MEVLANA & SEMS

By | Perşembe, Aralık 31, 2015



Arıyorum... İçimdeki yakınlığı
Yakınlıktaki içimi, içimdeki seni.
Dönüp dolaşıyorum ey aşk.
Dolaşıp duruyorum...

ŞEMS: Hocam (Rukneddin Secasi) aşk nedir?

 - "Bardağa dolan ilk şarabı, sakinin sarhoş bakışlarından ödünç aldılar. Dünyanın neresinde bir gönül derdi varsa onları bir araya topladılar, adına aşk dediler..."

- Peki, aşkın acı pınarını kim bal eyler?

- Evlat o bal ummanını buralarda arama, Konya'da bulacaksın.

- Kimde?

- Aşkın pirinde. Öyle pir ki pişireni sen olacaksın.

- Nasıl tanırım onu, izi, işareti ne?

- O seni bulur. Şam'a bir kafile gelecek. Onu karşıla. Her kafileye sor, soruştur. Aşkı kitaplarda, halveti yollarda arayandır senin aşığın. Kim kimi aradı, kim kimi buldu, bunu aşka adanış belirleyecek.

Konya'nın yolunu tutmadıysan, tasavvufla ilgin yoksa o zaman yorum da yapma...

MEVLANA ve ŞEMS'i anlamak gerçek aşk' tan geçer...

Beni derinden etkileyen muhteşem bir şehirdeyim, Konya' dayım. Öyle bir şehir ki; dili olsa da günlerce, aylarca dinlesem, sussam, ağlasam, anlasam... İnsanın ruhuna inen bir derinliği var Konya'nın , maneviyatın kuvvetliyse dalı veriyorsun o derinliğe ve başlıyorsun sorgulamaya hayatını... 

Mevlana ve Şems aşkı sarıyor her yanını, şehrin diğer güzellikleri bir yana dursun tüm dikkatim bu meselede....ilahi bir boyut. Bunu anlayabilmemiz mümkün değil ancak anlamaya çalışabiliriz. Araştırmalarımda gördüm ki anlamayan da çok...


MADEM HAMI PİŞİREMİYORSUNUZ BARİ PİŞMİŞİ HAM ETMEYİN...
Bugüne kadar milyonlarca yazı yazıldı bu şehri büyülü yapan Şems ve Mevlana ile ilgili. Bunların hepsini analiz edip yorum yapacak değilim elbet ama septik ve entrika dolu yorumlara da sessiz kalamıyor insan.. Karşındaki hakkında bir yorum yapabilmen için onun geçtiği tüm yollardan geçmiş olman gerekir. Özellikle de yorum yaptığın, ilişkilerini farklı boyutlara taşıdığın kişiler ilahi boyuttaysa... Hak' ka aşıksa...

Olumsuz yazıların sahiplerinin, kendi ışıklarının olmadığı, kalp gözlerinin de karardığı aşikar ki cüret edebilmişler sırlarla dolu meşakkatli yolculuğu yapanların üzerinden ezbere edebiyat yapabilmeye... Hani bir nevi, dinime küfreden müslüman olsa modelleri...

Milletçe ezelden beri ne meraklıyızdır dedikoduya, başkalarının hayatlarına. Bilmeyiz ki, kınanan her şeyi yaşatır Allah... Bilmeyiz ki derindedir anlam, sığda kalanlar boğulurlar aslında...

Bir iki kelime kitap okusan, araştırsan, konunun derinliğine dalsan, Konya'da onları ziyaret etsen de anlasan ne demek istediğimi, bilsen bu dünyada ne kadar boş şeylerle uğraşıp da zaman kaybettiğini. 

Şems'in Mevlana'ya dediği gibi: 
" Git şimdi ey vefalı! Açtırma kötü söz arayanların dudaklarını;
sakız verme dedikodu arayanların ağızlarına.
Beni aramaya çıktığını aleme bildirip deliliğine ferman yazdırma.
Kimse seni burada görmeden git. Ben ki, varım; sen içimdesin, bunu bil."

SEN NASIL BİR PINARSIN MEVLANA'M İÇTİKÇE DAHA ÇOK SUSUYORUM

Mevlana bir okyanus Şems de bir güneş... "Her aşk baş götürür, bu kez baş veren Şems olmuştur" diyor okuduğum bir kitapta ( Aşkın Gözyaşları' nı  bizlerle buluşturan değerli Sinan Yağmur' a sonsuz teşekkürler) ve şöyle devam ediyor;

"Şems ki, Mevlana'yı Mevlana yapandır. Şems ile karşılaşıncaya kadar Mevlana bir alimdir. Konya'nın sevgilisi, olgun ve makul başmüderrisi. Aklın ve onun çocuğu olan bilimin dairesi içinde dolaşan mantıklı bir İslam aliminden bir cezbe (hak) adamı çıkaran Şems' tir..

Gariptir Şems. Bu aniden gelen mağrur adam, mağrurluktan başka bir imlayla mağrurdur. Sahte tevazuyu kibir ile eş tutar ve ondan bu yüzden nefret eder. Kabiliyet bir Allah vergisiyse onu saklamanın da sahtecilik anlamına geldiğini düşünerek mağrurdur. Kimliği belirsiz ama olsun; Şems'in saçları Tebriz'in gecesidir. Yüzü İsfahan'ın güneşi. Mihr ve mah onun kelamından dökülür. Çünkü Şems hatırlatır. Ezelde büyük bir karşılaşma olmuştur. "


(Başını, sonunu yazarım beni etkileyen bölümlerden ve derim ki ortasını, bu derinliği sen oku da anla....)

