İÇİMDEKİ ŞİFAYI UYANDIRAN YAŞSIZ KADIN

By | Salı, Ekim 05, 2021

Sevgi olmadan denge olmaz, denge olmadan sevgi olmaz.Evrenle uyum içinde, sevinç, sevgi ve bolluk dolu yaşamanın formülleri herkese göre değişse de bilimin izinden giderek, sporun dışında içsel ve bedensel mutluluğa adım atabilmemizi sağlayan yegane seçeneklerden biri de yoga.

Bu konuyla alakalı binlerce kaynak ve ömrünü bu konuya adamış olanlar var. Herkesin ayrı bir tarzı ayrı bir enerjisi var biliyorum. Öğrencisi olduğum ve deneyimlerimden ötürü tüm kalbimle ondaki, değerli Merih Kenet' teki "herkeste olmayan" ışığı ve aktarımı senin de tecrübe etmeni ve bu röportajın hayatına ışık olması dileğiyle başlıyorum.

Sevgili Merih, yogayı senin yorumunla aktarır mısın bize?

30 yıl evvel yogaya başladığımda her dersten sonra iyi hissediş halleri içindeydim. İki yıl kadar içimde bedenimde zihnimde neler olduğu hakkında bir fikrim olmadı daha sonralarda yoga yapmanın bütüne yansıyan iyilik halinin adını iyileşme ve şifa olarak tanımladım.

Yoga bana göre terapötik bir çalışma yani yoganın insanı kendini iyileştirmesine büyük destek olduğunu düşünüyorum. Yıllar boyu olan tecrübelerimden dolayı bütünsel olarak bakıyorum yogaya.Hem fiziksel bedenimize, kas-iskelet sistemimiz, nefes çalışmaları, meditasyonla hem de psikolojimize iyi gelen bir tarafı var.Dokular, hormonlar ve en önemlisi sinir sistemi üzerinde bir etkisi var.Bütün bunlar birleştiği vakit, aslında yoga yapan kişi kendi şifasını gerçekleştirmiş oluyor.Bu bütünsel bağlamda baktığında beni şifalandırdı ve onun için de çok sevdalandım aslında. 

Nasıl başladı bu yolculuk?

O yıllarda öğretmen öğrenci ilişkileri farklıydı. Bizim dönem çekingendi. Hocamın enerjisi otoriter disiplin doluydu. Bunun yanın da yoga yı o kadar güzel güzel aktardı ve içimdeki ateşi öyle yaktı ki o yılda başladı yoga sevdam.

Bizler öyle bir gelenekten geldik ve ben bundan hiçbir zaman şikayetçi olmadım. Benim eğitmenlerimle biz arkadaş gibiyiz, bu da çok güzel ama o zamanların da çok yararını gördüm Pınar'cım.

Aslında hepimizin özlemini duyduğu duygular değil mi?

Kesinlikle o öz disiplin çok çok önemli. Mesela bana yıllar sonra geldi hocam, stüdyoya girdi ve "ne diye bu diplomaları böyle asmışsın duvara " dedi. Benimkiler dedi hepsi sandıkta durur, diplomayla değil dedi ve elini kalbinin üzerine koyarak "buradan, buradan" dedi...

Yoganın  bu anlayışının ötesinde, sonra benim de derslerim çok evrildi ve değişti. Daha iyileşmeye yönelik kısma, somatik kısma, insan psikolojisiyle ilgili olan kısma, hastalıklara iyi gelen kısma çok sevdalandım.

Hastalıklar kısmı çok önemli bir nokta sevgili Merih, burayı biraz daha açalım mı? Sen yıllar önce kötü bir tecrübe geçirdiğinden ama hastalığı yenmeyi ve pozitifte kalmayı başardığından bahsetmiştin önceki sohbetlerimizde. Ben de rahmetli anneciğime konan kanser teşhisiyle birlikte hastanelerde geçen 3 yılıma istinaden bu konularda oldukça hassasım herkes gibi. Yoganın hastalıklara olan olumlu etkisi nedir?

