The Latest

eğitim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
eğitim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
 06.10.1969 Giresun doğumlu.Üniversite için 1986 yılında İstanbul’a gelmiş ve 1988 yılında üniversite 2. Sınıftayken hem okuyup hem de,İst. Üni. İst. Tıp Fakültesi Üroloji Kliniği'nde çalışmaya başlamış.
1990 yılında İstanbul Üniversitesi Florance Nightingale Hemşirelik Y.O. (LİSANS)’dan mezun olduktan hemen sonra devlet memuru olarak kadroya geçmiş ve Üroloji Servisinde Sorumlu Hemşire olarak görev yapmaya başlamış.

Suna Özbay,iki kutsal mesleğin sahibi yani hem anne hem de hemşire.Okumaya doymuyor.Birçok kadına örnek olacak bir istikrarı var.Hemşirelik mesleğinden,anneliğe,Türkiye'deki hastane çalışma ve şartlarından,yurtdışına kadar birçok konu sohbetimizin içinde.Buyrun birlikte konuşalım:

PINAR:Suna,hikayeni biraz senden dinleyebilir miyiz...

SUNA:Kasım 1990 yılında evlendim. Bu arada Üroloji Endoskopi Ünitesi sorumluluğuna getirildim. 1993 yılında bir kızım oldu. Aynı yıl Bezm-i Alem Valide Sultan Sağlık Meslek Lisesine Öğretmen Kadrosu ile atandım. 1997 yılına kadar orada meslek dersi öğretmeni olarak derslere girdim ve stajlara öğrenci çıkardım. 1996 yılında eşimi kaybettim. 

Öğretmenliğimin son yılında hem öğretmenlik yaptım hem de İst. Üni. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Endoskopi Ünitesinde Endoskopi Hemşiresi olarak çalıştım. 1997 yılında tekrar Üniversiteye tayin oldum ve Cerrahi Endoskopi Ünitesinde Sorumlu Hemşire olarak çalışmaya başladım. 2003 yılında tekrar evlendim. 2005 yılında istemememe rağmen, Monoblok Ameliyathanelerini toparlamam ve bir düzen oturtmam amacıyla  (bünyesinde 23 ameliyathane ve Merkezi Sterilizasyon Ünitesi mevcut) Başhemşire olarak bu birimde görevlendirildim. 2006 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesine başladım ve 2009 yılında Fakülteden mezun oldum. Aynı yıl 2. kızımı prematüre olarak dünyaya getirdim. Halen İst.Üni.İstanbul Tıp Fakültesinde Hemşirelik Hizmetleri Sorumlusu (2007 yılında Başhemşire pozisyonu Hemşirelik Hizmetleri Sorumlusu olarak değiştirildi) olarak görev yapmaktayım. Mesleğimle ilgili pek çok kongre, seminer, açık oturum, okul ve kursa dinleyici, konuşmacı ve oturum başkanı olarak katıldım.

PINAR:Hemşirelik senin seçimin miydi yoksa yönlendirme mi oldu?

SUNA:Aslında bilinçli seçilmiş bir meslek değil. Daha çok annemin hayali. Sağlık meslek lisesine gidecekken ayağı kırılmış ve ameliyat olmuş, uzun süre hastanede yatmak zorunda kaldığı için okula gidememiş ve içinde kalmış. Ben ortaokul sonrası girdiğim sınavlarda sağlık meslek lisesini kazandım, ama annem yatılı olduğu için göndermedi. Lise sonrası iyi bir puan aldım. O dönemde önce tercih yapıyordun sonra puanlar geliyordu. Nigtingale’in İngilizce eğitim verdiğini düşündüğüm için yazdım. Sıralamada bunun altında Boğaziçi Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler, Matematik, Fen, Yabancı dil gibi öğretmenlikler, vb. okul vardı. Nightingale’nin puanı daha yüksek olduğu için burası oldu.

PINAR:Hemşireliğin tam olarak görev tanımlarını senden öğrenebilir miyiz?

