).

Günlük beslenmemiz nasıl olmalı, et yiyemiyorsak yerine ne tüketebiliriz?

İkinci sorudan başlayayım, et yiyemiyorsanız kuru fasulye, barbunya, nohut tüketebilirsiniz. Bunların protein oranları çok fazladır. Özellikle soya fasulyesinde %30 yani neredeyse ete yakın bir protein oranı bu. Mantar, yine çok güzel bir protein kaynağıdır. 

Mesela veganlar bu şekilde proteinlerini alıyorlar. Bir de vejetaryenler var. Onlar yumurta yerler, veganlar yemezler.

Hocam çok karışık onların durumları, birisi yumurta yiyor birisi et yemiyor. Siz ortasını söyler misiniz ?

Ayne öyle karıştı ortalık. Başta saydıklarımı  yerseniz gayet güzel proteininizi almış olursunuz.

İlk soruya gelecek olursak; günlük beslenme şekli gayet basit. Özellikle mavi tabaklarda yemek yerseniz, iştahınız kapanır ve daha az yersiniz. Tabağın yarısında sebze, diğer yarısında ızgara tavuk veya balık, kalan kısmında da salata olursa bu doğru bir öğün ve sağlıklı bir beslenme şekli olur. 

Sabah kahvaltıda mutlaka bir dilim ekmek, peynir, domates, zeytin, haşlanmış yumurta tüketin. Öğlen öğünlerini ise kilonuz fazlaysa; salata-yoğurt, salata-çorba ile geçiştirebilirsiniz. Akşamında da söylediğim şekilde bir tabak hazırlayarak hafif beslenebilirsiniz.

Omeganın sağlığımız üzerindeki etkileri nelerdir?

Çok olumlu etkileri var. Mesela balık yiyemiyorsanız, balık yağını mutlaka kullanmak lazım. Balık yağının içerisinde birçok faydalı şey var. Naturbes Omegada, 3,5 ,6,7,9 var bir de morino balığının karaciğerinin yağı var , bu yağın içerisinde de omega 11 var (gadeolik asit). Yani omega 3 dediğimiz balık yağı ile morino balığının karaciğerindeki omega 11'i aynı anda içeren kapsülü beraber aldığınızda kolesterolü daha hızlı indiriyorsunuz. Bunlar hakkında yapılmış ve kanıtlanmış bilimsel çalışmalara istinaden özellikle öneriyorum. Omega 6 fındık fıstığın içerisinde de var ama bu kapsilde olan omega 6 hodan bitkisinin yağıdır. Hodan, Türkiye'de de var. Yemeğini yaparlar bunun. İçerisinde bulunan gamma linolenik asit, romatizmal ağrıları azaltan özelliğe sahiptir. Dolayısıyla, sabah akşam aldığınız zaman 3 ay içerisinde olumlu etkisini görmeniz kaçınılmazdır. 

İsveç'ten Sevil Hanım'dan gelen bir sorumuz da şöyle hocam, kendisi sizi  tv programlarına çıktığınızda  2 saat fark sebebiyle izleyemiyormuş. Der ki, ensemden omurgama kadar çatırtılar, sesler var. Her hareket ettiğimde bu sesler oluyor. Ne yapabilirim?

İsveç'e Sevil Hanım'a sevgiler. Çatırtılar, sesler varsa, kireçlenmeye bağlı gelişebilir bunlar. Yaşla da doğru orantıdadır. Belli bir yaştan sonra, bütün eklemlerden ses gelebilir. Bazıları el parmaklarını çıtlatabiliyor, bunu yapmalarını doğru bulmuyorum. Kişinin aktif bir romatizması var mı diye belli kan testleri gereklidir. MR dediğimiz filimler çekilmelidir. Önce, iltihaplı mı iltihapsız mı romatizması var, enfeksiyona bağlı mı değil mi, bunlara bakılması lazım. Eğer bunlara bağlı değilse ve belli bir yaş üzerinde olan kişiden bu sesler geliyorsa o zaman kıkırdakların eskimiş olduğunu ve kemiklerin birbirine sürtmesinden dolayı bu seslerin geldiğini düşünebiliriz.

Bunun çözümü nedir?

Murat hoca "PİLATEEEEESSSS " der demez sevinerek tekrarlıyorum pilates en sevdiğim spor olduğu için:)

Doğal beslenmek yani organik ürünleri tercih etmek Türkiye'de oldukça pahalı. Bunlara alternatif en sağlıklı nasıl beslenebiliriz?