Evet, kanser olduğumu öğrendiğimde ben tıbbın her zaman yanında oldum. Bilim ve ilim yolumuz bizim. Ondan ben asla vazgeçmedim. Şualarımı (ışın tedavisi) da aldım 35 kür, yogamı da yaptım aynı süreçte. İkisi birbirini destekledi hatta doktorum gittiğimde diyordu ki; "ne yapıyorsan yoluna aynen devam et". Sonra gerçekten kendim o ilk deneyimde, yoganın bana iyi geldiğini doktorumun söylemesiyle daha iyi anladım ama ondan sonra o kadar çok insanla çalıştım ki, bana kemoterapiden çıkıp gelenler var benimle yoga yapmaya şöyle diyorlar: "burada var olmak güvende ve iyi hissettiriyor yan etkilerini yaşamıyorum hocam ". Deneyimlerinin minnettarlığını ifade eden çok kanserli öğrencim oldu.

Bundan güzel ne olabilir ki ? 

Doktorlarda yoganın bu etkisine inanıyorlar böyle ifade eden hekimlerimiz var.

Kişiye göre değişiyor diyebilir miyiz?



Günümüzde aktif yoga yapan öğrencilerimiz var aslında bana göre çok güzel her farklılık bir ihtiyaca cevap veriyor aslında.

İhtiyacı olan şeyi bilmiyordur belki ? Keşifte sen mi yardımcı olmayı tercih ediyorsun?

Şöyle ki; yılların tecrübesinde şunu öğrendim; biz doktor değiliz, psikolog değiliz, psikiyatrist değiliz. Ben o rotamdan da vazgeçtim, orada böyle "hımm, sen buraya gelmen lazım, sen oraya" şeklinde yönlendirmeyi yapmıyorum. İlk başlarda bunu yapıyordum, şimdi diyorum ki, ona da gir, öbürüne de gir dene ve hangisinden keyif alıyorsan o dersi seç.İnsanlar isteyerek geldikleri şeylerde daha fazla başarılı ve verimli oluyorlar.

Mesela yoganın, yoga terapi diye bir dalı var ve daha çok iskelet sistemi üzerine odaklı viniyoga dediğimiz bir sistem. Kas ve gevşet sistemi. Ben onun yanında doğu ekolünü de aldım yani; daha mudralar ,mantralar, sağaltma çalışmaları vs.

Terapi dediğimiz vakit öğrencinin hoşuna gitmiyor. Bir hastalıkmış kötü bir şeymiş gibi algılanıyor. Öyle olunca da diyorum ki o zaman gelmeyin çünkü kişi buna inanarak geliyorsa o şifa gerçekleşebiliyor ve o bütüne ulaşabiliyor. Bir de en önemli şey, yoga eğitmenlerinin sözcükleri ve aktarımları. Bu bence kıymetli bir şey. Orada hangi role büründüğümüz. 

Evet sevgili Merih, bana da sohbet öncesi verdiğin derste söylediğin o cümle gibi..."Kendinden aktı gitti". Ses tonun , aktarımın, yaklaşımın ve sana özgü olan o ışığınla, o an çok önemli bir tecrübe yaşadım, gerçekten aktı gitti ve içimde, kalbimde, ruhumda beni acıtan ne varsa gözyaşlarından neşeye dönüştü birdenbire. Bunu okuyanlara bu tecrübeyi fazla ayrıntılı anlatmayacağım sadece deneyimlemelerini dileyebilirim. Anlatılmaz, yaşanır bu duygular...

Çünkü hazır geldin Pınar'cım .Ben o frekansı hissettiğim için aktı gitti. Hazır olan hocasını bulur. Bana gelen öğrencim, beni bulduysa biz onunla çok uzun yol devam ederiz. Şöyle de bir şansım var; bizlerin de bir gizlilikleri olmalı öğrencileriyle. Çünkü bir alan paylaşıyoruz, çok özel bir alan paylaşıyoruz. O yüzden sözcüklerimiz, toplu alanda ders yaparken incitmeyecek şekilde olmalı öğrenciyi. Çünkü o da sinir sistemini çok etkiliyor toplum içinde.

Yaptık zamanında, yapmadık demiyorum ama ben de yılların tecrübesiyle, öğrenciye nasıl daha fazla yararlı olabilirim, onları nasıl daha iyi anlamaya çalışırım diye empati yaparak kendimi dönüştürdüm. Bildiğim işi yaparken kişilerin de sınırlarını çok zorlamadan yapıyorum. Belki mükemmel bir ders vermiş olabilirim ama o derste kullandığım sözcüklerle onların acısını, yarasını tetikleyebileceğimin de farkında olarak buna dikkat ederek ders vermiş oluyorum..