SUNA:​Hemşirelik hizmetleri,

a) Birey, aile, grup ve toplumun sağlığının geliştirilmesi, korunması, hastalık durumunda iyileştirilmesi ve yaşam kalitesinin artırılması amacıyla hemşirenin yerine getirdiği bakım verme, hekimce hazırlanan tıbbî tanı ve tedavi planının oluşturulması ve uygulanması, güvenli ve sağlıklı bir çevre oluşturma, eğitim, danışmanlık, araştırma, yönetim, kalite geliştirme, işbirliği yapma ve iletişimi sağlama rollerini,
b) Mesleki eğitimle kazanılan bilgi, beceri ve karar verme yeteneklerini kullanarak, insanlara yaşadıkları ve çalıştıkları her ortamda doğum öncesinden başlayarak yaşamın tüm evrelerinde meslek standartları ve etik ilkeler çerçevesinde sunduğu hemşirelik bakımını ve
c) Hemşirelik hizmetlerinin ve bu hizmetlerden sorumlu insan gücü kaynaklarının, diğer kaynakların ve bakım ortamının yönetimi ile risk yönetimini kapsar.

PINAR:Çok fedakarlık isteyen bir meslek ve saygıyı hakediyor.Fedakarlık demişken aklıma bunun en ölümsüz örneği geldi.Bu vesileyle sormak isterim.Hepimizin bildiği gibi,Florence Nightingale,İngiliz hemşire,modern hemşireliğin kurucusudur.Florence Nightingale daha küçük yaşlarda hastanelerde hastalara yeterince ilgi gösterilmediğini düşünür ve bunu düzeltmek için hastabakıcı olmak ister.Peki ya sence, şimdiki dönemde hemşire olma nedenleri aynı mı?


SUNA:Bence bu kadar idealist hemşire artık yok. Florance Nigtingale gerçekten insanlık adına, tıp adına ve hemşirelik adına bu dünyaya çok şey katmış. Ancak yüzyılımızda profesyonellik para ile eş değer. Profesyonel iş, amatör ruh yeni nesilde pek yok. Belki de şartlar böyle gerektiriyor, bilemiyorum. Ancak bu da bir gerçek, idealist hemşire sayısı diğer mesleklerle karşılaştırıldığında, daha yüksek.

PINAR:Hemşirelerin değeri biliniyor mu ülkemizde? Çalışma şartları nasıl mesela?


SUNA:Ülkemizde hemşireliğin değeri hem maddi, hem de manevi bilinmiyor. Şartlar çok ağır. 7 gün 24 saat hizmet bekleyen bir sektörde çalışıyoruz. 50 - 55  yaşına gelmiş hala nöbet tutan hemşireler var. İş yükü çok fazla, buna karşın kadro sayısı yetersiz. Maddi olarak ta doyurmuyor. Sendika hakkımız var ama grev yapma hakkımız yok. Yurt dışında hemşirelik mesleği gerçekten değerli. Maddi olarak çok iyi kazanıyorlar. Sendikaları çok iyi. Toplumda değer görüyorlar. İş tanımları belli, kendi işi dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyorlar. Bizde durum farklı, kendi işimiz dışında kimsenin yapmak istemediği işleri de biz yapıyoruz.

PINAR:Bu meslek annenin hayaliymiş ve sen hayırlı bir evlat olarak bunu gerçekleştirmişsin,ne mutlu annene.Peki ya senin hayallerin?Bu meslek senin için bir tutku mu?  


SUNA:Evet annem adına ben de çok mutluyum fakat bu meslek 26 yıldan sonra artık tutku olmaktan çıktı.Siz sürekli veriyorsunuz ve tüm sıkıntılara rağmen işlerin devamı için uğraşıyorsunuz, eksik malzemeyle, kötü fiziksel şartlarda, eksik hemşire ve personelle işleri en iyi şekilde, açık bırakmadan, hastayı ve çalışanı koruyarak devamını sağlıyorsunuz, sonucunda beklediğiniz sadece eline sağlık denmesi ama o bile çok görülüyor. Artık bir an önce emekli olup yeni ufuklara yelken açmak istiyorum. Yurtdışında yaşamak gibi bir projem var. Yazışmalar devam ediyor. Sonuçlanırsa benim için yeni bir deneyim başlayacak. Bu beni çok heyecanlandırıyor. Belki bir sürede orada mesleğimi yaparım ve aradaki farkı o zaman daha iyi değerlendirebilirim.
    
PINAR:Hayallerini gerçekleştirmeni diliyorum en kısa zamanda.Peki,annelikle birlikte hemşirelik gibi iki kutsal mesleği yürütmenin formülü nedir Suna?