Aslında tüm dünyada hava yani iklim çok büyük  bir değişime uğradı. Ozonu kaybettik, oksijeni kaybettik, karbondioksit salgılama çok fazla. Sonuçta siz bitki yetiştirecekseniz bile, hem kötü havadan hem de sentetik ilaçlamalarla toprağa müdehale edilmesinden dolayı zaten bozuldu her şey. Ne kadar doğal olduğu tartışılır bu şartlarda ama köy pazarlarından alışveriş yapmak mantıklı olabilir. Ben de, bana yurdumuzun dört bir yanından gelen hastalarımın aracılığı sayesinde, alışverişimi oralardan yapabiliyorum. Dolayısıyla herkese köy pazarlarını tavsiye ediyorum. 

Son sözleri size bırakmak istiyorum hocam, tavsiyelerinizi mesajlarınızı dinliyoruz...

Sevgili arkadaşlarım, sevgili dostlarım, Pınar Hanım'la dostluğumuz neredeyse 10 seneyi buldu, kendisi çizgisini otoritesini hiç kaybetmedi. Türkiye'nin ileride gerçekten konuşacağı güzel blog yazıları ve kitapları yazacak şimdi olduğu gibi. On senedir de gerçekten hiç kilo almadı (gülüyoruz ben teşekkür ederken), böyle de şanslı vücutlar oluyor tabii.

Kilo vermek herkes için mümkün. Mevlana'nın dediği gibi; "Bin kere tövbe etsen de yine gel"...Siz de bin kere diyete başlayıp bıraktıysanız yine de pes etmeyin ve devam edin kilo vermeye. Bunu isteyen herkesin başaracağına inanıyorum. 37 senedir bu meslekteyim, 38 bin tane obezite vakasıyla karşılaşmış bir hekimim. 7 yaşından 88 yaşına kadar her yaşta hastam mevcut. Herkes kilo verebilir, herkesin sağlıklı yaşaması gerekir. Şunu lütfen unutmayalım; 1 kilo fazlamız, diz kapaklarımıza 20 kilo olarak yansıyor.

Bu harika soru ve cevaplar için hem takipçilerimize hem de değerli dostum Dr. Murat Topoğlu'na teşekkür ediyor, hepinize sağlıkla, mutlulukla dolu uzun bir yaşam diliyorum.

Sevgiyle;

Pınar TOK










TARTI YANLIŞ GÖSTERMİYOR, SEN YANLIŞ BESLENİYORSUN!

2018' in en uzun ve zayıflatan röportajına hazır mısın? Yeni yıl, yeni kararlar, yepyeni bir sen!

Akupunktur ile nasıl sağlıklı bir şekilde zayıflanıyor, akupunktur nelere çare oluyor, çocuklar bebeklikten itibaren nasıl beslenmeliler, mezoterapi, ozon tedavisi, radyofrekans ile zayıflanır mı, diyette 50 altın yiyecek...

Röportajdan ziyade, adeta bir yaşam koçundan sağlıklı yaşam tüyoları aldığım yoğun bir çalışma. Şimdi senin de yaşam koçunla tanışma zamanın…Sağlık getirsin hayatına...
GALOŞ EŞİTTİR HİJYEN:)
DR. Murat Toploğlu, 1960 yılında Avanos’ta doğdu. 1984 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp fakültesini bitirerek yine aynı yıl ilk akupunktur çalışmalarına İsviçre'de başladı.1985 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından görevli olarak Sri-Lanka Kolombo'daki. Akupunktur akademisinde öğrenim gördü. Akabinde Danimarka'nın Kopenhag şehrinde yapılan 4. Avrupa Akupunktur ve Doğal Tıp Kongresine katıldı.1988 yılında ise Akupunktur tedavisi üzerine master yapmak için Çin'e gitti. 

Pekin Şangay ve Hong-Kong'da bu konuda çalıştıktan sonra gözlem ve incelemelerine Filipin ve Amerika'da devam etti. 5-8 Aralık 1990 tarihinde WFAS ve WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından Fransa Paris'te düzenlenen 2.Dünya kongresine davet edilip Obezite ve akupunkturla tedavisi konulu bir bildiri sundu. 25-28 Haziran 1992 tarihlerinde Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de düzenlenen Dünya kongresinde de ''Migrenin Akupunkturla Tedavisi'' konulu bir bildiri daha sundu.
Daha sonra; dünyada son yıllarda hızla gelişen tıbbi ve estetik Mezoterapi ile selülit, lokal şişmanlığın ve yağların azaltılması üzerine Paris ve Barselona'da eğitim yaptı. 20-23 Kasım 1993'de Japonya'nın Kyoto şehrinde düzenlenen III. Dünya Akupunktur Kongresine katılarak bildiri sundu.1994 Yılında Türkiye'de yapılan Uluslararası Akupunktur Sempozyumuna Genel Sekreterlik yaptı.20 Eylül 1996 yılında da Amerika'nın New York şehrinde yapılan uluslararası Kongrede Obezite ve Akupunktur konusunda bir bildiri sundu.  

