The Latest

sevgi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sevgi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster



İNGİLİZ ÇİFT BERABERLİĞİN FORMÜLÜNÜ BULMUŞ!

Haberi ilk okuduğumda beni çok güldürdü. Değişiklik adına yapılan uç nokta bir hayal gücü, tebrik etmek gerekir.

Tam 3 yıl önce evlilik kararı almış resimde gördüğünüz İngiliz çift. Dünyayı gezip 66 ülkede 66 kez o ülkenin geleneklerine göre düğün yapmışlar. Amaç dünyanın en iyi düğününü yaparak evlenmekmiş. Henüz resmi olarak evlenmemişler çünkü hayallerindeki düğün konseptini, yerini henüz bulamamışlar. En son Güney Afrika'da Zulu kabilesinin kıyafetlerini giyip vampir temalı düğün bile yapmışlar,siz düşünün artık diğer temaları...

Buradaki amaçta ince bir zeka var sanki...:)

Aklıma 3 seçenek geliyor. Birincisi, dünyadaki boşanma oranları psikolojilerini etkiledi ve boşanmamak için evlenmiyorlar. İkincisi, klasik evlilik sendromu, korku ve en sağlam oyalama taktiği. Sonuncusu ise, bu çift gerçekten deli.

Gerçi henüz Türkiye'ye gelmemişler, gelseler kesin evlenmekten vazgeçerlerdi. Lauren Hill,Elvis Presley, Frank Sinatra, Nat King Cole ile başlayıp, Ankara havasına bağlanan, 300-500 kişiyle öpüşüp, onları eğlendiren ama takı merasimi yüzünden kendi düğününü kaçıran gelin-damat-düğün konsepti, İngiliz çifti evliliğe tamamen tövbe ettirebilir :)

BOŞANDIKLARINI BİR DÜŞÜNSENİZE!

Hadi diyelim evlendiler, anlaşamadılar ve boşanmaya karar verdiler. Acaba kaçıncı senede hangi ülkenin boşanma usulünü beğenecek bunlar. Boşanmaları kaç yıl sürecek mesela:)

2008 yılında beri sevgili olan Alex Pelling ve Lisa Gant çiftinin özellikle son dönemlerdeki boşanma oranlarına baktığımızda, birlikteliklerini renklendirmek adına çok değişik ve çılgın bir yol bulduklarını kabul etmek gerekir. Hani bizde derler ya, birini en iyi yolculukta bir de içki masasında (içki sağlığa zararlıdır, erken yaşlandırır:) ) tanırsın diye. Bu çift, buldukları bu yolla birbirlerini imza ile garantiye! almadan, maske takmadan, her şartta, her kültürde uyum ve bağlılık testi yapar gibiler... İnşallah da emeklerinin sonu mutlu biter. O kadar sıkıldık ki ayrılık haberleri ve boşanmalardan, en azından bu ilişkide derin bir emek var, sevgi ve sabır var.

ROMEO&JULIET

E bir de kavuşamamanın, rutine bağlanmamanın heyecanı var tabi! Burada aklıma şu geliyor. Ne Romeo, Romeo olurdu ne Juliet, Juliet olurdu eğer kavuşmuş olsalardı:) Bütün büyük aşklar tarih yazar, tarih kavuşamayanları yazar....

İlişkileri renklendirmek gerek, birlikte vakit geçirildiği kadar ayrı da olmak gerek, her an dip dibe olmak değil sevgi. Birlikteliklerde nefes almak gerek, karşılıklı "kendi alanları,hobileri" olması gerek. Tabi bunları anlayacak anlayış ve saygı da gerek...

BİR PROBLEM EKSİK

Evlilik çok saygın bir kurum. Aile olmak çok güzel bir durum. Anlaşan ve seven, saygılı ve özgür ruhlar karşılasırsa tadından yenmez ama gereklilik değil, seçim.

