TÜRKİYE' DE KRİMİNAL KADIN MANZARALARI

By | Pazartesi, Şubat 25, 2019




Çekilen acılar, dağılan aileler, travmalarla büyüyen çocuklar, aile içi şiddet, kadın cinayetleri. Birkaç gün dağılıp ağladığımız ve sonrasında normal hayata dönüp alıştığımız haberler zinciri...Ya geride kalanlar? Birkaç günde normale dönüyor mu onların da hayatları? Bu haksızlık bu bencillik değil mi? Bunu yaşayanlar hangi psikolojiyle devam edebilir hayatlarına, hangi ceza telafi edebilir bu acıyı? Evden uzaklaştırmalar, acil durum butonları yeterli mi bu insan dışı varlıkları engellemeye?

Tüm bunları çok başarılı bir ceza avukatı olan sevgili Ali Rıza Dizdar ile konuştuk. Kalplere dokunacak iki örnek davayı örnek göstererek bu konulardaki fikirlerini, çözüm önerilerini bizlerle paylaştı... 

Geçmişte benim bir davam vardı. Bu davalardan bir tanesi Karadenizli Emine' nin davasıydı. Karadenizli Emine, müthiş bir kadındı. Karadenizli Emine'nin kocası, Ümraniye sırtlarında çobanlık yapıyor. Bu ailenin içinde ismi bende kalsın, birisi var ki, son derece kötü bir insan. Bütün kadınlara sarkıyor. Bütün kadınların evlerine gidiyor, onlara zorla cinsel tecavüzde bulunuyor. Nitekim, Emine'ye de bir gün tarla içinde tecavüze yeltenince Emine bunu dövüyor ve kovuyor. Fakat adam o kadar yüzsüz ki, bir gün Emine'nin kocası dağdayken Emine'nin evine geliyor. Emine bakıyor ki olacak gibi değil, çocuklar içeride yatıyor ve adam da Emine'ye sarkıntılık yapacak. Emine diyor ki; 

"Tamam bak çocuklar uyanacak, gürültü yapmayalım. Ben gideyim sen soyun beni bekle. Ben geleceğim çocuklara bakıp. "

Emine dışarı çıkıp çekmeceden silahı alıyor. Geri döndüğünde, adam soyunmuştur. Emine o anda adamın göğsüne 4 kez patlatıyor silahı. Silahı patlatınca, Emine hemen küçük çocuğunu sırtına alıyor ve jandarmaya gidiyor. 

"Ben geldim" diyor Emine , "N....'yi  öldürdüm" diye ekliyor... Jandarma inanmıyor, nasıl öldürdüğünü soruyor. Sülaleye bakıyorlar, Emine'nin bir dayısı var mesela kaptan, müthiş bir adam ( kinaye yapıyor). Yani eşkıya!  Onun yaptırdığından şüpheleniyorlar. Emine'nin silah kullanabileceğine ihtimal vermiyorlar. Emine diyor ki" yahu koysanıza şuraya (Üsküdar jandarmanın bahçesi) bir şişe, verin bana silahı da mermiyi de..." diyor. Jandarma halen inanmıyor ve 25-30 metre kadar uzağa bir şişe koyuyor ve Emine'ye silahı veriyor. Emine tek atışta şişeyi ortadan bölüyor. O zaman anlıyorlar ki Emine bu işi yaptı. 

Emine'nin avukatlığını aldım. Müthiş bir kadındı. Seve seve yüklendim ve aldım. Emine'nin avukatlığını aldıktan sonra, Emine meşru müdafaa sınırlarını aşmaktan dolayı ceza yedi. Kocası her gün gitti onu ziyaret etti....

Ben bir bu davayı hatırlarım derinden etkilemiştir beni, bir de , hemşehrim olan Aslan diye bir adam var. Eşi ve çocukları var. Aslan bir gün karısına diyor ki, benden boşanacaksın. Kadın da nedenini soruyor. "Başka bir kadın sevdim ve onunla evleneceğim" diyor. Ne yapsın kadın, boynunu büküyor ve kabul ediyor boşanmayı. Boşanıyorlar ama "burada oturacaksın" diyor. Aslan ikinci kadının yaşadığı şehre gidiyor geliyor. Günün birinde diyor ki boşadığı karısına, "kadını bu eve getireceğim, başka şehre gidip gelmek bana masraflı olmaya başladı ve onunla bir çocuğumuz olacak"...Çocuğuyla beraber 2. kadını eve getiriyor. Fakat 2. kadın son derece kıskanç olduğu için ilk karısına saldırıyor ve dövüyor. Kadın dayanamıyor, bir gün dışarıdan aldığı briketi saldırgan kadının kafasına vuruyor ve onu öldürüyor. Bana geldiklerinde Aslan'a şöyle söyledim;

"Aslan, iki kadının arasına girdin, birini mezara diğerini hapishaneye gönderdin, sen adam mısın, sen nasıl hemşehrimsin?

