EĞİTİMİN AK YÜZÜ AMERİKAN KÜLTÜR İLKOKULU

By | Çarşamba, Mart 02, 2016

Birazdan son dönemlerin en modern, en yenilikçi eğitim sisteminin oluşumunu sağlayan birbirinden değerli eğitimcilerin ve yöneticilerin olduğu kocaman bir aileyle tanıştıracağım hepinizi. Her ropörtajımı aynı heyecanla yapıyor olsam da bu seferki benim için farklı bir önem ve değer taşıyor. 

Türkel Çaylı bir değerdir ve bu değeri, çocukluğumun ve gençliğimin en güzel eğitim hayatını yaşadığım Kültür Koleji ailesinin her bireyi çok iyi bilir. Eğitim hayatında onu tanıyamayan çok az şanssız kişi vardır diye düşünüyorum. Değerlerimize bağlı, erdemli ve çalışkan yetişmemizde  Türkel Hoca' nın payı çok büyüktür. Yeni okulu "AK İlkokulları" Florya'da kendisini ziyaret ettiğimde, öğrenciler adına çok mutlu oldum. Bu şirin ve butik okula adımımı ilk attığım anda gerçekten emin ellerdeler diye geçirdim içimden mutlulukla ve bundan sebeptir ki okuldaki tüm çocukların gözleri ışıldıyordu...


Türkel Hoca ve ekibinin muhteşem karşılaması sonrası okulu şöyle bir gezdikten ve sınıfları ziyaret ettikten sonra (özellikle ana sınıflarından çıkmak istemesem de ropörtajın zamanlamasını düşünmek durumundaydım:) çok tatlılar! ) Türkel Hoca, 33 yıllık eğitmen esi sevgili Buket Hanım, dünyanın en pozitif ve şeker insanı Davranış bilimleri ve eğitim uzmanı Nilgün Ulu, Türkel Hoca' nın oğlu bilgisayar mühendisi aynı zamanda gıda sektöründe uzman, okulun genel müdürü Arda Bey olmak üzere tüm ekip eğitim dolu bir ropörtaja başladık. Sohbet havasında gerçekleştirdiğimiz bu söyleşide çocuğumu hangi okula yazdırsam?" sorusu başta olmak üzere eğitimle ilgili birçok sorunun cevabını bulacaksın...

PINAR: Sevgili Türkel Hocam sizinle başlamak istiyorum, okurlarıma kendinizi tanıtır mısınız? 

TÜRKEL ÇAYLI: Sevgili Pınar bugün benim için de oldukça anlamlı. Gurur duydum ziyaretinden. Teşekkür ediyorum güzel düşüncelerine. 

1980 yılında başladım öğretmenliğe tam olarak 35 sene. Bunun 30 senesi özel okullarda yöneticilik olarak devam etti. Son olarak da, hayalim çok iyi bir öğrenci gurubu yetiştirmek için bir okul açmak, sıfırdan başlamaktı o hayalime de kavuştum. Amaç, o öğrencileri çok iyi yerlere getirmek. Çok değerli öğrencilerim böyle karşıma gelip de sohbet ettiğim zaman çok gururlanıyorum. Aynı şekilde, anaokulundan aldığımız öğrencilerin ileride eklenecek olan liseye kadar buradan yetişmesi ve onların bir yerlere geldiğini görmek beni çok sevindirir yaşarsak tabi ki:) Şu an 4. Sınıfa kadar var. Bugüne kadar Amerikan Kültür olarak devam etti, bundan sonra AK ( amerikan kültür) ilkokulu olarak devam edecek.

PINAR: Hocam, o gurur bana ait, çok teşekkür ederim. Sistemi biraz sizden dinleyebilir miyim?
TÜRKEL ÇAYLI: Çift dilli eğitim dediğimiz sistem mevcut. Her sınıfa 2 öğretmen giriyor, bir Türk öğretmen bir de İngilizce Öğretmeni. Bunlar aktif olarak dersi işliyorlar. Onun yanında bir de branş öğretmenleri var tabi ki. Önümüzdeki yıl ve daha sonrasında fen ve matematik derslerine daha çok ağırlık vereceğiz. Çeşitli zeka oyunları, satranç yarışmaları vs. bunların hepsine katılmamız gerekiyor. Burada çok büyük başarılar elde etmemiz gerekiyor. 