Hayran olduğum Betül Mardin'in çok sevdiğim öğütlerinden biri tam da bu dediğimi tamamlıyor sanki:

Evlilik şart değil,Gerekli de değil. Hatta şöyle söyleyeyim: One 

problem less! (Bir problem eksik!) 

:))) 

TÜM RUH İKİZLERİNİN BİRBİRİNİ BULMASI DİLEĞİYLE,

PINAR TOK




  
  







Şu resme bakınca lokma geçer mi boğazlardan?
Hayat bu,geçiyor elbet ama paylaşmak diye birşey var,insan olmanın getirdiği duygular var.
Var var da,hiç düşünüyor muyuz mesela yemek seçerken,seçimi olmayanları?Ya da ihtiyacımız olmayan şeyleri sırf beğendik diye satın alırken,en temel ihtiyacını bile karşılayamayanları?
Elimizden geleni paylaşıyor muyuz yoksa sadece bu gibi resimlere bakıp,2 dakikalık yasa girip,"ah,ah,vah,vah"mı demekten ibaret yardımlaşma anlayışımız?

Tok,açın halinden anlamaz!
En çok empati yapılması gereken durumlardan biri de bu.Dünyadaki hiçbir insan kötü şartları haketmez.Hele de çocuklar...Büyüklerin çıkar savaşlarında yokolan ya da yaşam savaşı veren masum çocuklar.Onlar dünyanın en savunmasız,en dürüst,en sevgi dolu varlıkları.Hepimizin günlük hayatta taktığı görünmez maskelerden yok onlarda,strateji oyunları yok.Şeffaflar,düşündükleri neyse onu ifade ediyorlar ve tek dertleri sevilmek,oyun oynamak,koşmak,mutluluk saçmak.

BU YIL BİR ÇOCUĞU GÜLÜMSET!
Yeni yıl yaklaşırken hepimizin sonsuz istekleri sonsuz umutları var biliyorum ama hatırlatmakta da yarar görüyorum.Eğer,diğer insanların hayatlarında bir fark yaratamıyorsak,insan olmamızın anlamı ne?İnsani sorumluluklarımız sadece kendimiz ve ailemizden ibaret değil.Dünyadaki her canlı için birşey yapmalı,mutluluğun formülü yardımlaşmadan geçer.Herkesin kendi şartlarına göre yardım edebileceği en az bir kişi mutlaka vardır.Bu yardım para olur,oyuncak olur ya da sadece sarılmak bir çocuğa.Buna siz karar verin..Onlar geleceğimiz.
İmkanları,aileleri yok belki ama hayallerine yol açacak "İNSANLIK"diye kocaman bir aile ihtimalleri var.Bu ihtimali gerçeğe çevirmek hiç de zor değil.El uzatalım onlara.

SEVGİ EVLERİ
Mesela Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın hayata geçirdiği,"mutlu yuva,mutlu yaşam" diye 2000 yılından buyana varolan harika bir çocuk evleri projesi var.Detaylara, http://mutluyuva.org/cocuk-evleri/ linkinden bakabilirsiniz.Bu sadece bir örnek,aşağıdaki linklere de bir göz atın derim.Siz vicdanınız nereyi gösteriyorsa oraya el uzatın.
Yeni yılda bir çocuğun bile hayatı değişse bu kocaman bir dünya demek.

http://www.tohumotizm.org.tr/
http://www.losev.org.tr/v2/tr/default.asp
http://www.koruncuk.org/
http://www.kacuv.org/http://kimsev.org/
http://www.unicef.org/turkey/sy20/_gi29.html

"cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
 şefkat ve merhamette güneş gibi ol

 başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol
 hiddet ve asabiyette ölü gibi ol
 tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol
 hoşgörülülükte deniz gibi ol
 ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol..."MEVLANA

BU YIL BÜTÜN ÇOCUKLAR GÜLSÜN...