Peki toplu derslerde, duygu durumlarına göre kişilerin bazıları ağlayıp bazıları gülebiliyor. Bu durumu nasıl yönetiyorsun?

Sağaltma çalışmalarında, kamplarda da görürüz ağlama olur, gülme olur ama rutin derslerimizde çok öyle bir an gözükmez. Zaten kişi öyle bir duygu durumuna girdiği vakit, gidip de yanına ağlaması konusunda neden sormuyorum ve kendi hallerinde bırakıp derse devam ediyorum.

Bizim gülme yogalarımız var biliyorsun (gülüyoruz). Gülme gülmeyi getiriyor. Seninle farklı bir çalışma yaptık mesela. Eğer tüm sınıfa bir ders veriyorsam tabi ki daha farklı oluyor. Özellikle seninle öyle çalıştım, daha enerjetik yönünü keşfetmen için, onu sana deneyimlettirebilmek için. Rutin normal derslerimizde, o alana dikkat ederek gidiyorum. Deneyimli guruplarımız oluyor, daha ileri düzeyde oluyor. Onlarla yin enerjetik boyutta daha farklı çalışıyorum. İçinde her şey oluyor, hayat gibi. Amacım, öğrencilerimin tamlık hissini yaşamaları.

Daha önce de bahsettiğim gibi, kanserli hastalarla çok çalıştım. Onlar ders esnasında birçok duyguya giriyorlar tabi ki, onları kendi hallerinde bırakıyorum. Zaten çoğunun danışmanı var.

Hastanelerde kanser hastaları için birçok danışman, destek psikiyatristler ve psikologlar zaten var , peki sence yoga da destek olarak yer alsa güzel olmaz mıydı?

Ben bunun için çok uğraştım. Şimdi ben gönüllü olarak veriyorum. Kanser'le Dans'ın yönetiminde tüm dernekler birleşiyor. Memeder var Vahit Özmen hocamızın başkanlığında, beni de yıllardır tanırlar. Ben buna pandemide başladım, gönlümden aktı. Dedim ki; ben bunun için çok mücadele verdim hastanelerde yapayım diye fakat birtakım hastanedeki organizasyon işlerinden kaynaklı bunu gerçekleştiremedik. Sonra bunu zoom'dan canlı yayın yapacağım dedim ve pandemide başlayan bu süreç çok da güzel ilerledi. Önümüzdeki ayın 8'inde yine başlıyoruz (8 ekim).Organizasyon başkanı Esra Çokçetin aracılığı ile derneklerden duyurular yapılıyor. Zaten benim youtube kanalımda hep var, senelerce kanserle ilgili çokça çalışmalar yaptım. Zaten kongre davetlerim de bu şekilde başlamıştı.

Bu bir alıp verme dengesi, gönüllü olarak yapıyor olmak da bana iyi geliyor. Zoom'dan bir toplanıyoruz 50-60 kişi, sonrasında 1000-2000 kişiye ulaşınca çok mutlu oluyorum çünkü bu onlara da çok iyi geliyor.

Bir de gebelik çalışmaların vardı. Orada neler yapıyorsun?

Normal yolla gebe kalamayan anne adayları için özel çalışmalar yaptırıyorum. O sancılı süreçlerinde kalplerini ferahlatıp güçlendirme çalışmaları diyebiliriz bunlara.

Bebeğin tutunma süreçleri sıkıntılı kaygılı ve stresli. Enerjileri sıkışıyor çok da haklılar. Anne olma niyetlerini güçlendiren enerjetik çalışmalar.

Aslında beraber yaratıyoruz benim rehberliğimde anne adayı kendi şifasını önce uyandırıyor ve sonra bütün bedene akıtıyor bu şifayı.Buna yoga dersi diyemeyiz. Bu çalışmalarım yılların deneyimi ile aşkla akıyor. Meditasyon..mantralar..olumlama ve sözsel iletişim diyebiliriz.

Peki diğer dersler?



Ben her zaman ders öncesi programı yapan bir eğitmenim.