1 Kasım 1996 yılında İtalya'nın Cervia kasabasında WHO tarafından yapılan ve Milano Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen ''Akupunktur Normlarının belirlenmesi, Asamblesine Türkiye adına gözlemci olarak katıldı. Ekim-Kasım 1997 tarihinde Çin'de yapılan Dünya Akupunktur Dernekleri Federasyonu'nun kongresinde de hazır bulunmuştur.1998 yılı Kasım ayında Brezilya'da yapılan Çin Tıbbı Kongresinde Brezilya'dan davet alan Dr. Murat TOPOĞLU Obezite tedavisi konusunda konferans ve workshop yapmıştır.

12-16 Ağustos 1999 yılında Amerika'nın Las Vegas şehrinde yapılan Kulak Akupunktur kongresine katıldı. Burada yapılan Ulusal Kulak Akupunktur sınavını da başarı ile geçerek Amerika'da bu konuyla ilgili çalışma hakkını da kazanmış oldu. 


2000 yılı mayıs ayında Fransa Lyon’da düzenlenen Kulak Akupunkturu Kongresine de katılmıştır. 04-06 Ekim 2002 yılında Türkiye'de düzenlenen II. Ulusal Obezite Derneği toplantısında katıldı. 2003 yılı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin açmış olduğu Akupunktur Kursunda eğitim vermiştir. Yeditepe Üniversitesi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde açılmış olan Akupunktur Kursunda da Tıp doktorlarına eğitim vermek için seçilmiştir. 2005 yılında Sağlık Bakanlığı Medikal Estetik Uygulama Sertifikasını da almıştır.(Belge No:945 Tarih 12.07.2005) 

1991-2005 yılları arası Akupunktur Derneğinin Genel sekreterliğini yürütmüştür Dr. Murat Topoğlu hali hazırda Şişli’de Akupunktur Tedavi Kliniği'nin sahibi olarak çalışmalarına devam etmektedir. 2005-2012 yılları arasında da Fransa Paris’te yapılan medikal estetik kongrelerine de katılmıştır. Sağlık Bakanlığı tarafından verilmiş Akupunktur, Mezoterapi ve Ozon tedavileri uygulama sertifikalarına sahiptir. 2014 yılından itibaren Akupunktur Derneği başkanı seçilmiş halen Başkanlığı devam etmektedir. 

Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmış Ankara Yeni Yüzyıl Üniversitesi, İstanbul Medipol ve Yeditepe Tıp Fakültelerinde Akupunktur üzerine ders vermektedir. 2014 Houston Amerika WFAS, 2015 Toronto Kanada WFAS, 2016 Tokyo Japonya WFAS kongrelerine katılıp Obezite ve Lazer akupunktur konularında sunum yapmıştır. 2017 Aralık Pekin'de yapılan WFAS Dünya Kongresine katılmıştır. O kongrede 2019 WFAS Dünya kongresinin Türkiye'de yapılma kararını onaylatmıştır. Murat Topoğlu İngilizce Fransızca bilmektedir.

Neden akupunktur?
Öncelikle estetik cerrah olmak istiyordum. Fakat son sınıfta Avusturya akupunktur Başkanı Dr. Johannes Biscko bir dizi konferanslar vermek için İzmir’e gelmişti. Anlatımlarından etkilendim. Böylece akupunktur serüvenim başladı. Önce Sağlık Bakanlığı Sri Lanka ya gönderdi Sonraki yıllarda Çin’de 1 yıl master eğitimi aldım. Hem doğal hem de oldukça etkili ve bilimsel bir tedavi yöntem. Tüm dünya sağlık örgütleri tarafından bilimsel olarak kabul edilmiştir.
Akupunktur ile hangi hastalıklar tedavi ediliyor?

Akupunktur sadece zayıflama veya sigara bırakma tedavisi değildir. İlk defa 1978 yılında Filipinlerde toplanan WHO (World Health Organisation =Dünya Sağlık Örgütü ) Akupunktur ile tedavi edilebilir hastalıkların bir listesini yayımladı.

Bilimsel Kontrol gruplu çalışmalarla akupunktur etkinliği ispat edilmiş hastalıklar hangileridir?