GÖR Kİ AŞK İÇİN ÖLMEK NE DEMEKMİŞ...

Konya ıssız bir şehir havasındadır. Gecesi ölüm kokan şehrin gündüzü kıyamet sessizliğindedir. Dergahın kapısı çalınır. Yaşlı bir adam Mevlana'nın huzuruna çıkmak ister. üzeri aranır, elinde sımsıkı tuttuğu zümrüt yeşili mendil dışında hiç bir şey yoktur. İçeriden Mevlana kapının önüne bağırarak çıkar.

- Kokusu geldi, o geldi. Şems ölmemiş bakın... Dergahımız kokusu ile tütüyor der.

Mendili getiren ihtiyar:

- Efendim bunu size getirmemi daha önce hiç görmediğim yabancılar söyledi.

Mevlana içeri girer, mendili koklar, eli titreyerek açar. İçinden sarı kağıda yazılmış bir not çıkar:

" Başımı kesip kör kuyuya atsalar... Şah damarımdan oluk oluk kanı akıtsalar... Dokuz yurda tenimi lime lime dağıtsalar... Yedi çakal sürüsü vücuduma saldırsalar... Kırmazdı acılar beni, yorardı belki teni. Özümsün, özümle ararım Mevlana'm seni. Yemin ederim ki ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim. Gör ki aşk için ölmek ne demekmiş."

Mevlana yere düşüp bayılmış...

Aşık odur ki, Allah'tan aldığı aşk emanetini Allah'a verir. Aşk mezhebinde her şey Yüce Aşk' a kurbandır...

Bedenlerin değil, ruhun yolculuğu bu Hak aşıklarının yolcuğu... Bu yolculukta olanlar bir yazıya sığdırılamayacak kadar ayrıntılı bir okadar da değerli...

 "Elalem şarap içer sarhoş olur, biz aşk ehliyiz, içmeden sarhoş olmuşuz" demiş Mevlana. Bunu anlayabilmen için bu geçici ve sahte hayatın sahte sarhoşluğundan ayılman gerekiyor. Mevlana türbesi ayılman için bire bir....

Mevlana Türbesi

Hiç ziyaret etmediysen, okudukların ruhuna ulaşmayabilir. Ne demek istediğimi anlamayabilirsin. İçeriye adım attığın andaki o maneviyatı ve boyutunu kelimelere dökmem mümkün değil. İçerideki huzur, özellikle bu zamanlarda her yerde aranan o huzur , seni senden alıyor ve daha önce hiç hissetmediğin bir boyuta taşıyor. Burada o huzurla ettiğin dua sonrası, "ben daha önce dua mı etmişim" diyorsun. Ziyaretim sırasında en hoşuma giden ziyaretçi gurubu 5 yaşındaki ana okul öğrencileriydi. Hepsi tombul küçük ellerini açmış dua ediyorlardı:)  Öğretmenlerinin anlattıklarını dikkatle dinleyip anlamaya çalışıyorlardı. 5 yaşındaki çocukların ilahi zekası bazı büyüklere ders niteliğinde...!!!
"İki kubbe var islam aleminde; ki ikisi de yeşil, Kubbe-i Had-ra. Biri Peygamber'in, Biri Mevlana'nın. Şimdi Mevlana, Kubbe-i Hadrası'nın altında. Babası, oğlu, çelebisi ve katibi, Selahaddin'i ve Hüsameddin'i ile üzerine titreyen zarif kalabalığının arasında. Dokunmaya kıyılmayacak denli soylu bir gül; nazlıdır, nazında. Vakurdur, vakarında. şehirlidir, inceliklidir; nezaketinde, zerafetinde ve daha fazlasında, zaman uzanırken. Şems, uzakta. Karanlığında. Bir köşede. Tenhalığında. Yalnız yatıyor..."


"Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir"
Mevlana ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine, yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlana ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu...
"Dün dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar şey varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım"

Hepimizin hayatlarında türlü problemler, yaşanmışlıklar, yanlış insanlar olabilir. Adına aşk dediğimiz ama gerçekte bir derinliği olmadığını anladığımız duygular yaşanabilir. Şimdi soruyorum sana, okuduklarından sonra senin yaşadığın da AŞK mı ! 

Artık yeni şeyler söyleme zamanı....

Konya' dan ayrılırken içim bir buruk, daha fazla kalmalıyım diyor insan. Kaldığım her gün Mevlana' nın huzuruna çıkma şerefine nail oldum ve ruhum hiç olmadığı kadar huzur buldu. Cevapsız sorum kalmadı. Konya'nın onca güzellikleri solda sıfır kaldı, şehrin neresini gezersem gezeyim dönmek istediğim yer Mevlana oldu.Türbe' de gördüğüm yabancılar, çocuklar, dünyanın dört bir yanından gelip merakla içeriyi inceleyen insanlar, ne gibi büyük değerlere sahip olduğumuzu bir kez daha hatırlattı. 



Bu arada, Şems' in türbesini ararken adres sorduğum insanlardan gelen cevap da Konya ve bu AŞK  kadar derindi... 

-Şems'in türbesi nerede?
-Türbesi burada ama kendisi nerede bilinmez...

Gerçek AŞK' a selam olsun, kalplerimiz Mevlana&Şems temizliğiyle dolsun ...

Sevgiyle
PINAR TOK











































İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
PROF.DR.SEVİL ATASOY

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
BETÜL MARDİN

W.SHAKESPEARE

Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin, şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

Bu Blogda Ara

Translate