SUNA:Teşekkürler Pınar,inşallah diyorum.Mesleklerime gelince,aslında ikisi de sevgiye ve özveriye dayanıyor. Seviyorsanız ve özveride bulunabiliyorsanız tıkır tıkır işliyor.Sevgi ve fedakarlık dışında bir formülü yok yani.

PINAR:Harika,özellikle de bugünlerde aranan en önemli iki özellik bunlar.Bugüne kadar keşke şöyle olsaydı dediğin şeylerin en önemlisi nedir?


SUNA:Keşke üniversite seçimimde bana yol gösteren biri olsaydı veya üniversite sonrası daha cesur olup yurtdışına gitseydim.

PINAR:Hayatı başa sarsak neleri değiştirirdin?


SUNA:Yaşadığım ülkeyi ve mesleğimi

PINAR:Bu konuda seninle hemfikir olan yüzlerce insan olduğuna eminim.Kadınların okuması ve meslek sahibi olması hakkındaki görüşlerin ve önerilerin neler?


SUNA:Kesinlikle gerekli. Ben öğrenciyken eşim beni istemeye geldi. Babam,‘’oğlum okumasa bile kızım mutlaka okumalı ve kendi ayaklarının üstünde durmalı,okulunu bitirip diploma almadan evlenemezsin’’dedi.Okul bitti,diplomayı gördü ve tamam dedi.
Her kadın ekonomik bağımsızlığını kazanmalı ve kendi ayaklarının üzerinde durabilmeli. Dünyanın binbir türlü hali var.Kimseye muhtaç olmadan hayatını sürdürebilmeli.Mutlaka okumalı ve bir meslek sahibi olmalı.Unutulmamalı ki aydın insanları aydın anneler yetiştirir. Bence ülkenin geleceğini büyük ölçüde kadınlar belirler.

PINAR:Aydınlık yarınlar hepimizin dileği.Sana gönülden katılıyorum ve tüm annelerin,babaların özellikle kızların okumasını,meslek sahibi olmasını eskiye nazaran daha fazla önemsediğini düşünüyorum.Eğitim oldukça önemli ve sen biliyorum ki eğitime doymuyorsun.Neden birden fazla üniversite okudun?


SUNA:Haklısın,okumak benim en severek yaptığım şeylerden biri.Ameliyathaneye atandığımda, buranın küçük çaplı bir işletme olduğunu, her gün 350-400 çalışana ve 100-120 ameliyat olacak hastaya hizmet verdiğini gördüm. Daha iyi bir yönetim sağlayabilmek amacıyla İşletme okumak istedim. Ayrıca okumak kendimi iyi hissetmemi sağlıyor.


PINAR:Çocuk yetiştirirken öncelikli konuların nelerdir, olmazsa olmazın ne?

SUNA:Koşulsuz sevgi, olabildiğince sabır ve özel hayattan özveri çocuk yetiştirirken gerekli olan kriterler. Çocuğun düzenli uyku uyumasını sağlayıp, yemeğini dengeli ve düzenli bir şekilde yedirirseniz ve ona kaliteli zaman ayırıp, oyun oynarsanız,  kendini ifade etmesine izin verirseniz mutlu bir çocuğunuz olur ve dolayısı ile sizde mutlu olursunuz.

PINAR:Mesleki anlamda kadın ve erkeklerin eşit olduğunu düşünüyor musun?


SUNA:Hemşirelik olarak düşünürsek kadınlar 1-0 önde bence. Erkeklerin hemşire olmasını daha toplum benimseyemedi. Ama herşeye rağmen erkek hemşire olmalı.


PINAR:Hastane içinde seni en çok ne sinirlendirir? Sistemde değiştirmek istediğin şeyler var mı?

SUNA:Saygısız ve sabırsız insanlar, malzeme sıkıntısı.

PINAR:Sağlık bakanı olduğunu hayal et, ilk yapacağın şey ne olurdu?


SUNA:Sağlık sistemini toptan değiştirirdim. Tüm hastaneleri özel hastaneler gibi işletir ve hastaların beklemeden, sürünmeden ek ücret ödemeden en iyi şekilde hizmet almalarını sağlardım.Çalışan ekibin belli aralıklarla değerlendirilmesini ve sertifikalandırılmalarını sağlardım.Sağlık çalışanlarının öncelikle kendi sağlıklarını korumaları için ne gerekiyorsa yapılmasını sağlardım.