Sırt ve bel ağrıları, boyun ağrısı, siyatik, tenisçi dirseği, diz ağrısı (Diz kireçlenmesi) omuzun kireçlenmesi, yüz (trigeminal nevralji) ağrısı, baş ağrıları (Migren, sinüzit, gerilim ve boyun kireçlenmesine bağlı baş ağrıları), dental (diş ) ağrıları (Çene eklemi rahatsızlığı), romatoid artritis ,operasyon sonu ağrılar, doğum indüksiyonu(Kolay doğum ), bebeğin anne karnındaki pozisyonunun(malpozisyon ) düzeltilmesi, gebelik bulantı ve kusmaları, felç (ilk 3–6 ay içinde), yüksek tansiyon, alerjik burun nezlesi, safra kesesi taşı ağrısı, depresyon, akut basilli dizanteri, ağrılı adet, akut epigastralji, peptik ülser (Mide ve oniki parmak barsağı ülseri), akut ve kronik gastrit, abdominal(karın) ağrıları , akne vulgaris( sivilce), alkol bağımlılığı ve detoksifikasyonu(arındırılması), periferik yüz felci, bronşiyal astma, kanser ağrılarında, kardiyak(kalp) neurosis(psikolojik ağrılarında), kolesistit(Safra kesesi iltihabı), kolelitiasis(Safra kesesi taşı), stres, diabetes Mellitus(İnsüline bağımsız=Tip 2), kulak ağrısı(nedensiz), epistaksis(Burun kanaması), kadın infertilitesi(Organik bulgusu olmayan), kasiyal spazm, kibromiyalji ve tendinitis(Kas ve tendonların rahatsızlığı), gut artritis, uykusuzluk, doğum ağrısının azaltılması, süt eksikliği, erkek seksüel bozukluğu(Organik olmayan), meniere, post herpetik sonu ağrılar(Zona sonu ağrıları), obezite, morfin, kokain ve eroin bağımlılığı, osteoartritis(kemik kireçlenmeleri), burger(Trombo-anjitis obliterans), polikistik over sendromu, adet öncesi gerginlik sendromu, kronik prostat iltihabı, nedensiz kaşıntı, raynaud sendromu, tekrarlayıcı alt idrar yolu enfeksiyonları, idrar retansiyonu(İçerde kalması, sjögren sendromu, boğaz ağrısı(Tonsillitte bağlı), boyu kaslarının ani spazmı(tutulması), nikotin bağımlılığı, ülseratif kolit (Spastik kolon)



Akupunktur ile nasıl zayıflanıyor, süreçleri nasıl ve destek bir diyet programı veriyor musunuz?

Akupunktur, iştah ve acıkmayı azaltır. Özellikle diyet yapan insanların en büyük sıkıntısı diyet sırasında iştahlarını engelleyememeleri…İştah nedir? Doğduktan bir müddet sonra ortaya çıkar. Bir şeyi zevkle yeme olayıdır. Acıkma ise doğduğumuz zaman ortaya çıkar. Bir içgüdüdür bebek ağlayınca anne memesindeki sütü verir bebek susar. Aslında ölünceye kadar olan bir içgüdüdür. Ancak çok ağır hastalıklarda acıkmayı hissetmeyiz (Kanser veya çok ateşli hastalıklarda). Akupunktur beyindeki hipotalamus bölgesinde noradrenalin seviyesini düşürüp serotonin (Mutluluk sağlayan bir maddedir. Özellikle çikolata yedikten sonra ortaya çıkar) seviyesini artırıyor. Bu sayede iştahsız ve hep tok hissederiz.

Midede ekşime ve yanmayı önler; Özellikle diyet sırasında daha önceden de mide yanma ve kazınmaları olan kişilerde daha da ortaya çıkar. Halbuki kulaktan yapılan akupunktur mide ve bağırsaklara giden sinirlerin bazı uçları kulağa da geldiği için buraya yapılan uyarılar mide asidini azaltıyor dolayısıyla mide diyete bağlı boş olsa bile asit az sağlandığı için kişiler diyetini çok rahat bir şekilde yaparlar.

Halsizliği ve bitkinliği önler; Akupunktur hem enerji verir hem de buna bağlı diyet ona uygun olduğu için halsiz kalmayız. Aslında şişmanlık insanları halsiz ve bitkin yapar.