Son 5 yıldır bu programa asla sadık kalamıyorum. Derslerim bir süre sonra kendi istediği gibi akıyor sanki görünmez bir el bana aktarıyor gibi.

Ders bittiğinde içimde inanılmaz bir huzur ve şükran dolu oluyorum.

Yeni gelen öğrencilere baktığımda, yüksek benlikleriyle iletişimde ve kalp gerçeği çakralarının açık olduğunu fark ediyorum. Bilinç seviyeleri de yeniyle uyumlu iyi ki diyorum birbirimizi bulmuşuz.

Bu buluşmanın da hayra vesile olduğunu köklerimizin derinlerde buluştuğuna inanıyorum. Yoganın açtığı bu yolda bazı öğrencilerimle derin bağlarımız var...

Ben de onlardan biriyim sevgili Merih (gülüyoruz)...

Yoganın kaç çeşidi var Merih? Çoğu kişiye yabancı isimleri var biraz açalım mı?

Yoga çok geniş bir yelpaze Pınar'cım. İlk geleneksel yoga, yani hatha yogası dediğimiz çeşidi. Daha kas , iskelet sistemi. Ben buna kasların hikayesi diyorum. Sen de eğitmenlik çalışmanı tamamladığın zaman daha da içine gireceksin bunların. Surya namaskarların, güneşe selamların, trikonasanaların, denge hareketlerinin, güçlenmenin olduğu serilerin olduğu bir hatha yoga var geleneksel.

Aslında bundan 30 yıl evvel bu yoga, zaten içinde yin yogayı da barındırıyordu. Biz bazı duruşlarda, yani padmasana duruşlarında (oturur duruşlar) çok uzun kalıyorduk. Bugün daha hızlanan bir sistem var aslında. Ben bakıyorum, bizde de eğitmenlik eğitimleri veriliyor onun için bence yin bir ihtiyaçtan doğdu. Yaşam , kültürel figür insanların hızlanması bu durumları değiştirdi tabi. Klasik yogada bakıyorum, biz bir duruşta 1 dakika duruyorduk, şimdi durmuyorlar. Bu yelpazenin içindeki yin yoga gerçekten fasyayla (vücudun bağ dokusu) çalışan bir sistem. Tüm organlarımızı tutan bağ dokuyla çalışan bir sistem. Bütün dünyada bu sistem uygulanıyor (mandalinanın zarı gibi olan bağ doku ). Yin'de uzun duruşlarda kaldığında, Fasyaya stres uyguladığımızda (duruşlarda 3 veya 4 dakika) kalıyoruz. Yırtılmalar oluyor işte işin sırrı burada .... NADİ  dediğimiz yaşam enerjisi ırmakları akmaya başlıyor bedenimizde 72.000 nadi yani enerji ırmakları var. Bedendeki sıvı değişiyor. O katılık, dokulardaki sertlikler solüsyon haline geliyor, kimyası değişiyor.

Kesinlikle Merih, ben masaj yaptırmayı çok seven biri olarak 50 dakikalık masajlarda ulaştığım kas gevşemesine senin bana yaptırdığın çalışma ile 30 dakikada hem zihnen hem bedenen daha fazla bir rahatlamayı tecrübe ettim. Ne demek istediğimi umarım herkes tecrübe etme şansı bulur (gülüyoruz)

Zaten yin yoganın özü meridyenler, bugün biz çigong da yaptık (Çin tıbbının ve savaş sanatlarının bir parçası olan Çin kaynaklı bioenerjetik egzersizler)  orda da meridyenler aktif oldu.Meridyenler üzerinde çalıştığında aynı sen nasıl tetik nokta yaptırıyorsan aküpresur noktalarına duruşlarda uzun kalarak kendi akupunkturistin oluyorsun.

Herkes o duruşlarda o kadar süre kalamayabilir, o zaman ne yapıyorsun?