Mutlu,sağlıklı,güzel yıllara,
Sevgiyle,

PINAR TOK










Yeni yıl denince, aklımıza 1 ocak tarihine bağlanan umutlar, dilekler, verilecek kilolar, uyulacak diyetler, gidilecek spor salonları, çıkılacak tatiller vs vs diye uzayıp giden sonsuz istekler geliyor. "Bu yıl kesin" diye başlıyor, "seneye inşallah"la devam ediyor :)

Derdin "eğlence çıktı yine" deyip yeni bir yılı kutlamak mı, yoksa "bu yıl da olmadı, haydi seneye" diye kendini teselli edip herşeyi bir güne yükleyecek kadar hayalperest olmak mı?

Bence ikisi de...

Sevdiklerinle eğlenmek, ailenle vakit geçirmek için güzel bir firsat evet ama fazla hayalperest olmak da iyi değil. Bu hayatta her zaman dalgalar olacak, önemli olan her şeye rağmen bu dalgaların altında kalmamak ve vazgeçmemek.

Peki nereden çıkmış yeni yıl? Çocukluğumuzdan beri ezberlediğimiz kulaktan dolma bilgilerden bahsetmek yerine araştırmayı tercih ettim.Direk konuya giriyorum...

ÇILGIN KUTLAMALARIN ADRESİ BABİLLİLER

Yeni yıl ilk defa Babilliler tarafından kutlanmış yani yaklaşık 4000 yıl önce... M.Ö. 2000' de yeni yılın baharın başlangıcı olduğu sanılırmış. Eee tabi onlar da haklı, çiçekler açıyor, bitkiler canlanıyor, yeşilleniyor... haliyle doğa uyanıyor diye öyle düşünmüşler. Hani şimdinin deyimiyle 40 gün 40 gece olmasa da yaklaşık bir hafta on gün, çılgınlar gibi kutlama yaparlarmış bu sebepten.

Romalılar işi büyütmüşler. Onlar da yeni yılın mart sonu gibi başladığını düşünüyorlarmış ama her imparator sonrası takvimleri değiştiği için kafaları karışmış ve bakmışlar güneşle takvim eş zamanlı değil işte o zaman kolları sıvamışlar.

153 yılında Roma senatosu 1 ocak'ı yeni bir yılın başlangıcı ilan etmiş.Ta ki Sezar'a kadar (M.S.46). Sezar'ın hakkı Sezar'a verilmiş aslında ve ortaya Jülyen takvimi çıkmış. Jülyen takviminde de yeni yıl 1 ocak olarak kabul edilmiş ve Sezar güneşle eş zamanlı takvim olsun diye önceki yılı 445 günde bitirtmiş.

Sonralarda, inançların da etkisiyle kutlamalar çeşitlenmiş ama hiç o zamanki kadar coşkulu kutlanmamış.

YILBAŞI BAŞKA NOEL BAŞKA!

Yılbaşı'nın Noel yada Christmas ile bir tutulması yanlış bir algı çünkü yılbaşı, bir hıristiyan bayramı olan ve İsa’nın doğuşunu kutlayan Noel’den tamamen ayrı olarak kutlanır.Özellikle Hristiyan ülkelerde Noel ve Yılbaşı tatilleri birleştirildiği için bazı gelenekler de birbirine girmiş.

Ağaç süslemeleri, hediyeleşmeler yılbaşında değil noel' de olurmuş. Bunca zaman pazarlama oyununun içinde miydik yani:) Bu işin şakası tabi, insan sevdiklerine hediye almak ya da sadece "seni seviyorum" demek için özel bir günü beklememeli! İçinden geldiği zaman en özel andır zaten.

BEN TARİHİN YALANCISIYIM

Noel kutlamalarının ilk ortaya çıkışı da Hristiyan dini kaynaklı değilmiş üstelik! Noel ya da Christmas’ın orijini Antik Roma’ya dayanıyormuş. Şöyle diyor tarih;

"Antik Roma’da her yıl 17 – 23 Aralık tarihlerinde Tanrı Satürn adına Saturnalia adı verilen bir festival düzenlenmekteydi. Saturnalia festivali sınırsız özgürlük anlamına gelmekteydi. Festival boyunca insanlar istedikleri her şeyi yapabilirler fakat suç da olsa cezalandırılmazdı. Romalılar, bu dönemi fırsat olarak görüp diğer zamanlarda yapamadıkları herşeyi yaparlarmış.