Stresi azaltır; Akupunktur iğneleri vücuda ve kulağa uygulanınca beta endorfin adını verdiğimiz bir madde salgılanır. Bu da stresi azaltıp sakinleştiricidir. Dolayısıyla diyet sırasında kimsenin boğazını sıkmazsınız. Metabolizmayı düzenleyici rolü vardır. Bununla beraber tabi ki kişiye özgü beslenme programı da veriyorum.


Diyette nelere dikkat edilmelidir, 50 altın yiyecek nelerdir?

Kilo vermek cins, yaş, boy, kilo ve metabolizmaya bağlı değişir. Mesela erkekler bayanlardan daha hızlı verir. Fazla kilosu olan daha hızlı verir. Genç insan, menopoza girenden daha hızlı kilo verir. Elbette metabolizmayı yavaşlatan insülin direnci troit bezi az çalışanlar veya diğer hormonal rahatsızlıkları olanlar daha yavaş kilo verirler.

Sıcak su içmenin metabolizmayı hızlandırıp fazla kilo verdirdiği doğru değildir. Ancak bağırsakların az çalışması söz konusu olduğunda sabahları 2–3 kuru kayısı ile beraber ılık su içilebilir.

Sabahları sıcak suyun içine limon sıkıp içilince zayıflanacağını zannetmek de yanlıştır.
Yemek aralarında su içilirse zayıflamanın durduğuna inanmak yanlıştır. Zayıflama kremlerinin kilo verdirdiğine inanmak yanlıştır.

Piyasada bulunan zayıflama çayları adı altında bazı laksatif (Bağırsaklarda gevşetici) veya diüretik etki(idrar söktürücü) yapan çayların kilo verdirdiğine inanılması yanlıştır. Bu tarz çay veya ilaçlar sadece doktor kontrolü tarafından verilmeli ve takibi yapılmalıdır. Aksi takdirde laksatifler tamir edilemeyecek bağırsak hastalıklarına; idrar söktürücüler ise tansiyon düşmelerine ve gece bacak kas kramplarına neden olabilirler.

Zayıflarken az su içmek yanlıştır. Her hafta kilo verilmez. Bazı haftalar diyet bozulmasa bile metabolizma hızının yavaşlaması sonucu kilo verilemeyebilir. Gene bayanların özellikle adet döneminden 3 gün, adet bittikten 2 gün sonrasına kadar; vücudun su tutumuna bağlı olarak kilo verilemeyebilir.

Günün neredeyse her saatinde tartılmak doğru değildir. Çünkü tartılma stresi bazen metabolizmayı durma noktasına getirebilir.
Diyette mutlaka sebze, meyve tüketilmelidir. Kabukları soyulmamalıdır. (Özellikle şekerli meyve sularından kaçınmalıdır.)

Alınan enerji harcanan enerji ye eşit olursa ne kilo alırız ne de veririz.
Diyet yaparken 1 veya 2 ince dilim tercihen kepekli veya tam tahıllı ekmek yenmelidir.
Kesinlikle öğün atlanmamalıdır. Sabah kahvaltı alışkanlığımız olmasa bile bir meyve yiyip çıkmalıyız. Sık ve az yemeliyiz ki açlıktan diğer fazla kalorili yiyeceklere saldırmayalım.
Diyet yaparken haftada bir kez abartmadan kendimize ödül verebiliriz.(Hamburger, pizza, lahmacun )

Haftada bir kez sütlü veya meyveli tatlı (Muhallebi puding, keşkül kazandibi veya ayva, kabak tatlısı gibi) Light pudinglerden haftada 2–3 kâse yenebilir.
Sebzeleri az suda pişirmeli sularını dökmemeliyiz(vitaminler suyun içinde olurlar)
Salatayı hazırladıktan hemen sonra yemeliyiz.
Taze meyve suları bekletilmeden içilmelidir.
Sütlü tatlı yaparken şeker, ateşten almaya yakınken eklenmelidir.
Yoğurdun suyu kesinlikle dökülmemelidir B 2 ve folik asitten zengindir. Ayrıca bu yeşil renkli su kolesterolü de aşağı çeker.
Besin maddelerini gazete kâğıdına sarmak veya deterjan kutularında saklamak doğru değildir.
Makarna, kuru baklagiller, az suda pişirmeli kesinlikle suyu dökülmemelidir.