Hayat gibi bu da, deneyimlerime istinaden söyleyebilirim ki hayatta neyi zorladıysam bana hiç iyi gelmedi. Kişiye de onu diyorum. Kişi ihtiyacı olanı biliyor. Zaman içinde duruşlarda kendini de görüyorsun, egonu da görüyorsun. Aslında uzun kalanla kısa kalan arasında his olarak bir fark yok, zaman içinde o bırakma hali deneyimi oluyor. En önemlisi de yoga yarışın olmadığı bir yer. Yarışın olmadığı yerde, birlikte yol aldığım yogilerime (tabi çok yeniler de var aralarında) baktığımda görüyorum ki herkes kendisi gibi öğrenciyi çekiyor. Enerji alanlarımız birbirine yakın ve onların da bu yarıştan uzak hal hoşlarına gidiyor. Bu demek değil ki performansımızı hep aynı noktada bırakacağız. Sınırlara bakıyorum mutlaka, bir batma bir yanma yoksa diye...

Burada Karaşovalyeler ve Pandacılar örneğini vermek istiyorum.

Nasıl yani?

Bak kimi kişi kimi ruh bir duruşu dibine kadar yapmak ister, ona bir duruş verirsin asanada son noktaya gelir. Ben ona Karaşovalye derim. Diğer kişi ise duruşa geçtiğinde sınırlarının çok gerisinde kalıyor( tereddüt ve korku) enerjisi biz buna pandacı diyoruz.

"İkisinin arasında bir yerde buluşmak mümkün mü? Sınırlarının kıyısından biraz daha uzaklaşmak, gözlemek , hissetmek mümkün mü?" diyoruz öğrenciye.

Zorlamadan, itmeden, çekmeden olana teslim olarak pozda kal.( niyetimiz budur) yin yoga da..

Bu tavır bize istekli bir o kadar da tahammül hatırlatıyor. Bedenin bilgeliğini deneyimliyor kişi.

Yoga yapmak için bir spor geçmişi şartı var mı?

Hayır kesinlikle yok ama şu var, bakıyorum pilates yapıyor ki zaten ben pilatesi de çok destekliyorum. Özellikle reformer yani aletli pilates. Diyorum ki yoganızı da yapın pilatesinizi de. Güçlenmeye de ihtiyaç var sonuçta. Dumbılla da çalışın diyorum. Hepsi bir ihtiyaç. Yeter ki kişi geldiği vakit, mutlu ayrılsın. Bazısı benimle yol alıyor bazısı da yogayı başka türlü yapmak isteyebiliyor. Her öğrenci de benimle yol alacak diye bir şey yok. Vinyasa yoga mesela daha akışta, daha hareketli. O kişi hareketlilik seviyor. Durağanda zihin çok devreye giriyor. Yin yogayı hiç istemeyen olabiliyor. Aslında yin yogada her duruş bir meditasyon ve o kalma halinde zihinde bir sürü şey oluyor ve o şey hoşuna gitmeyebiliyor.

Merih, ben bilirsin sabırsızımdır bu da kendimi eleştirdiğim yönlerimden biridir. Ben o uzun duruşlarda hiç bir şekilde o hareketliliği istemedim, hatta çok da iyi geldi. Normalde bekleyemem, anı yaşayamam hemen hareket değiştirmeyi isterim  ama hiç aklıma bile gelmedi. Burada yazıyla tarif edemeyeceğim duyguları yaşadım ve hatta öyle bir anım oldu ki boyut değiştirdim ve sana neler hissettiğimi anlattım (burada açmasak da olur :) bizde kalsın )

Herkeste farklı oluyor Pınar'cım. Ben de ilk yin yogaya başladığımda, "ay ne zaman bitecek bu zaman geçse de bitse" falan diyordum. Senin ihtiyacın varmış buna demek ki. Onun için kişinin dalgalanması, gidip gelme hali olağan. Şifada, enerji veren meridyen çalışmalarında en büyük desteğim yin yoga. Bunu medikal çigong'la uyguluyorum. Onu da Çin'li bir tıp hekiminden öğrendim. İkisinin çok uyum içinde olduğunu fark ettim akışta. Bu serbest salınım dediğimiz pasyayı hareketlendirdiği, o sallanma hareketleri, hani o başta yaptığımız o sonsuzluklar yaptıkça denedikçe kişi de fark ediyor enerjinin nasıl aktığını, nasıl olduğunu. Kendi enerjisi de fark ediyor.



Düşün ki öğrencin bir cerrah ve ona enerjiyi chi, ki, pranayı aktarıyorsun bu görünür olmadığından -miş gibi aktarmak kolay değil. Şükür ki artık bilimsel de açıklamalar çoğaldı.