Üstün zekalı çocuklarımız var bir gurup. Bu çocukları ayırmıyoruz, kendilerini özel sınıfta farklı hissetmesinler diye karma eğitimi uygun görüyoruz. Bunlar tabi diğer öğrencilere lokomotif görevi yapıyorlar. Başarıya doğru diğer öğrencileri de yanlarına çekiyorlar. Yabancı insanların çocukları da burada okuyor. Türkçe fazla bilmedikleri için Türkçe eğitim veriliyor ama onların ingilizcesi de arkadaşları için karma eğitim sayesinde çok yararlı oluyor. Yabancı öğrencileri de ayırmıyoruz .Başakşehir ve Galatasaray' da oynayan bazı futbolcuların çocukları da bizdeler. 

PINAR: "Hangi futbolcular hocam?" Bir Galatasaray lı olarak dayanamayıp soruyorum... Gülüyoruz:)
TÜRKEL ÇAYLI: Onlar gizli Pınarcım.

Sadece İstanbul' da değil, Türkiye' de yerimizin çok iyi olması amacındayız, olacak da... 

PINAR: Buna hiç şüphem yok hocam... Projeleriniz nedir?
TÜRKEL ÇAYLI: Eğitim danışmanımız Levent bey ve diğer ekibimizle ara ara toplantılar yapıyoruz bununla ilgili. Öğrencileri dil ve psikolojik açıdan nasıl daha ileri götürebiliriz, neler yapabiliriz diye konuşuyoruz. Çocukları sıfırdan alıyorsunuz, o çocuk anne babanın etkisiyle farklı yerlere kanalize olabiliyor. Mesela Nilgün hanım 15' er dakika onlarla konuşmalar yapıyor ve sonuçlarıyla ilgili velilere çocukları hakkında bir rapor sunacak. Bu arada bir tane 4 yaşında öğrencinin onunla konuştuğu sırada süper zeka olduğunu farkedip ailesiyle paylaştı ve ailesi bununla gurur duydu. 

BİR VELİMİZİN ÇOCUĞU SATRANÇTA ÇOK İLERİDE, BİZ ONU BURADA GARRİ KASPAROV GİBİ YETİŞTİRECEĞİZ!
PINAR: "Neden size kayıt olsunlar ?" sorumun cevabını çoktan almış olsam da bir kez daha sormak istiyorum....

TÜRKEL ÇAYLI: Öğrencilerin kişilikli olarak yetişmeleri, dil eğitimi. Biz butik bir okuluz, özel bir okuluz. Öğrencilerimiz de özel. Bu çevredeki okullara baktığımız zaman bizim okul tek.

PINAR: Kadronuz çok deneyimli kişilerden oluşuyor. Siz oluşturunca bunu sormaya bile gerek yok aslında. Belli ki herkes işinin ehli burada.



TÜRKEL ÇAYLI: Teşekkürler Pınarcım. Biz aile şirketiyiz. Eğitim danışmanımız eşim Buket Hanım. Genel Müdür olarak oğlum Arda Bey, ben kurucu konumdayım. Nilgün hanım yine eğitim danışmanlarımızdan. Levent Bey var, aynı şekilde. İnsan kaynakları uzmanı o da.

Şu anda 20 tane öğretmen, toplamda 39 çalışan var. Diğer özel okullarda yaklaşık olarak 12-13 öğrenciye 1 öğretmen düşerken bizim okulumuzda 6 öğrenciye 1 öğretmen düşüyor. 


PINAR: Bir konu var ki bunun mutlaka altını çizmek istiyorum. Üstün zekalı öğrencilerinizle ilgili çalışmalarınız nelerdir? 

TÜRKEL ÇAYLI: Üstün zekalı öğrenciler ve onların eğitimini oldukça önemsiyoruz. Zaten materyallerin hepsi ona göre alınıyor. Ayrıca, matematik ve fen alanlarında ileriye  gidecekleri laboratuvar ve deney alanları kuruyoruz.

Anaokulunda 6 yaştan itibaren İspanyolca dil eğitimi veriyoruz. Çocukken 2. Bir dil öğrenmeleri çok önemli ve bu yüzden ders saatlerini 2 saatten 4 saate çıkaracağız çünkü derdini anlatmalarına yetecek kadar değil, dile tümüyle hakim olacakları kadar iyi öğrenmelerini istiyorum. Bunun için Küba İspanyol kökenli öğretmenler getiriyoruz.