Onların da davası yıllarca sürdü, zaman aşımından dolayı az ceza yedi fakat sonra ne oldu biliyor musunuz? N.....,öldürdüğü kadının çocuğuna baktı. Onu büyüttü. Hizmetçilik yaptı ve onu okuttu. O kız şimdi doktor oldu, yurt dışında yaşıyor. N.....'nin göz bebeğidir, o kız da N..... annesini çok sever....

Kadın cinayetleri son senelerde giderek artıyor. Bunun sebebi de şu; şimdiye kadar kadınları kimse görmüyordu. Seks işçileri hep öldürülüyordu. Kimse onlara bakmıyordu. İnsan yerine konulmuyorlardı. Garipler kerhaneye gönderilir, akşam paraları alınır ve onlarla eğlenenler "vay oraya gittin, vay buraya gittin" diyerek onları öldürürlerdi. 

Yahu evlilik nedir sizce? Önce ona bir bakalım. Geçmiş zamanda evin kralı kadındı. Kadın isterse , şuanda İngiltere'de olduğu gibi " seninle anlaşamıyorum" dediği anda adam evden gidiyordu. Bizde öyle değil ki! Biz Orta çağ' da kalmışız. Hititler zamanından kalmış bir teori üzerinde gidiyoruz. 

Nedir Hititler teorisi? Kadın ikinci sınıftır!  Ki; adil yargılama hakkını kullanan Hititliler, ensest ilişkilerin de serbest olmasını yasalara koymuşlardı. Şimdi böyle olunca, kadın ikinci sınıfmış gibi, bu topraklar üzerinde belirlenen kanunlarla gelmişlerse, kadına bakmıyorlardı. Parası olan kadın zaten adamı gönderebiliyordu. Parası olan bir kadın kapitalist bir kadınsa, zaten her şeyin hakimiydi. Erkek ne oluyordu bu durumda? Hiçbir şey değildi, sadece üretim aracı oluyordu. Bu milyonda bir örnek tabii. Bizde öyle değil, bizde tam köle İsaura! Yat yatacak, kalk kalkacak, çocuk doğur doğuracak, 4-5-6 tane derken... E eee? Çok güçlü erkek oluyor böyle olunca değil mi! Güçlü erkek olunca da, kadını ölesiye dövse dahi karısı da "kocamdır, döver" diyor. Sonra ne yapar o koca? Öldürür, sonra ne yapar? Yasalar sözde koruyor!!!

Burada hem kültür eksik, hem de ekonomik sistemdeki kadının yeri. Kadının ne olduğunu sistem anlatmak zorunda. Bakınız geçenlerde başıma bir olay geldi ve ben o davayı aldım. Adam karısından boşanmış, iki tane de çocuğu var. Kadın kötü yola düşmüş. Kadın kötü yolda, çalışmak zorunda ve vücudunu sermaye olarak kullanıyor. Çocukları ile de şahsi ilişkileri var. Adam dava açmış, " benim boşandığım karım o......oldu, çocuklarıyla ilişki kuramaz, çocuklarımın psikolojisi bozulur" diye. Karar ne çıkmış dersiniz?
Çocuklarla ilişkisinin kaldırılmasına! 

Nasıl yani?

Evet! Ben de bunu size soruyorum nasıl yani??? Böyle bir şey olabilir mi yahu! Bir anne ile çocuklarına nasıl bunu yapabilirler.

Sizce ne yapılmalı...

Bakın şöyle, bir arabanın dört tekerleği vardır. Biri patlaksa araba zaten yürümez. Bir arabanın motoru vardır, şasesi vardır, bunlar bozuksa da araba yürümez. Karı, koca, evlat. İşte bunlar bir ailenin temel ilkeleri. Bunlar arasında ayar yapılmalı. Ayarı yapmak için yasalara da ihtiyaç yok aslında. Davalık duruma gelmeden önce yapacaksın bunu! Ailenin koruması için yapacaksın. Neyi koruyorsun sen mesela yaklaştırmama kararı olunca, nasıl koruyorsun? Hangi polis gidiyor da sabahtan akşama kadar koruma verilen kadının kapısında duruyor?

Mahatma Gandhi' nin bir sözüyle bitirmek istiyorum; 

Sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın kanunudur!

Sevgiyle,

Pınar Tok

W.SHAKESPEARE

Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin, şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.

Gülümse...

Gülümse...
Dünya tüm yanılsamaların merkezine koyar seni, büyü diye...

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
PROF.DR.SEVİL ATASOY

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
BETÜL MARDİN

Bu Blogda Ara

Translate