Ben 30 yıldır bu yoldayım, o kadar bilim ve ilimden şaşmadan onların anlayacağı dilden bu enerjiyi, bunu aktarmak için nasıl bir dil kullanacağımın çabasını verdim ki onların yanında ben de tam anlamıyla buradayım demek için. Öyle bir şey oluyor ki, enerjimizi hissedelim dediğimde alkış yaptırıyorum mesela, adam çıkar gider yani ama çıkmıyor. Kalıyor orada. İnanç, güven ve mesleğe olan saygıları insanlar sonuçta ve bakıyorlar burada da bir emek var, güzel geri dönüşleri var. Herkes haddini bildiği sürece sorun yok yani hiçbir zaman tıbbın yerine geçecek yoga diye bir şey yok elbette. Yoganın terapötik etkisi ve bütünsel bir şifası var. Bunu ben yapmıyorum, yoganın içinde kişi kendisi yaratıyor. Ayaklarıyla geliyorlar kemoterapiden ve orda olmak istiyor. Mide bulantım olmadı diyor, çok iyi geçti diyor. Yani kendisini çok iyi hissediyor bunda ne kötülük olabilir ki. Yüzde yüz tedavide en etkili şey yoga demiyorum. Kanser hastaları için yogasını yaparken iyi hissetmesi hali bile şahane diyorum.

Başta da konuştuğumuz gibi diliyorum ve diyorum ki hastanelerde kesinlikle yer almalı böyle bir destek bölüm sevgili Merih.

Ben hastanelere girmek üzerine çok mücadele verdim daha önce de belirttiğim gibi Pınar'cım. Elimden geleni de yaptım. Özellikle gittim kapılarını çaldım yapalım diye ama onların seanslarıydı, nasıl yapacaklarıydı, nasıl yer ayrılacağıydı diye kabul görmedi ve en sonun da dedim ki amaç onlara ulaşmak mı, ben de bunun için gönüllü müyüm, bunu ben ücretsiz yapayım dedim. Bu konuda destek de veren öğrencilerim oldu. Mesela Profesör Nuran Beşe, radyolog onkolog benim öğrencimdir.Bizim en büyük destekçimiz oldu sevgili Nuran hoca. Kitabımda da vardır. Cerrah Cem Yılmaz hoca var, yoganın destekçilerindendir Cem hoca da. Mutlaka paylaşımlarımı o da alır paylaşır. Yine destekçilerimizden Prof.Zeynep Tartan hoca ve Memeder'in kurucusu sevgili Prof. Dr. Vahit Özmen hoca var vakıf işlerinde.

Online nefes ve meditasyon hastalara yönelik, birebir online canlı çalıştığım profesör öğrencilerim var. Yoganın terapötik etkisine inanıp gelenler, bu bana çok iyi hissettiriyor. Bilim ilim tarafından da destek görmek.

Online eğitim ile yüz yüze eğitim farklı olmuyor mu? Bu kadar etkili oluyor mu online da da?

Beni tanıyorsa öğrenci, bir vesileyle tanımışsa, onlarla ilişkimiz online 'da da yürüyor. Ben açıkçası online çalışmaların bu kadar başarılı olacağını düşünmemiştim ama enerji ekranı delip geçiyor. Bu sefer de göz ile değiyoruz. Öbür türlü kalpten mi ulaşıyorsun, burada da gözlerimizle o ekranı deliyoruz çünkü zaten niyetim beni bu şekilde bulana ulaşmak ve ona yardımcı olmak ve iyi hissettirmek. Kişi de hazırsa, birinin böyle kolunu itiştirmesi ile gelmediyse şifalanıyor mutlaka.

Seni en zorlayan kısmı nedir bu işin?

İnanç. Bazen şöyle oluyor, kendi ailemizde de en yakınlarımıza şifa olamayabiliyoruz. Ben buna inanıyorum çünkü kişi kendisi istemeyince şifa gerçekleşmiyor. Merih hoca olur başka hoca olur, kişi gelmeden önce biraz araştırmalı bence. Çok iyi eğitmenlerimiz var. Bir bakarsın ben yapabilecek miyim, istiyor muyum yapamayacak mıyım diye...Enerji ve frekans tutma olayıdır bu. Biz nasıl gözlerimizle birbirimizi bulduk, bu alan da bizi bırakmadı. Seni takip ederken o enerjilerdeki ipi koparamadım yani bazen de sordum neden oradayım falan diye. Bu da şunun gibi bir şey, kamplarıma katılanlar var bir bakıyorum ki başka şehirden gelmiş. Geldikten sonra diyorlar ki, "o kadar doğru yerde olduğumu hissettim ki sanki biz sizinle daha önceden tanışıyormuşuz gibi".