PINAR:Hikayeni paylaştığın için teşşekkür ediyorum Suna.Umarım çalışan,çalışmayan ve birşeyler yapmak için cesareti olmayan tüm kadınlara biraz da olsa enerji vermiştir anlattıkların.
Son olarak,hem anne hem de meslek sahibi bir kadın olarak,diğer kadınlara tavsiyelerin nelerdir?

SUNA:Keyifli sohbet için ben teşekkür ederim.Tüm kadınlara tavsiyem;kendinizi sevin,bedeninize ve ruhunuza iyi bakın.Siz mutlu olduğunuz sürece etrafınıza da mutluluk saçarsınız, bu da ancak kendinize zaman ayırmakla olur. Çocuklarınızı ve özellikle kızlarınızı okutun, onlara örnek birer anne olun.Unutmayın,çocuklarınız söylediğinizden çok yaptığınızı örnek alır.Sevgiyle kalın.

Kadın isterse her hayal gerçeğe döner.Eğitim herkes için önemli,kadınlar için daha çok.Ne anne olmak çalışmaya engel,ne de çalışmak anne olmaya.Bahanelerle saklanmak ya da hayata karışıp tekbaşına ayakta kalmak.Seçim sizin...

Sevgiyle,
PINAR TOK


SU ve ADALAR ŞEHRİ STOCKHOLM :

Yapıları, parkları, tarihî yerleri, yeşil alanları ve eğitim merkezleriyle oldukça ileri bir Avrupa şehrindeydim ve sıkça ziyaret ettiğim  bu şehri bu defa ,sizler için he kaleme aldım.Kendi gözlemlerim dışında, İsveç'de kadın olmaktan tutun, çocuk olmaya, eğitim sisteminden, yaşam şartlarına kadar birçok konuyu, uzun yıllardır orada yaşayan Türklerle ve benim için de çok değerli olan, yıllarını eğitime adamış emekli öğretmen sevgili Sevil Torpare ile konuştum.Bu güzel söyleşiden önce gelin bu şehri biraz benim gözümle gezelim.

İsveç'in başkenti ve en büyük şehri olan Stockholm,  on dört adaya ve Mälaren Gölü'nün denizle birleştiği bir kanala sahip. Kentin adalara ve kanallara yayılmış olması, ona Kuzeyin Venediği sıfatını kazandırmış.Bana göre en keyifli yanı, harika sokakların, binaların,müzelerin, şirin dükkanların, sarayın bulunduğu şehir merkezinin;  yaya olarak gezilebilir olması.Böylece heryanı benim yaptığım gibi özgürce fotoğraflayabilir, alışveriş keyfiyle tarihi, sanatı , kültürü birarada yaşabilirsiniz.

"Ne yemeli, nasıl gezmeli, nereleri görmeli?"

İsveç' de bir ormanda mahsur kalırsanız korkmayın, yıllarca yetecek kadar organik besinle dolu harika ve sağlıklı bir yaşam sizi bekliyor olacak:) Keşfe çıktığımda, ağaçlardan sarkan kuşburnunu, meyvaları yerken beni çocukluğuma döndüren ve her adımımda beni şaşırtan yiyeceklerle dolu İsveç ormanları! Ayrıca,yüzlerce çeşit yenilebilir mantar türü de  bu ormanlarda bulunuyor.

İsveç mutfağının zirvesi, geleneksel olarak et suyu ve haşlanmış patates ile sunulan İsveç köftesidir , bunun haricinde  İsveç'e özgü yiyecekler arasında en tanınmışları Knäckebröd(kuru, sert, peksimete benzeyen bir 'çıtır ekmek') ve lingondur (yabani kızılcık reçeli).Çıtır ekmeklerin üzerine bayıla bayıla sürdüğüm karidesli tüp peynirlerin de lezzeti harika.Yöresel yemeklerden Surströmming (Kuzey İsveç'e ait bir tür balık yemeği) ve Güney İsveç'te de yılanbalığı, örnek olarak verilebilir. Konusu gelmişken,şehrin göbeğinde tutulan ve en yararlı balık çeşidi olan somondan bahsetmezsem olmaz, evet yanlış okumadınız şöyle bir oltayı atıp rahatlıkla somon balığı yakalayabilirsiniz.Neyazık ki, mesela Galata köprüsünde stres atmak, hobi ya da güzel bir ziyafet çekmek için saatlerce  uğraşan ve oltalarına  bırakın balığı, çoğunlukla çöp takılan amatör&usta  balıkçılarımızı kıskandıracak boyutta bir bolluk ve temizlik sözkonusu.Buradan o çöpleri atan "çevreci!" vatandaşlarımıza selam olsun.