Hristiyanlar Pagan (Putperest) olan Romalıların dinlerini değiştirmek için akıllıca bir taktik kullanmışlar. En önemli Roma festivalinin Hıristiyanlığa uyması için örf ve adetleri aynı kalmak suretiyle adını değiştirip küçük değişiklikler yapmışlar. Bazı eski uygulamaları aynen kabul etmişler. Hıristiyanlar, Saturnalia yılın en büyük şöleni olduğu için kendi kurtarıcılarının doğum günü kutlamaları ile birleştirmişler.

Anlayacağın hediyeleşmelerin, ağaç süslemelerinin, geleneklerin Hıristiyanlıkla ilgisi yokmuş taaa Paganlardan geliyormuş. 

Dönemin popüler hediyelik eşyaları yazılı tabletler, mumlar ve topraktan yapılma heykelcikler olmuş. Daha sonraları Hıristiyanlar, çocuklara hediyeler vererek yılbaşında onları sevindiren Aziz Nicholas ya da Noel Baba figürünü icat etmişler.

Bu araştırmalar nediyorsa diyor önemli olan tek sonuç şu bence:
Mutlu olmak, mutlu etmek, hatırlamak, hatırlanmak için yeni yılı beklemek sadece bahane. Bu yıl dileklerinin arasına sağlıktan sonra en çok da sevmeyi, sevilmeyi  kat. Şu günlerde en çok ihtiyacımız olan şey bu değil mi?

Yeri gelmişken hatırlatmak isterim. Sevgi, yardımlaşmayı da içerir. Keyfin için, sevdiklerine alacağın hediyelere bakarken lütfen www.lsvdukkan.com adresini de ziyaret et. Lösev'in kuruluşu olan Lsv dükkanda, lösemili çocukların annelerinin ve lösemiyi yenmiş gençlerin ürettiği birbirinden anlamlı ve harika ürünler var.

Sevgiyle dolu, sağlıklı yıllar,

PINAR TOK



NOT:

Takvimlere Göre Yılbaşı

1 Ocak: Türkiye dahil, çoğu ülke tarafından kullanılan Miladi takvime göre yılın ilk günü. Hicri Takvimde yılbaşı Muharrem ayının 1′inde gerçekleşir. Hicri Takvim 12 kameri aya göre düzenlendiğinden 354 güne denk gelir, dolayısıyla Miladi takvime göre yılbaşı her yıl 11 gün önce gerçekleşir. Böylece 2008 yılında Miladi yıl boyunca Hicri takvimde iki adet yılbaşı gerçekleşmiştir.

Roşaşana (İbranice yeni yıl): Musevi yılbaşıdır. Hamursuz Bayramı’ndan 163 gün sonra kutlanır.Doğu Ortodoks Kilisesi’nde yılbaşı (İsa’nın sünnet yıldönümüne de denk gelen) 14 Ocak’da kutlanır (Jülyen Takvimine göre 1 Ocak). Ancak en büyük 12 Doğu Ortodoks Kilisesinin sekizi, iki tarihin aynı güne geldiği Güncellenmiş Jülyen Takvimini benimsemiştirler (Bulgaristan, Kıbrıs Cumhuriyeti, Mısır, Polonya, Romanya, Suriye, Türkiye ve Yunanistan). Gürcistan, İsrail, Rusya ve Sırbistan Ortodoks Kiliseleri ise Jülyen Takvimi kullanmaya devam ederler.