Kamplar ne kadar aralıklarla oluyor ve neden Datça?

Pandemi girdiği için araya, belki baharda bir kamp daha yapıp bir de Eylül'de yaparım. Neden Datça olduğuna gelince, benim Datça'da sürekli gittiğim bir yer var, müthiş bir enerjisi var. Orada öğrencilerim çok rahat ediyorlar. Ayrıca 20 adımda denize girilebilen bir alanda. Biz hem yoga yapıp hem yol yürümektense daha bir yoga tatili gibi yapıyoruz bu kamp işini. Sohbet, muhabbet oluyor. Benim kamplarda öyle çok öz disiplinden ziyade daha kaynaşmaya , dostluğa ve arkadaşlığa önem veriyoruz. Tatlı bir disiplin var oradaki yoga kamplarımızda. Öğrencilerim bilirler ki ben söylemeden, o kapı saatinde kapanır ve saatinde açılır.

Yoga öncesi Merih ile yoga sonrası Merih'i kıyaslar mısın, en büyük değişim ne oldu?

En büyük değişim kendi ayakları üzerinde duran güçlü ve yaratıcı kadın. Eskiden daha yumuşak, aşırı fedakâr, insanların ne dediğini önemseyen yanım ve yargılı yaklaşımlarım vardı.

Beynimin örüntülerini değiştirip yeni huylar edindim bu Merih'i çok seviyorum. Yeni huylar, alışkanlıklar, yeni inançlar için çabam oldu, sabrım oldu ama inancım hep daha çok oldu. Kendim gibiyim en iyi arkadaşım kendimim...

Bastığım yeri titretiyorum. Gücüm ve kuvvetim yerinde ve bu güç , kuvvet ve yaratıcı enerjimle içimde bitmek bilmeyen bir iştah var. Hayata iştahım çok, hayallerim umutlarım var, keyif alarak yaşıyorum. İlham ve yaratıcılık kalbimden geçip taşıyor.

Bunun için Tanrıma şükürler olsun.

Öyle de görünüyorsun zaten sen yaşsız bir kadınsın Merih! 

Sohbete ve sorulara doyamıyorum ama sözü burada biraz akışa ve sana bırakmak istiyorum. Senin söylemek istediğin neler var?

Hayat geliyor, geçiyor ve hayat çok güzel aslında. Dün dünde kaldı diyelim hep ve anı yaşayalım. Hep takıyoruz ya kafaya, o olmadı bu olmadı vs. diye, inan ki gülümsemek yalancıktan da olsa çok etkili diye düşünüyorum. Bu sonrasında bir alışkanlık haline geliyor. Kendim gibi olduğum vakit , derslerimi de öyle verdiğim vakit, o içimde başka biri olma hali çok güzel bir durum. İyilikle, güzellikle, kendimizi rahat ve maskesiz ifade edebileceğimiz ortamlar ve insanlarla olmak lazım. Öyle olabilmeliyiz. Şefkat ve sevgi ortamlarını birlikte yaratabileceğimize inanıyorum. Şimdi birbirimize değemiyor, dokunamıyoruz pandemiden. Mesela ben sırt sıvazlamanın çok özel olduğunu düşünürüm. Bana yoga ana derler, öğrencilerim kapıdan girerler onlara sarılmayı, sırtı sıvazlamayı severim. Çok az insanla eşleşirsin belki ama o kalp ritmi her zaman doğru hissi verir. İnşallah öyle günlerimizde buluşalım.(neşeyle gülüyoruz)

Herkes bir şekilde kendisini iyi hissetmek için bir yol buluyor. Bu bir dans olabiliyor, resim olabiliyor, yoga olabiliyor, aktif spor olabiliyor. Ben de diyorum ki; önce kişi kendisine sorsun tek yol yoga değil. İyi hissedeceği bir yolu bulsun. Eğer kendisine dair bedensel, ruhsal, tamamlanmamış bir noktasını görüyorsa yoganın yolunu da, kapısını da bir çalsın diyorum. O deneyimi görsün ve bilhassa belirli yaşlardan sonra gençlerin yaptığı gibi menopoz, osteoporoz gibi, kemik erimesi gibi sorunları olanların da mutlaka ve mutlaka yapmalarını tavsiye ediyorum.