Yurt dışında bir kaç okulla işbirliği yapacağız, internet aracılığıyla aynı anda çocuklar birbirlerine sorular soracaklar. Gerekirse onlarla karşılıklı münazara yarışmaları da yapılacak ingilizce olarak. Çocuklar bu şekilde kendilerine güvenlerini geliştirecekler. Çoğu kişi toplum karşısında konuşma yaparken eli ayağı titriyor. Çocuklara toplum karşısında heyecanlanmadan özgüvenle konuşmayı öğreteceğiz bu konuda onları ilerki yıllara hazırlayacağız.


PINAR: Sohbetimiz son hızıyla devam ederken arada dönüp sevgili Nilgün Ulu ' ya soruyorum. Sizi tanıyabilir miyiz, neler yapıyorsunuz? Muhteşem bir enerjiniz var buarada. Gerçekten bu okuldaki öğrenciler çok şanslı...


NİLGÜN ULU: Çok teşekkür ediyorum Pınar Hanım, o enerji karşılıklı inanın. Ben Davranış bilimleri ve eğitim uzmanıyım. Burada okulun vizyonerlik açısından ileriye bakışını beraber kurguluyoruz. "Neden veliler bizi tercih etmeli? " sorunuza ben de cevap vererek başlamak istiyorum. 

Geleceğe dair herkes bir şeyler kurgular, kimi hayıflanır, kimi geçmişe bağlı kalır ama gelecekte başarılı olabilmenin en kolay yolu onu inşa etmektir. Dolayısıyla da biz aslında çocuklarımızı yetiştirirken geleceği inşa ettiğimizi biliyoruz. Bu yüzden de nasıl bir gelecek istiyoruz sorusunu soruyoruz, "nasıl bir çocuk istiyoruz" dan ziyade. Biz sadece kendi gurubunun içerisinde sıkışıp kalmış bireyler istemiyoruz. Bir dünya nesli yetiştirmek ve o dünyaya bilgisiyle, görgüsüyle ve aynı zamanda da erdemiyle hakim olabilecek bireyler yetiştirmek istiyoruz. Bütün eğitim programlarımızı buna yönelik kurguluyoruz. Kuşkusuz her okul benzer şeyler yapıyor, yabancı dil eğitimini pek çok okul veriyor ama biz, İspanyolcayla, koç öğretmenlerle, yetinmek istemiyoruz. 

Biz bu işi ticari anlamda yapmıyoruz, burası elbette ki ticari bir kurum, ticari formasyonu var ama biz daha çok geleceği inşa etmek için çocukların düşleri üzerinden hareket etmeye çalışıyoruz, en önemli ayrımımız da bu. Bunun altını çiziyorum, burası bu işe 35 yıl emek vermiş eğitmenlerin kurduğu bir okul...

PINAR: Öğrenci profili seçiyor musunuz?

NİLGÜN ULU: Biz eğitim eşitliğine inanıyoruz. Bizim sınıflarımızda, üstün zekalı öğrencilerimiz de var ama bunun yanında disleksi olan öğrencilerimiz de var. Derler ya, en zayıf halkası ne ise o kadar güçlüdür o gurup. Bizim disleksi olan çocuğumuz, üstün zekalı olan çocuğumuz kadar başarılı, hem akademik anlamda hem de sosyal anlamda başarılar gösterebiliyor. Eğitimde bizim farkımız, bize gelen çocuğun potansiyellerinin tümünü performansa çevirmelerini sağlamak. Bütün kurgumuz bunun üzerine. Bu yüzden de elbette ki bizden mezun olmuş olan, bizden bir üst sisteme geçecek olan öğrencilerimiz diğerlerinden çok daha büyük bir fark yaratmış olacaklar. Biz bunu eğitimle eğitimin kalitesiyle vereceğiz. Hiç kimsenin üstün insan, üstün ırk olduğunu düşünmüyoruz. Fırsat eşitliğine inanıyoruz.




PINAR: Okul içerisindeki çalışmalarınız neler?

NİLGÜN ULU: Pedagojik akademik olmak üzere iki boyutta çalışmalarımız var. Akademik faaliyetler, eğitimin bilgi aktarma kısmına yönelik faaliyetlerimiz. Bununla birlikte pedagojik faaliyetlerimiz de var. Ne aktaracağımızı da iyi biliyoruz bunu nasıl aktaracağımızı da. Çocuklarımızın kullanabileceği, hayatlarında aktif olarak yararlanabilecekleri süreçlerle biz bunları işliyoruz. İki öğretmen yani koç öğretmen sisteminin olmasının sebebi de bu, çocuklar sadece kitaplardan öğrenmemeli bilgileri, yaşayarak öğrenmeli tecrübe edebilmeli ve bunu gerçek hayatında da kulllanmalı.

