BU YIL KESİN,SENEYE İNŞALLAH :)

By | Çarşamba, Aralık 17, 2014

Yeni yıl denince,aklımıza 1 ocak tarihine bağlanan umutlar, dilekler, verilecek kilolar, uyulacak diyetler, gidilecek spor salonları, çıkılacak tatiller vs vs diye uzayıp giden sonsuz istekler geliyor. "Bu yıl kesin" diye başlıyor, "seneye inşallah"la devam ediyor :)

Derdin "eğlence çıktı yine" deyip yeni bir yılı kutlamak mı, yoksa "bu yıl da olmadı, haydi seneye" diye kendini teselli edip herşeyi bir güne yükleyecek kadar hayalperest olmak mı?

Bence ikisi de...

Sevdiklerinle eğlenmek, ailenle vakit geçirmek için güzel bir firsat evet ama fazla hayalperest olmak da iyi değil. Bu hayatta her zaman dalgalar olacak, önemli olan her şeye rağmen bu dalgaların altında kalmamak ve vazgeçmemek.

Peki nereden çıkmış yeni yıl? Çocukluğumuzdan beri ezberlediğimiz kulaktan dolma bilgilerden bahsetmek yerine araştırmayı tercih ettim.Direk konuya giriyorum...

ÇILGIN KUTLAMALARIN ADRESİ BABİLLİLER

Yeni yıl ilk defa Babilliler tarafından kutlanmış yani yaklaşık 4000 yıl önce... M.Ö. 2000' de yeni yılın baharın başlangıcı olduğu sanılırmış. Eee tabi onlar da haklı, çiçekler açıyor, bitkiler canlanıyor, yeşilleniyor... haliyle doğa uyanıyor diye öyle düşünmüşler. Hani şimdinin deyimiyle 40 gün 40 gece olmasa da yaklaşık bir hafta on gün, çılgınlar gibi kutlama yaparlarmış bu sebepten.

Romalılar işi büyütmüşler. Onlar da yeni yılın mart sonu gibi başladığını düşünüyorlarmış ama her imparator sonrası takvimleri değiştiği için kafaları karışmış ve bakmışlar güneşle takvim eş zamanlı değil işte o zaman kolları sıvamışlar.

153 yılında Roma senatosu 1 ocak'ı yeni bir yılın başlangıcı ilan etmiş.Ta ki Sezar'a kadar (M.S.46). Sezar'ın hakkı Sezar'a verilmiş aslında ve ortaya Jülyen takvimi çıkmış. Jülyen takviminde de yeni yıl 1 ocak olarak kabul edilmiş ve Sezar güneşle eş zamanlı takvim olsun diye önceki yılı 445 günde bitirtmiş.

Sonralarda, inançların da etkisiyle kutlamalar çeşitlenmiş ama hiç o zamanki kadar coşkulu kutlanmamış.

YILBAŞI BAŞKA NOEL BAŞKA!

Yılbaşı'nın Noel yada Christmas ile bir tutulması yanlış bir algı çünkü yılbaşı, bir hıristiyan bayramı olan ve İsa’nın doğuşunu kutlayan Noel’den tamamen ayrı olarak kutlanır.Özellikle Hristiyan ülkelerde Noel ve Yılbaşı tatilleri birleştirildiği için bazı gelenekler de birbirine girmiş.

Ağaç süslemeleri, hediyeleşmeler yılbaşında değil noel' de olurmuş. Bunca zaman pazarlama oyununun içinde miydik yani:) Bu işin şakası tabi, insan sevdiklerine hediye almak ya da sadece "seni seviyorum" demek için özel bir günü beklememeli! İçinden geldiği zaman en özel andır zaten.

BEN TARİHİN YALANCISIYIM

Noel kutlamalarının ilk ortaya çıkışı da Hristiyan dini kaynaklı değilmiş üstelik! Noel ya da Christmas’ın orijini Antik Roma’ya dayanıyormuş. Şöyle diyor tarih;

"Antik Roma’da her yıl 17 – 23 Aralık tarihlerinde Tanrı Satürn adına Saturnalia adı verilen bir festival düzenlenmekteydi. Saturnalia festivali sınırsız özgürlük anlamına gelmekteydi. Festival boyunca insanlar istedikleri her şeyi yapabilirler fakat suç da olsa cezalandırılmazdı. Romalılar, bu dönemi fırsat olarak görüp diğer zamanlarda yapamadıkları herşeyi yaparlarmış.