Menopoz derken andropoz da dahil mi? ( gülüyoruz)

Evet kesinlikle dahil. Mesela erkeklerde en büyük risklerden biri olan prostat üzerine yin yoga çok faydalı. Çünkü fasyanın en çok olduğu yerler apış arası dediğimiz bölümler. Çalışmalarımdan dolayı da birebir biliyorum çok fayda sağladığını. Tam prostat büyümesine giderken çalıştığım vakalarda, inanılmaz şifalanmalar gerçekleşti. Kendi yakınlarımdan bunu biliyorum.

Bunların yanında genç olup da kapımı çalan, kaygı. stres, panik atak sorunu olanlarla da birebir çok çalıştım. Fırsatı olanlarla tabi ki birebir çalışıyorum, online sistemi de ayrıca çok güzel oldu. Evinde minderinin üzerinde rahat ortamında online olarak da çok keyifle çalışabiliyoruz.

Gaziantep Üniversitesi'nden doktor öğrencilerim var. Onlara online olarak ders veriyorum. Dahiliye doktoru mesela, stajyerlere bitirme tezleri için, nefes , pranamaya teknikleri, derin gevşeme gibi konularda bilgiler için bir şekilde beni buldular. Onlarla tezlerini tamamlıyoruz. Sertifika veriyorum onlara.

Yogayı meslek olarak tercih etmek isteyenler için neler söylersin?

Yogada zorlu duruşlarda sakatlanmalar olabilir.

Eskiden bu asanalar için öğrenci zorlanırdı oysaki şimdilerde kişinin kendi anatomisine iskelet sistemine uygun pozlar içinde yerini kendi belirlemesi öneriliyor.ben de buna katılıyorum dokuları zorlamak da bir stres ve sinir sistemine baskı diye düşünüyorum.

Öncelikle yogayı aktarma isteğiniz dolup taşmaya başlamalı o zaman iyi bir eğitmen olma adayısınız.Acele etmeden sindire sindire , araştırın farklı hocaların derslerine girin bol bol ders verin öylece  deneyim ustası olacaksınız.

Aşk ve disiplin varsa herşey mümkün.Hormonlu hoca değil, deneyimli hoca cümlesini severim.Her öğretmenin kendi yogası var. Yıllar içinde böyle de bir dönüşüm oluyor benim için böyle oldu belki her öğretmen için değildir. Farklı tavır ve eda ...

Zamanın deneyimin aşkın kollarında enerjisini aktarmaya gönlü akan bütün hocalarıma saygı ve sevgiler olsun.

Çok beğendiğim genç eğitmen arkadaşlarım var yollarında güller açsın diyorum. Yogayı onlar yaşatacak...

Harika ders ve söyleşi için çok teşekkürler sevgili hocam.Ben inanılmaz bir deneyim çok keyifli ve birçok kişiye ışık tutacağına inandığım bir sohbet gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum. Peki sana nasıl ulaşabilirler?

 Bana özelden yazabilirler merihkenet@gmail.com Tel:05327119874 MK yoga cep 0530 939 44 12 İnfo@merihkenet.com

Son olarak söylemek isterim ki,

Röportaj ve ders için buluştuk belki ama kalbimde derin bağları olan bir dostluk olduğunu hissediyorum, boşuna değil buluşmalar.

Pınarcım emeğine, kalbine, kalemine sağlık...

Yoga beni şifalandırdı hep iyi hissettirdi...Ömrüm yettikçe bu sanatı aşkla aktarmaya devam edeceğim...

W.SHAKESPEARE

Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin, şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.

Gülümse...

Gülümse...
Dünya tüm yanılsamaların merkezine koyar seni, büyü diye...

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
PROF.DR.SEVİL ATASOY

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
BETÜL MARDİN

Bu Blogda Ara

Translate