"Ya kaybolursam?" korkunuzun olmayacağı bir şehir çünkü heryerde "şimdi buradasınız" haritaları var, yani kaybolmak zor.Engelliler ve bebek arabalı aileler de düşünülmüş, yürürken güzeller güzeli bebekler dışında, bu insani detaylar da çok dikkatimi çekenler arasındaydı.Keşke ülkemizde de bukadar duyarlı olunsa diye içimden geçirmedim değil."Yürümek istemem" derseniz, son derece dakik çalışan toplu taşıma araçlarını,  tablo gibi duvarlarıyla, heykelleriyle,içinde sanat barındıran metro istasyonlarını kullanabilirsiniz(bkz. resimler)

Stockholm tiyatrolarıyla da ünlü bir kent.Şehirdeki Kraliyet Dramatik Tiyatrosu (Kungliga Dramatiska Teatern) Avrupa'nın en bilinen tiyatroları arasında. Yine Kraliyet İsveç Operası da 1773 yılında açılan eski bir opera binası.Ayrıca,Stockholm, dünyanın en büyük müze kentlerinden biri.Kentte yılda 1 milyon insan tarafından ziyaret edilen 100 kadar müze yer almakta ve hepsi de görülmeye değer.

Şehrin en eski yerleşim bölgesi olan Gamla Stan(eski şehir)'ın arnavut kaldırımı sokakları,bir kişinin geçebileceği daracık geçitleri,kral mezarlarının olduğu Büyük Kilise'si ve İsveç kralının bir bölümü müze olarak gezilebilen sarayı oldukça büyüleyici.Sarayın karşısında, iki kanal arasında minik bir köprüyle birbirine bağlanmış  İsveç Parlamentosu binası ve hemen ona yürüme mesafesinde karşı adada bulunan başbakanlık konutu da harika.Buarada başbakanlık konutunda güvenlik kulübesi yok!Masal şehri gibi...

 Büyülendiğim bir başka  detay da şöyle( eminim tüm kadınlar buna bayılacak); 1980 yılında anayasal bir değişiklikle "cinsiyetine bakılmaksızın ilk doğan çocuğun tahtın varisi olması kabul edilmiş.Böylece artık taht babadan oğula geçmeyecek ve İsveç kraliyet geleneğini bir prenses sürdürecek.Üstelik, o da babası Carl XVI.Gustaf gibi halktan biriyle evlenerek  İsveç halkının gönlünü fethetmiş.Buarada prensesin ilk çocuğu da bir kız:)

Harika sokakları, yazlık&kışlık sarayları , binaları , uçsuz bucaksız bereketli ormanları, dükkanları hatta cadılar bayramına denk gelişimin tatlı karelerini yazının devamında  gezebilirsiniz.

Şimdi, İsveç'de yaşayan  Türk öğretmene sevgili Sevil Torpare'ye neler sormuşum ve ne yanıtlar almışım buyrun birlikte bakalım -röportaj boyunca , kendisi yakınım olduğu için samimi bir hitap şeklim olacak:) 

PINAR: Sevil teyzeciğim, öncelikle kendini sevgili okurlarımıza biraz tanıtır mısın, neden İsveç ?

SEVİL: Dogum tarihim sart  ise 1943:) 1979 da aşkımın peşinden evlenerek İsveç'e gittim (sen henuz 15 aylik bir bebektin) .

Türkiye'de 1973 yılında Edeb.fak. sanat tarihi bölümünü bitirince,ögretmenlik için tayin istedim. Uşak Eşme lisesinde 5 yil sanat tarihi ögretmenliği, İsveç'te 30 yıl bilfiil anadil ögretmenliği ile  toplam 35 yıl hizmet yaptim. 

PINAR: Ben de yaşlanmışım desene:) Aşkının peşinden İsveç'e gitme konusuna saygı duyarak alkışlıyorum ve "nerede şimdi öyle aşklar" demiyorum ki konudan sapmayalım:) 
Peki,İsveç'e yabancı bir ülkeden gelip de öğretmen olabilmek bukadar kolay mı? 