50 altın yiyecek;
Ananas, kuru hurma, limon, greyfurt, armut, kuru fasulye, kuru veya taze barbunya, nohut, tam buğday ekmeği, arpa, çörek otu, her türlü yeşil salata çeşidi, soğan, sarımsak, süt, yumurta, balık, brokoli, nar, yeşil çay, enginar, mantar, bal, tavuk (derisi hariç), kefir, kivi, siyah turp, lahana turşusu, ıspanak, yoğurt, yulaf, zeytinyağı (çorba kaşığı ölçüsünde), su (günde en az 2-3 litre), esmer pirinç, karpuz, kayısı, yeşil biber, kırmızı biber, tarçın, elma, zerdeçal, yaban mersini, pırasa, zencefil, ıhlamur, kereviz, bal kabağı, çilek, keten tohumu, elma sirkesi…

Bölgesel zayıflama nedir?

LİPOLİZ
İlk lipoliz 1995 yılında Brezilya’da uygulanmıştır. Lipo=yağ Lizis=eritme anlamına gelmektedir.
Etki mekanizması: Lipoliz etkisini yağ hücresinin çeperini saran zarın geçirgenliğini artırarak yağların dışarı çıkmasını sağlar. Lipoliz etkili bir lokal zayıflama ve bölgesel yağ eritme yöntemidir.

Uygulama alanları nereler?
Bölgesel yağlanma (karın, basen, bacak, kol, diz içleri,)
Jinekomasti (Erkeklerdeki göğüs büyümesi)
Çene altı toplanan yağlanma
Göz altındaki yağ torbalarında
Mezoterapi nedir?
Cildin 2–4 mm. derinliğine çeşitli ilaçların çok ince iğne uçları ile enjekte edilmesiyle uygulanan, cerrahi olmayan bir tedavi yöntemidir.
Latince;
Mezo: orta
Therapy: Tedavi anlamına gelir. Kısacası orta deri tedavisidir.

Selülit tedavisinde, bölgesel incelme ve sıkılaşma tedavilerinde, ağrılı durumların (romatizma, spor burkulmaları, migren, ameliyat pozisyonuna gelmemiş bel ve boyun fıtıklarında, siyatalji, diz kireçlenmelerinde vs.) tedavisinde fibromiyalji ve tendinitlerde, saç dökülmelerinin tedavisinde mezoterapi uygulanabilir.

Radyofrekans ile nasıl zayıflanır?
Radyo frekans deri boyunca yol alan bir elektromanyetik enerjidir. Bu elektro manyetik enerji bir dirençle karşılaştığında(yağ dokusu ve bağ dokusu) ısı üretir. Radyo frekansla derin dokularda 42-45.C derece bir sıcaklık sağlanır. Normalde vücut ısıs 36-37.C derecedir. Aynı zamanda cilt altında bulunan su ve iyonları (sodyum, potasyum, kalsiyum ve magnezyum) nı harekete geçirir. Bunların hareketlenmesine bağlı olarak enerji açığa çıkar ve bölge ısınır. Bu ısı da yağ hücrelerinin etrafındaki zarı eritir ve parçalanmasına neden olur.

Detoks hakkındaki düşünceleriniz neler, zararları var mıdır ?
Vücudumuza aldığımız toksinlerin dokularımıza zarar vermeden atılmasına detoksifikasyon, kısaca detoks denir. Toksinlerin hepsi dışardan alınmaz. Vücudumuz da bu zararlı maddeleri yaşam tarzımıza bağlı oluşturabilir. Vücudumuzda iki farklı detoks sistemi vardır. Birincisi antioksidasyon sistemi, ikincisi ise karaciğerin detoksifikasyon görevidir.

Tek yapmamız gereken bu çürümeyi baştan engelleyecek besin eklerini almak. Bu temel besin ekleri C, E ve B2 vitaminleri, biflavinoid, beta karoten, glutatyon, selenyum ve çinkodur.

Detoks takviye gıda ekleri, önceden de belirttiğimiz oksijenlenmeyle oluşan serbest radikalleri bağlayıp vücuttan uzaklaşmasını sağlayan maddelerdir. Burada ki önemli nokta bunların her birinin birlikte alınma gerekliliğidir, küçük dozlardan başlanmalı.

Vitamin C 500–2000 mg
Vitamin A 5000–7500 IU
Beta karoten 15000-30000IU
Bioflavonoid 200-1000mg
B vitaminleri ( B1,B2,B3,B5,B6,B12,Folik asit)
Mineraller ( çinko, manganez, bakır, molibden, selenyum)
Aminoasitler (L-sistein, L-glutatyon, L-metionin)
Bitkiler ( sarımsak, silimarin /deve dikeni sütü/, ginko bilboa, kafeinsiz yeşil çay, keten tohumu )
Enema (lavman): Bağırsaklar toksinlerin atıldığı temel yollardan biridir. Çok eski bir teknik olmasına karşın detoks önemi son 10 yıldır artmakta ve kullanılmaktadır.