Hristiyanlar Pagan (Putperest) olan Romalıların dinlerini değiştirmek için akıllıca bir taktik kullanmışlar. En önemli Roma festivalinin Hıristiyanlığa uyması için örf ve adetleri aynı kalmak suretiyle adını değiştirip küçük değişiklikler yapmışlar. Bazı eski uygulamaları aynen kabul etmişler. Hıristiyanlar, Saturnalia yılın en büyük şöleni olduğu için kendi kurtarıcılarının doğum günü kutlamaları ile birleştirmişler.

Anlayacağın hediyeleşmelerin, ağaç süslemelerinin, geleneklerin Hıristiyanlıkla ilgisi yokmuş taaa Paganlardan geliyormuş. 

Dönemin popüler hediyelik eşyaları yazılı tabletler, mumlar ve topraktan yapılma heykelcikler olmuş. Daha sonraları Hıristiyanlar, çocuklara hediyeler vererek yılbaşında onları sevindiren Aziz Nicholas ya da Noel Baba figürünü icat etmişler.

Bu araştırmalar nediyorsa diyor önemli olan tek sonuç şu bence:
Mutlu olmak, mutlu etmek, hatırlamak, hatırlanmak için yeni yılı beklemek sadece bahane. Bu yıl dileklerinin arasına sağlıktan sonra en çok da sevmeyi, sevilmeyi  kat. Şu günlerde en çok ihtiyacımız olan şey bu değil mi?

Yeri gelmişken hatırlatmak isterim. Sevgi, yardımlaşmayı da içerir. Keyfin için, sevdiklerine alacağın hediyelere bakarken lütfen www.lsvdukkan.com adresini de ziyaret et. Lösev'in kuruluşu olan Lsv dükkanda, lösemili çocukların annelerinin ve lösemiyi yenmiş gençlerin ürettiği birbirinden anlamlı ve harika ürünler var.

Sevgiyle dolu, sağlıklı yıllar,

PINAR TOK



NOT:

Takvimlere Göre Yılbaşı

1 Ocak: Türkiye dahil, çoğu ülke tarafından kullanılan Miladi takvime göre yılın ilk günü. Hicri Takvimde yılbaşı Muharrem ayının 1′inde gerçekleşir. Hicri Takvim 12 kameri aya göre düzenlendiğinden 354 güne denk gelir, dolayısıyla Miladi takvime göre yılbaşı her yıl 11 gün önce gerçekleşir. Böylece 2008 yılında Miladi yıl boyunca Hicri takvimde iki adet yılbaşı gerçekleşmiştir.

Roşaşana (İbranice yeni yıl): Musevi yılbaşıdır. Hamursuz Bayramı’ndan 163 gün sonra kutlanır.Doğu Ortodoks Kilisesi’nde yılbaşı (İsa’nın sünnet yıldönümüne de denk gelen) 14 Ocak’da kutlanır (Jülyen Takvimine göre 1 Ocak). Ancak en büyük 12 Doğu Ortodoks Kilisesinin sekizi, iki tarihin aynı güne geldiği Güncellenmiş Jülyen Takvimini benimsemiştirler (Bulgaristan, Kıbrıs Cumhuriyeti, Mısır, Polonya, Romanya, Suriye, Türkiye ve Yunanistan). Gürcistan, İsrail, Rusya ve Sırbistan Ortodoks Kiliseleri ise Jülyen Takvimi kullanmaya devam ederler.

Çin yılbaşı her yıl ilk kameri ayınının yeni Ay gününde kutlanır, ki bu da kabaca ilkbahara denk gelir. Tam tarihi, Miladi takvime göre 21 Ocak ile 21 Şubat arasına düşer. Çin’de yılın en önemli bayramı konumundadır.İran takviminde yılbaşı Norous (Nevruz) olarak anılır ve ilkbaharın başında kutlanır (20 veya 21 Mart).

Tayland, Kamboçya ve Laos’da yılbaşı 13 Nisan’dan 15 Nisan’a kadar kutlanır. Özellikle Tayland’ bu kutlama su dökerek gerçekleşir.




İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
PROF.DR.SEVİL ATASOY

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
BETÜL MARDİN

W.SHAKESPEARE

Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin, şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

Bu Blogda Ara

Translate