SEVİL: İsveç'le Türkiye arasinda kültür ve eğitim anlaşmasi hiç olmamış, İsveç buna yanaşmıyor  bu nedenle , öğretmen diplomasina sahip kişiler  İsveç'e gelince bireysel olarak başvurarak öğretmenlik alabiliyorlar, ben de öyle yaptim. Almanya'da olduğu gibi  TR'den seçilip  gönderilmedim.

PINAR: İsveç'de kadın olmak desem ve tek cümlede tanımlamanı istesem nedersin?

SEVİL: Eğer İsveçli olarak doğmuş ve o kültür  içinde yetişmişsen eşitsin yani kadın olmak eşitlik demek.İsveçli değilsen de yetiştirilmen,aldığın eğitim ve kişiliğine bağlı olmak koşuluyla yine eşit haklara sahipsin elbette.

PINAR: Buradaki insanlar soğuk görünseler de aslında kaliteli bir samimiyet içerisinde, sence?

SEVİL: Kesinlikle öyle Pınarcım.Buradaki demokratik yaşamı belirtmek açısından özellikle şunu söylemek  isterim ki; İsveçte 70 li yillarda  DU=sen  reformu kabul edilmis, herkes birbirine  du yani sen diyor  Kral'la bile konuşurken sen diyorlar. Okulda müdürle öğretmen arasında bir fark yok, birbirlerine sen diyorlar.Ayrica, biriyle konuşurken  siz diye hitap edersen samimiyetsiz damgasini yiyorsun :)

PINAR: Egosuz hava sahası desene! İşte bu harikaymış."Sizli bizli cümlelerden ibaret sanılan saygıya" güzel bir açıklama  oldu.Harika öğrenciler yetiştirdiğini biliyorum, İsveç'teki çocuklar neden bukadar mutlu?

SEVİL:  Teşekkürler canım.Seni de yakından ilgilendiren bir konu bu sorunun ilk cevabı yani  spor.Spor, aileden başlayan, okul öncesi eğitimde de çok önem verilen sonrasında da teşvik edilen , eğitim sisteminin , yaşamın olmazsa olmazı.Bu bilinçle eğitilen çocuklar kötü alışkanlıklardan uzak büyüyor.Ayrıca mutlu olmalarının bir diğer nedeni de tabi ki aldıkları eğitimin kalitesi.Burada, okul ve ders araçları ücretsiz.Özel ya da devlet farketmiyor, ailenin ekonomik durumuna göre ödeme yapılıyor.

Çocukları eğitecekseniz onlar gibi düşünmelisiniz, esneklik gerekir şöyle ki,  eğitim sistemi, çalışma hayatının gereksinmelerine,öğrencilerin yetenekleriyle isteklerine ve değişik verilere uygun olarak esneklik göstermektedir.Bu esneklik öğrencilerin, sisteme 
dinamik ekonominin gereklerine,toplum üyelerinin değişen eğitim istekleriyle biçimlenen yapıya uyum göstermelerine olanak verir.Ayrıca esneklik, öğrencilerin ortaöğretimde sonuçsuz bir seçimden kaçınmalarını ve dal değiştirmelerini de kolaylaştırır.

Sürekli yenilenme de çok önemli.Eğitimcilere göre sürekli reform 2 nedenle önem taşıyor.Toplum ve bilgiler o denli sürekli değişmektedir ki tüm sistem zamanla geçerliliğini yitirmektedir.Eğitim sisteminin tutarlı olabilmesi için yenileştirme zorunludur.Bunun için bilimsellik önemlidir.Bilimsel yöntem ve eleştirici düşünce tüm alanlarda geçerlidir çünkü İsveç de tahminciliğe değil bilime saygı duyulur.Bundan dolayı toplumbilim uzmanları politik kişiler ve plancılar arasında diyalog kolaylıkla sağlanır.Değişikliği ve gelişmeyi yadsımamak sürekli reformu kabul etmek İsveç eğitim felsefesinin temelini oluşturur.

PINAR: Dünyadaki tüm çocukların hakkı bunlar, dilerim her çocuk buradaki çocuklar kadar güzel bir yaşamın sahibi olurlar...Buradaki insanlarla konuştuklarımdan ve okulları yerlerinde gezerken gördüklerimden yola çıkarak soruyorum, neden okul içerisinde her fotoğraf çekmek istediğimde kesinlikle izin veremeyecekleri söylendi senden dinleyebilir miyiz?