Bu oldukça yanlış bir yöntemdir. Tüm bağırsak florasını  bozar.

Sakıncalı durumlar: Çocuk ve yaşlıların, ciddi kronik hastalığı olanların, alkol ve madde bağımlısı olanların; ilaç, ağır metal veya radyo aktiviteyle zehirlenmiş olanların ve tabi ki hamile ve emziren annelerin detoks uygulaması sakıncalıdır.

PROTELAN NEDİR?

PROTELAN kalorisi kısıtlanmış öğün yerine geçen gıdadır.

Ozon tedavisi nedir, nasıl sonuçlar sağlar?
Ozon, yaşamımızı sürdürmek için hayatımızın her anında bize gerekli olan Oksijen molekülünün üç atomlu halidir. Doğada, havada bulunan oksijenden çeşitli doğa olayları sonucu oluşan ozon, tıbbi kullanım için özel cihazlar yardımıyla üretilebilir.
Dünyada bilinen en güçlü oksidanlardan biridir. Mikroorganizmalar üzerinde %99,99 oranında etkilidir. Klordan 3.000 kat daha güçlü bakteri öldürme özelliğine sahiptir. Tıbbi kullanımda ağrı kesici etkisi vardır. Bağışıklık sistemini uyarır. Kan yapımını ve kemik iliği çalışmasını arttırır. Kanın oksijen taşıma kapasitesini arttırır. Detoks etkisi vardır.

Ozon terapi nerelerde kullanılıyor?
Zayıflama sellülit tedavileri, antiaging detoks vücut direncini arttırma Her türlü alerjiler hipotiroidi diabetes dellitus (Şeker Hastalığı) yara tedavisi: iyileşmeyen yaralar, yanık, ülserler, bası yaraları vb. romatizmal hastalıklar fibromyalji dolaşım bozuklukları: burger hastalığı, iskemik arter hastalığı. Kemik-Eklem hastalıkları: Gonartroz (Diz kireçlenmesi), tendinit vb.Koruyucu Genel Sağlık alanında: Stres etkilerini giderme, genel sağlık düzeyini yükseltme, vücut direncini arttırma...

Akupunktur baş ağrılarında uygulanıyor mu? Migrenin aşısı var mı?

Akupunktur, her tür migren ve diğer damarsal baş ağrılarında, gerilim (kas kasıntısı) baş ağrılarında, sinüzit (akut veya kronik) antibiyotik eklenebilir ya da eklenmez, boyun kireçlenmelerine bağlı baş ağrılarında uygulanıyor.
Günümüzde migren, tıbbi tedavilere çok az cevap vermektedir. 5000 yıldır uygulana gelen ve Çin'deki bütün hastanelerde branş olarak okutulan akupunktur migrende %75-%90' lara varan iyi sonuçlar almaktadır.Yalnız akupunktur tedavisinde migren tedavisine 3 bazen 6 ay kadar devam edilmelidir. Migrende akupunktur, seanslar şeklinde olup,seans süresi günde yarım saat olarak başlanıp devam edilmelidir.

MİGRENİN AŞISI YOK!

Gelelim sigara sorununa. Nikotinden kurtulmak neden zordur? Akupunktur buna çözüm müdür, nasıl?

Nikotin yüksek derecede organik bağımlılık yapar. Dolayısıyla sigara bırakmaya bağlı (abstinens) belirtileri fazladır. Bunlar: anksiyete, terleme, çok çabuk irritable olma, baş ağrısı, ishal, konstipasyon, yorgunluk, baş dönmesi, uykusuzluk, dilde ve başta uyuşma, boşluk veya şişme hissi, konsantrasyon azlığı, dikkat eksikliği…Tüm bu belirtiler sigara bırakılmasını müteakip ertesi gün ortaya çıkar.

Nikotinin beyinde morfin salgılayan reseptörleri bastırdığı dolayısıyla nikotin ortadan kalktığında akupunkturun bu reseptörleri uyararak vücut morfininin salınmasını sağlamakta bu da kişinin daha sakinleşmesine ve de bırakma belirtilerinin daha azalmasına neden olmaktadır.

Seans sayısı: 6–10 (2 hafta içine yayılır)
Seans sıklığı: İlk 2 – 3 seans özellikle hemen her gün. Sonraları gün aşırı veya 2 günde bir seans.
Seans süresi: İlk Seans 15 dakika sonraları 30 dakikaya kadar uzatılır.