Çin yılbaşı her yıl ilk kameri ayınının yeni Ay gününde kutlanır, ki bu da kabaca ilkbahara denk gelir. Tam tarihi, Miladi takvime göre 21 Ocak ile 21 Şubat arasına düşer. Çin’de yılın en önemli bayramı konumundadır.İran takviminde yılbaşı Norous (Nevruz) olarak anılır ve ilkbaharın başında kutlanır (20 veya 21 Mart).

Tayland, Kamboçya ve Laos’da yılbaşı 13 Nisan’dan 15 Nisan’a kadar kutlanır. Özellikle Tayland’ bu kutlama su dökerek gerçekleşir.






SEVGİNE "ENGEL" KOYMA 



En büyük engelin sevgisizlik olduğunu düşündüğüm bu dünyada, empati yapmamız gereken en önemli günlerden biri bugün. Dünya engelliler günü.



Anneler günü,babalar günü, sevgililer günü,  yeni yıl , doğumgünleri vs gibi heyecanla sevgiyle kutladığımız, hediyelerle anlamlandırdığımız günlerden çok daha farklı ve önemli.

Bugün sağlıklıyız diye şükrederken, etrafımızda bunun için hergün dua eden engelli bireyleri görmezden gelmek en büyük engel bence.Herkes gibi onların da en tabi hakkı güzel şartlara sahip olmak.Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15’i, yani 1 milyardan fazla kişi çeşitli engellilik durumuna sahip ve bu  bireylerin  4 milyon 500 bini ülkemizde yaşamakta.Bununla birlikte dünyanın birçok ülkesinde, şehrinde "engelsiz" şehir planlamaları yapılırken,ülkemiz de dahil halen  birçok yerde bu planlamalar yetersiz kalıyor.

Engelli insanlara acımak vicdanlı olmak anlamına gelmiyor, aksine onlara bu engellerini hissettirmeden , hayatlarını kolaylaştırarak mutlu olmalarını sağlamak, elimizden gelen neyse onu yapabilmeye çalışmaktır gerçek vicdan.





Başta da söylediğim gibi kendimizi biran bile olsa onların yerine koyarak düşünmemiz, empati yapmamız onların neler hissettiklerini, nelere ihtiyaç duyduklarını anlamamızı sağlayacaktır.

Sevgiyle kurulan köprüler kaleler gibidir kimsenin yıkmaya gücü yetmez. Sevgiyle iyileşir insan. Hiçkimse özünde kötü değildir, kötü olanların kökeninde sevgisizlik vardır. Bu da bir duygusal engeldir. Sevginin açamayacağı bir kapı yok, en kötü durumlarda bile çoğu zaman sevginin gücü kazanmıştır.


Yazdıklarımın her kelimesini hepimiz çok iyi biliyoruz zaten ama uygulamada zayıf kalabiliyoruz.Günlük koşuşturmada, bu gibi özel günler frene basıp düşünmemizi sağlıyor. Engelli bireyler için birçok yardım kanalı var,mesela http://www.devturkiye.org/index.php adresini ziyaret edebilir ayrıntılı şekilde bilgi sahibi olabilirsiniz.

Hiçbirşey yapamıyorsan sadece sevgini vermeyi dene ve izle. Bir kişinin bile gülümsemesine sebep oluyorsa sevgin, gerçek yardımsever sensin....

Sevgiyle dolu günlere,

PINAR TOK 

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
PROF.DR.SEVİL ATASOY

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
BETÜL MARDİN

Güzel ANNEM sen hep benimlesin💜

Güzel ANNEM sen hep benimlesin💜
Annem

W.SHAKESPEARE

Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin, şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *


Bu Blogda Ara

Translate

Blog Arşivi

HER ŞEYE RAĞMEN GÜLÜMSE

HER ŞEYE RAĞMEN GÜLÜMSE
GÜLÜMSEMEK GÜLÜMSEMEYİ ÇEKER ;)

sporun her rengi

sporun her rengi
JET SKİ sevenler

PİLATES AŞKI

PİLATES AŞKI
SAĞLIKLI YAŞ ALMAK İÇİN