PINAR:Yönlendirme yapıyor musunuz yeteneğe göre?



NİLGÜN ULU: Çocukların potansiyellerini keşfetmeye çalışıyoruz yaptığımız çalışmalarla.  Şuan bu çalışmamızın tam ortasında denk geldiniz. 19 martta final çalışmamızla tüm velilerimize çocuklarımızın potansiyelleriyle ilgili geri bildirimde bulunmuş olacağız. 

Her bireyin kendi içinde çok anlamlı çok değerli  bir yanı olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla o değerli yanını keşfetmek, onu daha değerli bir hale getirmek eğitimin asli işlevi diye düşünüyoruz. Uluslararası çalışmalara imza atmak istiyoruz. Sadece bir okulla imza atıp biz bu okulla çalışıyoruz demek yerine, biz o okullarla şöyle çalışmalar yürütüyoruz;

Mesela felsefe kulubümüz olacak anasınıfında sokrates annem ve ben gibi. Bu bir örnek sadece...  Ayrıca, sorgulamaya yönelik eğitim veriyoruz, örneğin;

"Sınıfa girdim, siz kimsiniz dediler, sizce ben kimin dedim. Hatta ismimi sordular, sizce benim ismim nedir dedim. Bir tanesi Ayşe olabilir dedi, biri dedi ki Gül olabilir, bir diğeri bence Ayşegül dedi. Bir diğeri dedi ki babannem :) çok yaratıcılar... sonra dediler ki ben dersten çıkarken, isminizi söylemediniz, dedim ki şimdi söylüyorum ...Nilgün. Bir tanesi el kaldırdı vallahi benziyorsunuz:)) dedi... " Bu sistem dersler için geçerli, 2+2=4' tür yerine neden 4'tür diye sorgulayabilsinler...
Kısacası düşünen birer birey olsunlar, söz söylemenin adabını da uslubunu da bilsinler...

PINAR: Gelelim ödev konusuna...     

TURKEL-BUKET ÇAYLI ile okulu gezerken
NİLGÜN ULU: Ödev kavramını pek çok perspektiften değerlendirebilirsiniz ama bizim bakış açımızda, ödev çocuğa evde yüklenecek extra sorumluluk değil. Biz ödevi pekiştireç amaçlı kullanıyoruz ve de pekiştirme işleminin %'de 80'ini  biz zaten okulumuzda gerçekleştiriyoruz her türlü aktiviteyle, %20'si evlere transfer olduğunda bunun da tek bir amacı oluyor, ebeveyn ve çocuk arasındaki diyaloğu güçlendirecek ödevler yani okul yaşantısını eve taşıdığında bilinçli ortamlar yaratmak için kullanıyoruz ödevleri. Dolayısıyla bizim öğrencilerimizin ve de velilerimizin ödev kaygısı yok. Sınav kaygısı yok. Gelecek kaygısı yok. 
Sevgililer gununde ogrencilerin el emekleri:)
Biz çocukların görev bilinciyle yetişmesini istemiyoruz, içselleştirmelerini ve ona kendilerini ait hissetmelerini sağlıyoruz her konuda...

PINAR: Peki ya kitaplar?


NİLGÜN ULU: Kitap konusu bizim için oldukça önemli, e kütüphanemizle birlikte normal kütüphanemiz de mevcut. Kitap okumak bir zorunluluk değil yaşam biçimi olmalı diye düşünüyoruz ve çocukları bu şekilde yönlendiriyoruz. İlerideki dönemlerde felsefe kitaplarını da müfredata sokacağız, buradaki amaç çocukların daha çok düşünmelerini sağlamak. Örneğin; çocuk Cinderela' yı okudu diyelim. Biz çocuğa Cinderela' nın ayakkabısı başkasına olsaydı ve prens yanlış kişiyle evlenseydi masal nasıl ilerlerdi diye soracağız.  Kendi sonlarını, kendi başlarını yazmalarını isteyeceğiz... Ayrıca, onların okuduğu her kitabı bizim de okumamız gerekir ki üzerinde tartışabilelim... Bu şekilde kitap aşka dönüşecek...