2019 WFAS(Dünya akupunktur dernekleri federasyonu) Kongresi Türkiye’ de olacak öyle değil mi?

Evet kesinlikle öyle, inanılmaz bir mutluluk benim için.
2018 yılı aralık ta yapılan Dünya Akupunktur Kongresinde oylamada 2 Amerikalı Akupunktur Derneğinin önüne geçen Türkiye Akupunktur Derneği Türkiye’de 2019’ da kongreyi yapma hakkını almıştır. Aynı zamanda WFAS yönetim kuruluna da girdim.

Büyük ihtimalle 2019 Ekim ayında Antalya şehrinde yapılacak. 2000’i aşkın yurtdışı doktor en az 1000’e yakında Türk doktoru katılması bekleniyor.

Çocukların beslenmesi nasıl olmalı?

Kesinlikle karbonhidrat, protein ve yağdan dengeli bir şekilde bir beslenme sağlamak gerekiyor.
Çocuklara verdiğiniz harçlıklarla gün içinde ne tür gıdalar aldığını bilmeniz gerekir. (cips, çikolata, hamburger, pizza vs.)
Çocuklarınızın sürekli yetersiz beslendiğini düşünerek onlara zorla veya onları kandırarak fazla yemelerinde ısrarcı olmayın. (örneğin; yemezsen küserim, tabağını bitirmezsen köpekler kovalar, seni sinemaya götürmem gibi laflardan sakının)

Çocuklarınızla bol oynayın veya diğer çocuklarla oynamasını sağlayın. Onları başınızdan atarak bilgisayar veya televizyona yönlendirmeyin.

Özellikle bebekliğinin ilk 6 ayında anne sütünden başka bir şeye ihtiyacı yoktur. Gece kalkarsa sadece 2-3 damla limon sıkılmış su verin.

Çocuğunuz normal diğer çocuklardan daha iri görünümde ise mutlaka bir uzmana götürün. Çocuğunuzun gelişme çağında olduğunu ve boyunun uzamayacağını düşünmeyin. Unutmayın ki boya giderken enine doğru da genişleyecektir. Sonra 18-20 yaşlarında 90-100 kilo olacak olan bir çocuğunuz ve de 20 yaşına kadar (kemik uzamasının bittiği yaş)  takipli tedavisi gerektiğini unutmayın.

“Gürbüz ve kilolu çocuk sağlıklı çocuktur” deyimini bırakın. Unutmayın ki okulda arkadaşlarının onunla dalga geçmesi onun hem psikolojik gelişimini hem de derslerini olumsuz etkileyecektir..

Çocuğunuz bir uzman tarafından diyete başlatıldığında ona destek olun, onunla beraber aynı yemekleri yiyin. Acıma duygularınızı bir tarafa bırakın.

Kilolu bir çocuğunuz varsa, kilosunun organik nedenlerle olup olmadığını (troid, şeker hastalığı vs.) kontrol ettirin.

Tombul çocuk gürbüz çocuktur ve sağlıklıdır” yanlıştır.
Şişman çocuklarda aşağılık kompleksi daha çabuk gelişebilir. Derslerinde de başarısızlık artabilir. Ne demişler “ağaç yaşken eğilir.” Dolayısıyla anne ve babalara burada çok görev düşüyor.

Sizden bir yeni yıl menüsü alabilir miyiz?

IZGARA ET(TAVUK, BALIK, KIRMIZI ET 200 GR)
BOL YEŞİLLİK
1-2 ADET BÖREK
SÜTLÜ TATLI(MUHALLEBİ, KEŞKÜL, DONDURMA KAZANDİBİ VS.)
MEYVELİ TATLI(KABAK VEYA AYVA ÜSTÜ CEVİZLİ)
BOL SU, MUTLU YILLAR…!

Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez demiş Montaigne…Mucize, enerjini korkularına değil, rüyalarına verdiğin zaman başlar.

Sağlıklı fit günlere,
PINAR TOK










İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
PROF.DR.SEVİL ATASOY

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
BETÜL MARDİN

Güzel ANNEM sen hep benimlesin💜

Güzel ANNEM sen hep benimlesin💜
Annem

W.SHAKESPEARE

Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin, şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *


Bu Blogda Ara

Translate

Blog Arşivi

HER ŞEYE RAĞMEN GÜLÜMSE

HER ŞEYE RAĞMEN GÜLÜMSE
GÜLÜMSEMEK GÜLÜMSEMEYİ ÇEKER ;)

sporun her rengi

sporun her rengi
JET SKİ sevenler

PİLATES AŞKI

PİLATES AŞKI
SAĞLIKLI YAŞ ALMAK İÇİN