SEVİL: Bu güzel dileğine ben de gönülden katılıyorum. Okulda çekim konusuna gelince, kesinlikle güvenlik sebebiyle.Ayrılan anne babalar olabiliyor ve haliyle içlerinde şiddet ve baskı görmüş kadınlar da oluyor.Bu gibi durumlarda hemen kimlik ve adres bilgileri değiştiriliyor ve yeni bir hayata başlıyorlar.Dolayısıyla, kadının ve çocuğun herhangi kötü bir olaya mağruz kalmaması ve yerlerinin bilinmemesi için buna çok fazla özen gösteriliyor.

PINAR: Dünyanın heryerinde olduğu gibi,ülkemizde de maalesef gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti haberi duymayalım.Bu gibi olaylar gerçekten çok üzücü.Önemli olan , buradaki gibi tedbirin kuvvetli,hızlı ve kapsamlı birşekilde önceden alınması.Peki ya evlilikler? Doğum yaşı? Bunlarla ilgili de biraz bilgilendirir misin bizleri?

SEVİL: Bir kadın olarak, eşitliğin olduğu bir ülkede yaşadığımı belirtmiştim.Eşim İsveç'li ve ev işlerinin sadece kadına ait olmadığının farkında.Elinden geldiğince de yardımcı oluyor.

Mesela araştırman dahilinde görüştüğün  arkadaşımın kızı Huri' nin de sana anlattığı gibi İsveç'de, doğum izninin bir ayı tamamen babalara ait.Hatta isterlerse maaşlarının %30 una razı olup bu izni uzatabiliyorlar.Anneler ise çocuk 4 yaşına gelene kadar izin kullanabiliyor.Huri'de olduğu gibi, çocuklar  ikizlerse extra 180 gün hak veriliyor.

Genelde güzel bir işbirliği var evet ama çevremden gördüklerime,duyduklarıma istinaden söyleyebilirim ki herkesin evliliği bu şekilde olmayabiliyor da.

Hepsi olmasa da bir kısım İsveç'li erkekler/kadınlar  diğer ülkelerdeki insanlarla evlilikleri daha çok tercih eder oldu.Erkek gözüyle bakarsak,dominant ve kariyer düşkünü bir kadını tercih etmek istemiyorlar,aksine tam bir evhanımı arıyorlar.Kadın gözüyle bakarsak da, evlilik ve çocuktan önce kariyeri birinci sırada tutuyorlar.Genelleme yaparsam, doğum yaşı kesinlikle 30'un üzerinde diyebilirim.Elbette bu gibi şeyler herkesin kendi tercihi.

PINAR: Ev işleri konusunda eminim birçok Türk kadını derin bir iç çekmiştir okurken.Teşekkürler bu güzel bilgiler için.Son olarak eklemek istediğin birşeyler var mı?

SEVİL: Öncelikle sana çok teşekkür ediyorum bu güzel araştırmaların ve söyleşi için.Başarıların daim olsun Pınarcım.
Bir eğitimci olarak, kadınlar hangi ülkede hangi şartlarda olurlarsa olsunlar mutlaka kendi ayakları üzerinde durmalılar diye düşünüyorum.Biz kadınlara çalışmak ve güçlü durmak yakışır.

Koskoca bir masal  kentini  özetle kaleme almak hiç kolay olmadı.Umarım merak edenlere,  henüz ziyaret etmemiş olanlara ya da sadece araştıranlara ışık olmuştur.Görmeniz gereken yerler listesinde  İsveç ilk sıralarda olmalı derim.

Sporla, sevgiyle kalın


PINAR TOK





















































İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
PROF.DR.SEVİL ATASOY

İlham aldıklarım...

İlham aldıklarım...
BETÜL MARDİN

Güzel ANNEM sen hep benimlesin💜

Güzel ANNEM sen hep benimlesin💜
Annem

W.SHAKESPEARE

Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin, şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *


Bu Blogda Ara

Translate

Blog Arşivi

HER ŞEYE RAĞMEN GÜLÜMSE

HER ŞEYE RAĞMEN GÜLÜMSE
GÜLÜMSEMEK GÜLÜMSEMEYİ ÇEKER ;)

sporun her rengi

sporun her rengi
JET SKİ sevenler

PİLATES AŞKI

PİLATES AŞKI
SAĞLIKLI YAŞ ALMAK İÇİN