PINAR: Bu harika bilgilerden sonra dönüyorum sevgili Türkel hocamın eşi Buket Hanım'a... Ropörtaj öncesi okulda çıkan yemeklerden bize ikram ederek eğitmenliği yanında, anaç bir anne gibi bu işi koordine etmekte ne kadar usta olduğunu da göstermis oldu. Harika lezzetler Buket Hanım'ın kontrolünde. Söz aldım, tekrar yemeğe gideceğim:)

Buket Hanım sizi tanıyabilir miyiz? 

BUKET ÇAYLI: Pınarcım beğenmenize sevindim, teşekkürler. Ben 33 yıl eğitmenlik yaptım, her ne kadar gıda işiyle uğraşıyorsam da buranın mutfağı konusunda, sağlıklı beslenme konusunda da titizlikle çalışıyorum. Tüm personelin ev yemekleri tadında katkısız ve doğal beslenebilmesi bizim için çok önemli.

Bunun dışında derslerle ilgili konularda da Nilgün Hanım' la çalışmalarımız oluyor. Matematik derslerine, fen derslerine biraz daha dırama katarak, biraz hayata geçirerek öğrencilerin problemleri çözmelerini sağlamak istiyoruz. Problemlerin hayatın içinden geldiğini bildiğimiz için, bu noktada hem profesyonel bazı zamanlarda ise duygusal davranmamız gerekiyor. Hep problem çözme şeklinde değil de, aksiyonlu, çocuğu keyiflendirecek, arkadan gelecek hafif bir müzik eşliğinde dersleri eğlenceli hale getirmek istiyoruz. 

Akademik gelişimlerini de sıkı takip etmek zorundayız, bütün bu kişisel gelişimlerinin, bireyselliklerinin yanında, dönem dönem bir sınav sistemimiz var. Bu şekilde hangi konuda eksik kaldıklarını kolayca saptayabiliyoruz.    


PINAR: Harikasınız... Son olarak sorularım Arda Bey' e...Sizi tanıyabilir miyiz?


ARDA ÇAYLI: Ben bilgisayar mühendisiyim. Eğitimci olmasam da eğitimci bir ailede yetiştim. Daha öncesinde gıda sektöründe çalışmalar yapıyordum ve halen de uğraşıyorum. Burada ise görevim biraz daha farklı, projelerim gibi... Örneğin; İngilizce konusunda çok iyi olmalarını istiyoruz ve bununla ilgili bir proje oluşturduk. Buradaki temel talebimiz şudur; diğer okullarda olmayan yeni bir sistem, yeni bir fikir ve yeni bir proje. 

Buradaki sentez, hem geniş bir kadro, hem tecrübeli öğretmenler... Bir sınıfta müzik olarak Rihanna dinletiliyorsa, diğer bir sınıfta Bediha Akkor dinletildiğine ben şahsen şahit oldum:) Bu sentezi maksimum pozitif şekilde değerlendirmek istiyoruz.

Burada öğretmenlerimize çeşitli şekilde katkılarımız da oluyor. Nilgün hocamız ve Levent bey çeşitli seminerler düzenliyorlar. Bunu genele yaymak istiyoruz. Eğitim kalitesinin artması açısından bölgedeki diğer okullarla da ortak bir çalışma yapmayı hedefliyoruz ki tekliflerimiz ilettik bile. 

seneler gecse de insan heyecanlaniyor, eskiyi yad ettik :)
İngilizce konusuna çok fazla yoğunlaştık ama akademik açıdan da diğer normal eğitim siteminin de çok değerli olduğunu düşünüyorum...

Aynı zamanda, bir pilot sınıfla başlattığımız çalışmamız var. Bunu en zor olan 1. sınıfta denedik çocukların çok hoşuna gitti, velilere de yansıdı tabi...

Formal eğitim sistemi nasıldır, arka arkaya sıralar dizilidir. Biz bunları bir tarafa toplayıp, çocukların kendilerini rahat hissedebilecekleri bir sistem uygulamak istiyoruz. O sıraları bir tarafa toplayıp, bir tarafa da minderleri atıp Türkçe öğrenecekleri alan açarken diğer tarafta da İngilizce öğrenebilecekleri, rahatça kendilerini ifade edebilecekleri çalışma alanını yaratıyoruz. 

Finlandiya sistemi gibi diyebiliriz...

Türkiye' de diğer okullara baktığım zaman bu konuda çok büyük bir açık var diyebilirim. Çok sanayileşmiş bu iş, ticarete dökülmüş. X okul çok kurumsal bir şekilde ilerliyor, müthiş işler yapıyor, dolayısıyla kayıt alıyorlar fakat o çocuk orada kayboluyor. Biz butik okul olma avantajımızı en iyi şekilde kullanmak istiyoruz. Birebir zaten ilgileniyoruz ama çocuğun burada kaybolmaması lazım ve evinde gibi hissetmesi lazım. Anaokulundaki çocuk kişisel gelişimini tamamlarken, çocukluğunu da yaşamalı. Biraz daha buna yöneliyoruz.

Oyun alanları...  
Onda da formal olanı yapmak istemiyoruz. Alanımız kısıtlı doğru ama orman ve sahil çok yakın. Mesela aktivite olarak bir bisiklet gezisi düzenlemeyi planlıyoruz. Ormanda kamp olabilir. Basketbol ve valeybolun yanında bir kayak okulu düşüncemiz de var.

Sadece beden eğitimi alanıyla değil, her alanda profesyonel lig koçlarıyla çalışmaya özellikle önem gösteriyoruz. Dolayısıyla, sporun hangi branşında başarılıysa, çoçuklar o branşta lige çıkabilecek düzeyde eğitim alacaklar...

Çocukların hayal gücü çok önemli, buna istinaden bir resim yarışması yapacağız. Konu da şöyle olacak; hayalinizdeki süper kahramanı çizin! 

İçlerinden seçtiğimizi, grafik desteğiyle bu okulun sembolü yapacağız. Amacımız çocuğu da bu yönetim ve işleyişe dahil etmek. Mesela zil seslerini ve anonsları İngilizce olarak buradaki bir öğrencimize telafuz ettirdik. Arkadaşlarının da çok hoşuna gitti bu uygulama. Hepsi çok sevdiler. Aynı zamanda temizlik yarışmaları da yapacağız. İleride bu alışkanlığı kazanmaları çok önemli. Yemek konusunda sıradan kızartma vs kaldırıldı. Çocuklar mevsimine göre yeri geldiğinde enginar da yemeli brokoli de... Zor bir süreç bir ilkokul çocuğu için ama bu alışkanlığın öğretmenle kazandırılabileceğine inanıyoruz.  


PINAR: Nilgün hanım ekliyor... "Eğitimde fırsat eşitliği ama çözüm ortaklığında büyük bir seçicilik ve titizlik var... Çocukların, çocukluklarını rahatça yaşayabilmelerini önemsediğimiz için, bizde heryer oyun alanı. Sıralar oyun alanına dönüşebiliyor. Öğretmen kürsüsü de buna dahil.  Koridordan geçerken ilk gözünüze çarpan şey gülen çocuklar olacak... "

SON SÖZ İÇİN TÜRKEL HOCAMA DÖNÜYORUM... Sevgili hocam yine harika bir işe imza atmışsınız. Sizi tebrik ediyorum. Başarılarınız daim olsun. Farkınız tartışılmaz... Son olarak neler söylemek istersiniz?

TÜRKEL ÇAYLI: Teşekkürler Pınarcım eski bir öğrencim olarak ziyaretin beni gururlandırdı, senin de başarıların daim olsun. 
Son olarak kısaca şunu söylemek isterim;  Hedefimiz; geleceğin Atatürk Türkiye' sine mutlu, onurlu ve başarılı gençler yetiştirmek...


"Öğretmen, doğan güneşe benzer demişler. Etrafını aydınlatarak, karanlıklara meydan okur." Türkel Çaylı tam da bu sözün hakkını veren eğitimcilerden. Hayatta en büyük mucize, küçükken iyi bir öğretmene rastlamaktır... Ne mutlu ben ve benim gibi  eğitim hayatında hep iyilere rastlamış olanlara. Çocukların sadece zihnen değil, ahlaken de eğitildiği AK Koleji Florya' ya için rahat bir şekilde çocuğunu emanet edebilir, başarılarını seyrederken onu yeniden keşfedebilirsin...

Sevgiyle, eğitimle...

Pınar TOK























İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
PROF.DR.SEVİL ATASOY

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
BETÜL MARDİN

W.SHAKESPEARE

Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin, şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

Bu Blogda Ara

Translate